Taşeron
Türkçe’ye Fransızca tâcheron kelimesinden ithal “taşeron” kısaca hizmet alıcı ve verici arasında varılan bir anlaşmanın gereklerinin verici tarafından bir üçüncü kişi veya kuruma devredilmesi demektir. Benim öğrencilik yıllarımda ‘make or buy decision’ Türkçesi ‘yap veya satın al kararları’ diye bir konu okutulurdu. Öğretim üyesi hayatıma başladığım yetmişli yılların başında ben de okuttum. Oturur ince ince hesaplardık. Bir hizmet veya ürünü şirket kendisi üretirse mi daha ekonomik olur yoksa kısmen veya tamamen bir başkasına ürettirirse mi diye. O zamanlar ufkumuz Global ekonomik düzene kadar genişlemediği için bu genellikle ara mallarının yerel piyasadan tedariki konusuna kısıtlı kalırdı. Her konuda olduğu gibi bu konuda da eski kavramlara yeni isimler takan işletmecilik literatürü sonraları “outsourcing” diye bir kelime uydurdu. Şimdi bu kelime kullanılıyor. Tabii o günden bu güne bu outsourcing işi yerel piyasalardan mal ve hizmet tedarikine kısıtlı kalmadı Global bir tedarik kavramı haline geldi. İngilizce contractor kelimesi yerine supplier, Fransızca tâcheron kelimesi yerine fournisseur, Türkçede taşeron kelimesi yerine tedarikçi değişe değişe kullanılıyor. Kavramın adı ve kapsamı değişti ama bazı şeyler pek de değişmişe benzemiyor. Bunların başında müşteri geliyor. Bizim bu make-or-buy çalışmalarını yaparken kullandığımız denklemlerde müşteri diye bir değişken veya parametre yoktu. Şimdi outsourcing tartışmalarına bakıyorum hâlâ yok. Ben bu konuda yazıyorum çünkü benim de aldığım mal ve hizmetlerden şikayetim bu taşeronlar yüzünden. Öyle anlaşıyor ki müşteri hâlâ bu supplier, tâcheron ve taşeron anlaşmalarında pek de dikkate alınmıyor.
Diyelim ki evinize bir koltuk almaya karar verdiniz. Bir firmaya gidip bir malı beğendiniz. Genellikle “Al paranı getirin koltuğumu bizim eve bırakın” diyerek bu işi halledemezsiniz. Önce istenilen malı imal edecekler. İki hafta falan müsaade istiyorlar. Siz de haklı buluyorsunuz. Şirket elinde stok tutmuyor. Neden tutsun ki masrafı var sipariş geldikçe alım yaparlar. Hani var ya sıfır envanter diye bir icat. Koltuk vaat edildiği gibi iki haftada bitiyor. Telefon ediyorlar teslime geleceğiz diye. “Ne zaman?” diye soruyorsunuz saat 13:00 ve 18:00 arası diyorlar. Bir çare bulup o saatte evde birini tutuyorsunuz. Koltuğunuz geliyor. Nakliyecilere gereken bahşişi verip streçle kaplı koltuğu açıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz bazalı (altı dolaplı) koltuğunuzun dolabı açılmıyor. Bazanın çelik kasası da eğrilmiş. Mabadınızı yeni koltuğunuza yerleştirememiş olmanın dayanılmaz düş kırıklığı içinde telefona yapışıyorsunuz. Telefona çıkan bir hanım kız “Mabat koltuk A.Ş. ben Fulya size nasıl yardımcı olabilirim?” diyor. Siz de anlatıyorsunuz. Hanım kız “Efendim şirketle bağlantı kurarak falan filan” diyor. Müşteri hizmetleri bir taşeron. Malı değiştirme yetkisi yok. Kardeşim diyorsunuz bu kasa taşınırken eğilmiş. Taşımacı şirket de bir başka taşeron Fulya’nın o konuda da yetkisi yok. Mabat A.Ş.’yi arıyorsunuz. Çok nazikler. Nazikler ama nazik ve yetkili kişiyi bulana kadar şu insanı çıldırtan canınız sıkılıyorsa bire, karnınız acıktıysa ikiye basın falan gibi saçmalıklarla 10 dakika uğraştıktan sonra. “Efendim koltuğunuzu alalım” diyorlar “Ne zaman?” diyorsunuz “Çıkmaz haftanın ilk günü” diyorlar “Saat kaçta?” el cevap “13:00 18:00 arası.” “Bu nasıl randevu kardeşim ben tüm gün hacı yolu bekler gibi sizi mi bekleyeceğim?” diyorsunuz “Efendim o taşeron firmanın sorumluluğu” diyorlar. Neyse taşeron nakliyeci geliyor. “Bunun yenilenmesi ne kadar alır?” diye soruyorsunuz “Biz nakliyeciyiz bilmeyiz” diyorlar. “Hatalı mal ne olacak?” diye soruyorsunuz “Efendim” diyorlar “Bazanın açılmaması hidrolik makasların arızasından.” Demiyorlar ama o makaslar Kaldır-İndir A.Ş.’den tedarik ediliyor. Onu bekleyeceğiz. “Çelik kasanın eğriliği bir küçük imalat hatası” diyorlar ama söylemiyorlar o kasaları Çerçevele A.Ş. taşeron olarak yapıyor. “Ülen bir koltuk alıp oturmak için ne kadar uğraşacağız? Bu ne rezalettir. Gelip o malı bana satan satış temsilcisi mi diyorsunuz her neyse onun bacağına sıkmazsam bana yuf olsun” diye sinirleniyorsunuz. “Efendim” diyorlar “Satış elemanlarımız Almayız ama Satarız A.Ş.’den onlara gidin. Sonrası neden elinizi kana buluyorsunuz İntikam Güneşi A.Ş.’den taşeron kiralık katil tutun. Temiz iş yaparlar.”
Sağlıcakla kalın.