Taşeron sisteminin getirdiği risk
Üretimde uzmanlaşma, değişken mal ve hizmet talebine bağlı üretim miktarları, işyerinde istihdam üzerinde sayısal esneklik ihtiyacını doğurmuştur. Bazen de işin niteliğinden kaynaklanan nedenlerle üretim sürecinin farklı evreleri paylaşılmak zorunda kalınmıştır.
Kamuoyunda taşeronluk (alt işverenlik) sisteminin taşeron işçileri açısından getirdiği riskler sıklıkla ele alınmakta ve tartışılmaktadır. Biz bu yazımızda taşeronluk sisteminin, taşeron çalıştıran asıl işverenler açısından ne gibi riskler barındırdığını ele almaya çalışacağız.
Mevzuatımız gereği işyerinde mal veya hizmet üretimine yardımcı işler ya da asıl işin bir parçası olmakla birlikte işin gereği ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler alt işverenlere devredilebilmektedir. 4857 Sayılı İş Yasası, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, farklı açılardan bir işyeri bütünlüğü içinde yer alan ve birlikte çalışan asıl işveren ile alt işverenin sorumluluklarını, yükümlülüklerini düzenleyen hükümler getirmişlerdir.
İşin bir bölümünü alt işverene devretmek asıl işvereni sorumluluktan kurtarmamaktadır. İş devredilmekte ancak sorumluluk alt işveren ile asıl işveren arasında müteselsil olarak devam etmektedir.
Kamuoyuna duyurulan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” alt işverenlik ile ilgili önemli düzenlemeler içermekle birlikte asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumluluğunu ortadan kaldırmamakta, alt işverenin işçilerine ve kamuya olan borçları nedeniyle asıl işverenin üzerine aldığı riskler devam etmektedir.
Taşeron çalıştırmanın asıl işverene maliyeti
Alt işverenlerin çalışanlara ve kamu idarelerine karşı yükümlülüklerinin kontrol edilmemesi ve alt işverenlik ilişkilerinin doğru yönetilememesi, yürürlükte bulunan mevzuat çerçevesinde bazı risklerin doğmasına neden olmaktadır.
Ödenmeyen ücretler (fazla çalışma, genel tatil ücretleri ) nedeniyle geriye dönük toplu ödemeler ve idari para cezaları, çalışma süreleri ve ara dinlenmelerinin mevzuata aykırı kullandırılması nedeniyle doğabilecek işçi alacakları, alt işverenin geçersiz feshinden kaynaklanabilecek işe iade ücret ve tazminatları ile ihbar ve kıdem tazminatları, kullandırılmayan yıllık ücretli izin alacakları, sendikal tazminat ve davalar, bireysel ve toplu iş hukuku çerçevesinde asıl işverenin karşı karşıya kalabileceği risklerdir.
Yine asıl işveren, alt işverenin kayıt dışı işçi çalıştırması nedeni ile hizmet tespit davalarının muhatabı olabileceği gibi alt işverenin tahakkuk eden ancak ödenmeyen prim borçları nedeni ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na prim borçlarını ödemek zorunda da kalabilir. Bunlara primlerin geç ödenmesi, bildirimlerin zamanında yapılmaması nedeniyle karşı karşıya kalınan idari para cezalarını da eklemek gerekir. Ancak bunlardan daha önemli olan asıl işverenin yararlandığı sosyal güvenlik prim teşviklerinin, taşeronun kayıt dışı işçi çalıştırması ve prim borçları nedeniyle kaybedilmesidir. İstihdam sayısına bağlı olarak çok yüksek maddi kayıplar söz konusu olabilmektedir.
İşyerlerinde alınması gerekli sağlık ve güvenlik tedbirlerinden asıl işveren sorumlu olacağı gibi iş kazaları nedeniyle karşı karşıya kalınan ceza davaları, tazminat davalarının muhatabı da yine alt işveren ile birlikte asıl işveren olacaktır. Alt işverenin aldığı işte iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan idari para cezaları ve işin durdurulmasına varan yaptırımlar da asıl işvereni bekleyen riskler arasında sayılabilir