Taş Devri dünyada taş bittiği için sona ermedi
İnsanlık tarihinin bir değişim sürecine girdiği yeni bir dönemi yaşıyoruz. Bilgi toplumu veya küreselleşme olarak adlandırdığımız bu dönemin hem getirdiği yeni teknolojileriyle insanlığı sunacağı yepyeni imkanları görüyoruz, hem de neden olabileceği tehlikeleri. Hatta bu imkan ve tehlikeleri günlük hayatımızda yaşamaya başladık bile. Geçmiş alışkanlıklarımızdan tamamen kopamıyor, geleceğin belirsizliğinden de ürkmeden edemiyoruz. Y. Noah Harari’nin “Hayvanlardan Tanrılara Homo Sapiens” adlı kitabında be güzel sergilenir insanoğlunun yetmişbin yıllık serüveni. Toplayıcı toplumdan tarım toplumuna, oradan sanayi toplumuna uzayan yolculuğu. Aynı yazarın Homo Deus adlı eserinde de yine etkileyici bir biçimde bilgi toplumunun küreselleşme sürecine geçişine ilişkin umut ve tehlikelerin değerlendirilmesi yine başarılı bir şekilde işlenmiş.
Bilgi toplumunun yeni teknolojileri neler sunacak insanlara? ABD’li fizikçi ve fütürist Michio Kaku İstanbul’da 2014 yılı Kasım ayında düzenlenen Turkcell Teknoloji Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, 21. yüzyıla iletişim teknolojileriyle beraber biyoteknoloji, nanoteknoloji, moleküler fizik ve yapay zekanın damga vuracağını belirterek, yaşayacağımız yeniliklere ilişkin verdiği örneklerden bazılarını aşağıdaki gibi sıralamıştı:
- 2020’li yıllarda maliyeti kuruşlarla konuşulacak olan çipler artık her yerde olacak: gözlüklerde, lenslerde, giysilerimizin düğmelerinde, evlerimizin duvarlarında, arabalarımızda, kısaca her yerde. Bu da internetin ve bilgisayarın görünmez olmasını sağlayacak. Bugün nasıl elektriğin varlığını biliyor ama hiçbir yerde göremiyorsak, yakın bir gelecekte de her yerde var olan bilgisayarın varlığını göremeyecek, fark edemeyeceğiz ama var olduğunu bileceğiz.
- Arabamızda şöför olmayacak. Trafik kazası kavramı sözlüklerden silinecek, tarih olacak. Dijital bir ekranı olan arabamızdan evdeki çocuğumuzu, bakıcısını, eşimizi her an izleyebileceğiz. Yoldaki bir sağlık sorunu durumunda size ilk sağlık müdahalesini arabanız yapacak. Arabanız aile hekiminiz olacak.
- Yabancı dil sorunu ortadan kalkacak. Kontakt lenslerimiz ve gözlüklerimiz tercümanımız olacak. Karşımızdakinin konuşmasını anında bize tercüme edecek.
- Oturma odanızın dört duvarı dijital ekranlarla kaplı olacak. Bir yeriniz ağrıdığında duvar kağıdının önüne geçip robot doktorunuza muayene olup reçetenizi alabileceksiniz. İlaçlarınız otomatik olarak sipariş edilecek ve en yakın eczaneden en kısa zamanda size ulaştırılacak.
- Tıpta devrim olacak. Nanoteknoloji kanserde kemoterapinin yerini alacak. Kolonoskopi yutacağınız ufacık haplarla gerçekleştirilecek. Akıllı tuvaletlerimizde yer alacak DNA çipleri kanseri 8-10 yıl öncesinden tespit edip bizi bilgilendirecek.
- Laboratuvarlarda üretilen böbreğinden akciğer ve karaciğerine, kalbine ve diğer organlarına kadar tüm organlar insanlara nakledilebilecek. Hatta daha da ilerde bu organları kendiniz evde üretip kendinize nakledebileceksiniz.
- Dijitalleşen ilk endüstri müzik oldu. Şimdi sırada eğitim, tıp, ulaşım ve diğer sektörler var. Yakın gelecekte herşey mobilleşecek. Herşey bulut teknolojileri üzerinden sağlanacak. Etrafta bilgisayar falan görmeyeceğiz.
- Gelecekte internet ağı yerini beyin ağına terk edecek. İnternetten brainnet’e geçilecek. Anılar ve duygular da internette yer alacak. Rüyalarımızı kaydedip sonra da bir düğmeye basıp izleyebileceğiz. SMS göndermenin yerini duygu, anı ve his aktarımı olacak. Anılarımızı da internete yükleyebileceğiz ve yıllar sonra o anları tekrar yaşayabileceğiz.
- Yaratıcı meslekler önem kazanacak. Gelecek sanatçıların, tasarımcıların, yaratıcı iş yapanların önem kazanacağı bir dönem olacak. Tekrarlanamayan işler önem kazanacak. Gerisini, tekrarlanabilen işleri robotlar yapacak.
M. Kaku bu gelişmeyi parasal sermayeye dayalı ticari kapitalizmden entelektüel sermayeye dayalı “mükemmel kapitalizm”e geçiş; bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı bir sonuç olarak değerlendiriyor. Bilgiye sınırsız erişimin sağlandığı şeffaflık ve enformasyon, tüketicilerin her konuda bilgilenerek alabilecekleri kararlar, kısaca hem arz (işletmeler)) ve he de talep (tüketiciler) tarafında ulaşılan gelişmeler Kaku’ya göre mükemmel kapitalizmin yolunu açacak. Evet, konuya ilişkin olarak taş devrine kadar gitmeye gerek yok ama insanların temel meselesi hep büyüme olmuştur. Kişilerin de, toplumların da, ülkelerin de hedefinde büyüme amacı hep ilj sırada yer alagelmiştir. Bunu en iyi görüp değerlendiren de herhalde ekonomi biliminin kurucusu Adam Smith oldu. Kendisi bir ahlak felsefecisi olan Adam Smith’in etkisi günümüze kadar uzanan temel eserinin adı da bilindiği gibi “Milletlerin Zenginliği”.
Sanayi toplumunda önemli olan “Milletlerin zenginliği” iken bilgi toplumunda küresel zenginliğin önem kazanmaya başladığı bir sürece giriliyor. Pek tabii ki bu zenginliğin sadece büyüklüğü değil bölüşümü de küresel seviyede önem kazanıyor. Küreselleşmenin en zor tarafı da muhakkak ki bu zenginleşme ve özellikle de zenginleşmenin bölüşümü olacak. Bu yeni süreçte solculuğun sağcılığın, kapitalizmin sosyalizmin, kısaca sanayi toplumuna ilişkin ideolojilerin ve değerlendirmelerin yerini yepyeni sentezler alacak. Esasen bu sürecin somut örnekleri de ortaya çıkmaya başladı günümüzde. 1789 yılında Fransız Devrimi ile başlayan, sanayileşe dönemi ile devam ederek aydınlanma ile eşleşen bir dönem insanlık tarihinde sonuna yaklaşıyor. 1980’lerde sosyalizm çöktü. 2000’lerin ilk 10 yılında da kapitalizm çökmeye başladı. Artık “mükemmel kapitalizm” söylemi de kapitalizmi kurtaramayacak gibi gözüküyor. Zira ekonomik değerlerin yaratılmasında kapitalin (sermayenin) yerini bilgi almaya başlıyor. Mutlak bir piyasa ekonomisi (piyasa fundamentalizmi) egemenliğinin tüm sorunları çözebileceği inancı 2008 finans kriziyle sonlandı. Artık dünya kurallarını koyduğu, bu kurallara göre müdahale edip denetlediği bir piyasa ekonomisinin gerekliliğini görüyor. Sosyal liberal sentezlerin bu oluşumda önemli bir yeri olacak gibi gözüküyor.
Bu gelişme ile beraber yaşanan iki süreç önem kazanıyor. Bunlardan biri bilgi ekonomisine geçiş, diğeri de küreselleşme. Küreselleşme sadece ekonomide değil, her anlamda etkisini hissettiriyor. Hukuk, yönetim, çevre ve daha birçok alanı da kapsaması zorunluluk haline geliyor. Zira sorunlar globalleştikçe çözümlerin de globalleşmesi kaçınılmaz oluyor.
Sonuç olarak, sağ ve sol ideolojilerin, Fransız ve Rus devrimlerinin, sanayi toplumunun ve aydınlanmanın dünyası yerini başka bir dünyaya bırakıyor. Bu yeni dünyada iki önemli özlem, özgürlük ve adalet insanlığın gündeminde baş köşeye oturacak gibi gözüküyor. Küreselleşmenin adil olması içinde sosyal güvenliği de içeriyor. Ayrıca çevrenin korunması, ekolojini güvenliği de ön plana çıkıyor. Küresel bir hukuk sistemini, küresel bir mali sistemi gerektiriyor.
Bu bağlamda ulus devletler de nitelik değiştirecek. Ulus devletler küresel yönetişime ayak uydurmak zorunda kalacak. Ekonominin küreselleşmesi, global çapta bir yönetimin sağlanması herkesin, tabii ki ulusların da aralarında sürekli uzlaşma sağlanmasını gerektirecek. Asıl zorluk da bu sürecin barış içinde gerçekleştirilebilmesi. Günümüzde insanlığın bunu başarıp başaramayacağına ilişkin hem umutlandırıcı hem de korkutan örnekler yaşıyoruz.
Taş devrinin M.Ö. 12000 yılına kadar sürdüğü, yani 15000 yıl önce devrini tamamladığını biliyoruz. Ama dünyamızda taşlar bitmedi. Bilgi toplumuna da insanlık tarihinin geçmişten gelen taşlarıyla giriyoruz.
Gelecek yazımızda bu yeni süreçte insanlığı umutlandıran ve korkutan örneklerle, geçmişin taşlarını değerlendirerek konuya devam etmeyi düşünüyoruz.