Tasarruf politikaları bütçeye yansımadı
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldiğinden bu yana alınması gereken tedbirlerden söz ederken en çok değindiği başlıklardan birisi de hiç şüphesiz tasarruf tedbirleri oldu. Özellikle 2025 yılı Türkiye›nin merkezi yönetim bütçesi de bu doğrultuda oluşturuldu. Oluşturuldu oluşturulmsına ama, gelin görün ki daha şimdiden bütçe tehlike sinyalleri vermeye başladı bile.
Ocak ve şubat aylarını kapsayan yılın ilk iki ayında bütçe rakamları şöyle gerçekleşti:
-Toplam bütçe giderleri: 2 trilyon 89,9 milyar TL
-Toplam bütçe gelirleri: 1 trilyon 640,5 milyar TL
-Toplam bütçe açığı: 449,4 milyar TL
-Toplam faiz dışı giderler: 1 trilyon 787,2 milyar TL
-Toplam faiz dışı açık: 146,6 milyar TL.
Bu rakamların nasıl oluştuğuna da göz atarken, geçen yılla da kıyaslamakta yarar var.
-Vergi gelirleri: Şubat ayında 584,9 milyar TL olarak gerçekleşerek geçen yılın aynı ayına göre %44 artış gösterdi. 2024 Şubat ayında vergi gelirleri 406,2 milyar TL idi.
-Faiz giderleri: Şubat ayında 139,7 milyar TL olarak gerçekleşerek geçen yılın aynı ayına göre %154,8 oranında artış göstermiş oldu. 2024 Şubat ayında faiz giderleri 54,8 milyar TL seviyesindeydi.
-Bütçe açığı: 2025 yılı Şubat ayında 310,1 milyar TL olarak gerçekleşirken, 2024 Şubat ayında bu rakam 152,3 milyar TL seviyesindeydi. Açık neredeyse iki katına çıktı.
-Toplam bütçe gelirleri: 2025’in ilk iki ayında 1 trilyon 640,5 milyar TL olurken, 2024 yılının aynı döneminde bu rakam 1 trilyon 154,3 milyar TL idi.
-Toplam bütçe giderleri: 2025’in ilk iki ayında 2 trilyon 89,9 milyar TL gerçekleşirken, 2024 yılının aynı döneminde bu rakam 1 trilyon 503,5 milyar TL idi. Harcamalar bir yıl içinde %39 artış gösterdi.
Faiz giderlerindeki yüksek artış dikkat çekiyor
Devlet bütçesi, günün sonunda bir ülkenin hükümeti tarafından belirlenen gelir ve gider planı olup, devletin kamu hizmetlerini yerine getirebilmesi için gerekli finansmanı sağlar ve ekonomik politikaların uygulanmasına yön verir. Devletin vergi gelirleri, harçlar, özelleştirme gelirleri gibi kaynaklardan elde ettiği gelirler ile kamu harcamaları, yatırımlar, sosyal yardımlar gibi giderleri arasındaki dengeyi gösterir.
Devlet bütçesi, ekonomik büyümeyi teşvik etmek, kamu borçlarını yönetmek ve mali istikrarı sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Mevcut duruma baktığımızda faiz giderlerindeki yüksek artışın, bütçe üzerindeki baskının arttığını gösterdiğini belirtmeliyim. Artan faiz yükü nedeniyle faiz dışı dengede bozulma yaşanırken, yüksek kamu harcamaları bütçe açığının genişlemesine yol açmakta.
584,9 milyar TL’lik vergilerin dağılımını da merak edenler için ilk sırada %22,5 ile Gelir Vergisi’nin geldiğini belirtmek isterim. İkinci sırada %21,6’lık pay ve 126,5 milyar TL ile Özel Tüketim Vergisi geliyor. Ardından içerisinde damga vergisi, tapu harçları, motorlu taşıtlar vergisi gibi kalemlerden oluşan diğer vergiler kategorisi %19,9’luk pay ve 117,4 milyar TL ile gelirken, onu ithalatta alınan KDV izliyor. %17,5 pay ile 102,5 milyar TL vergi geliri buradan gelmekte. Ardından dahilde alınan KDV %16,1 ile gelirken, son sırada ancak %2,2’lik payla ve 13,1 milyar TL ile Kurumlar Vergisi gelmekte.
Ekonomik ve mali politika etkileri
Bütçe açığındaki artışın, enflasyonist baskıları ve kamu borçlanma gereksinimini artırmasını beklemek sürpriz olmaz. Bu doğrultuda, hükümetin mali disiplini güçlendirmek ve gelir-gider dengesini sağlamak adına yeni vergi düzenlemeleri, harcama kontrolleri ve büyümeyi destekleyici politikalar geliştirmesini beklemek gerekiyor.
Gelir ve gider dengesi, bütçe açığı ve harcama kalemleri açısından incelendiğinde, bütçedeki eğilimler Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu ve gelecekteki yönelimlerini anlamak açısından büyük önem taşımakta. 2025 yılının ilk iki ayında Türkiye bütçesinin önemli açıklar verdiğini söylemek gerekiyor. Kamu gelirlerindeki artışa rağmen harcamaların daha hızlı yükselmesi bütçe açığını artırırken, 2024 yılına kıyasla faiz giderlerinin önemli ölçüde artması, bütçe yönetiminde yeni önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyor.
Önümüzdeki dönemde enflasyon, faiz oranları ve küresel ekonomik gelişmeler bütçeyi etkileyen başlıca unsurlar olacaktır. Mali politikaların sürdürülebilirliği açısından bütçe açığının kontrol altına alınması da kritik bir konu olarak karşımıza çıkmakta. Elbette bu faktörlere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göz altına alınmasıyla ortaya çıkan döviz kurları başta olmak üzere piyasanın vereceği reaksiyonları da hesaba eklemek gerekecek.