Tasarrufçunun güvenli limanı altın
Merkez Bankasının bankaların zorunlu karşılıklarının bir bölümünü altın olarak tutmalarına imkan tanıyan geçen yılkı düzenlemelerinin ardından, bankalar düşük faizli altın tasarruf hesaplarıyla halktan topladıkları altınlara zorunlu karşılıklarında yer verdiler. Bu Kapalı Çarşı esnafına göre, kendi piyasalarında önemli harekete neden olmazken, yastık altındaki atıl altın birikiminin üçte birinin bankalara yatırılmasına neden oldu. Bu da Türkiye'nin Dünya altın listesinde bir yıllık dönemde 11 sıra yükselmesine yol açtı.
Altın ile ilgili gelişmelere baktığımızda bu alanda dünyada da ülkemizde de bazı iniş ve çıkışlar yaşansa da daima güvenli bir liman olma özelliğini sürdürüyor…
2008 yılında kriz başlangıcında altının onsu 800 dolar iken 2011 yılı içinde 1820 dolara kadar arttı ve altının ons fiyatı yüzde 126'lık bir yükseliş gösterdi. Daha sonra biraz gerileyerek bu dönemde 1730 dolar seviyesine indi. 2008 yılında Türkiye'de altının gramı 65 lira iken bu günlerde 100 liraya yükselmiş durumda. Dünyadaki kadar olmasa da bizde de altının gram fiyatı aynı dönemde yüzde 53 oranında bir artış yaşanmış durumda. Aynı dönemde İMKB endeksi yüzde 40 artış gösterirken, dolarda da yüzde 57'lik bir artış görülüyor.
Son dönemde altın ile ilgili önemli bir gelişmeyi Merkez Bankası rezervlerindeki artışta yaşadık. Merkez Bankası'nın bankaların zorunlu karşılıkları olarak altını kabul etmesi son bir yılda Merkez Bankası'nın rezervlerini 180 ton, yüzde 160 oranında artırarak 300 tonun üzerine çıkarması sonucunu getirdi.
Bu artış bankaların yeni altın hesapları ile halkın yastık altındaki altın birikimlerine küçükte olsa bir faiz vermesine dönük çalışma başlatmalarıyla halkın altınlarını evde tutma yerine bankaya emanetleri ve bankaların bu topladıkları altınları Munzam Karşılık olarak Merkez Bankasına sunmalarıyla ortaya çıktı. Buna bağlı olarak 2011 yılının ikinci çeyreğinde Dünya Altın Konseyinin listesinde 27. Sırada olan ülkemizin bu yılın Kasım ayında 11 sıralık artışla 16. Sıraya yükselmesi, Merkez Bankası altın rezervinin 17 milyar 675 milyon dolar seviyesine ulaşması sonucunu getirdi.
Bu konunun kuyum piyasasına yansımasının ne olduğunu, kendilerini nasıl etkilediğini sorduğum Kapalı Çarşı esnafı, "Bu kuyumculuk sektörünü pek etkileyen bir durum olmadı. Bankalar halkın elindeki, yastık altındaki atıl birikimlerini küçükte olsa bir faiz ödeyerek sistem içersine çekmiş oldular. Bu 1250 ton artışa neden oldu diye hesaplıyoruz. Ama bizim hesaplarımıza göre halkın yastık altı ortaya çıkmamış altın birikimi hala 2500- 3.000 ton dolayında."
Bu gelişmelere karşın ne Türkiye'de ne dünyada fiyatlarda önemli bir fiyat hareketi gözlenmediğini belirten Kapalı Çarşı esnafı, "Türkiye'de de dünyada da bu dönemde ciddi bir fiyat hareketi söz konusu değil. Yüzde3-5'lik iniş çıkışlar yaşanıyor" açıklamasını yapıyorlar.
Görüldüğü gibi Merkez Bankası'nın bankaların munzam karşılıklarında altının yer alabileceği yönündeki düzenlemesi sonrasında önemli gelişme Merkez Bankası altın rezervlerindeki artışta yaşanmış durumda. Halkın yastık altı altın birikiminin kapalı çarşı esnafına göre üçte biri bankaların yeni başlattıkları düşük faizli altın hesaplarına aktarılmış.
Ancak, bu geleneksel alanlarda bir canlılığa neden olmamış. Fiyatlarda da önemli iniş çıkışlar yaratmamış.
Fakat daha uzun süreli olarak baktığımızda 2008 krizi sonrası Türkiye'nin altın ithalatında önemli artışlar olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir bölümü İran'a yapılan ödemelerde kullanılsa da bir bölümü de "güvenli liman" arayan Türk tasarrufçularının yatırımlarına konu olduğu uzmanlarca belirtiliyor. Altın insanımız için "Güvenli liman" olma özelliğini sürdürüyor.