Tartışma gündemini belirlemek için biz ne yapıyoruz?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

"Kendimizi abartan" bir kimlik algılaması ne denli yanlışsa, "kendimizi vurmaya dönük kimlik algılaması" da o denli yanlış. Ortaya bir eser koymadan "en büyük biziz" böbürlenmesinin yarattığı sonuç ile "bizden adam olmaz" özgüven eksikliğinin ulaştığı sonuç aynı yere varır. Her iki algılama da birleştirici değil, ayırıcıdır; uzlaştırıcı değil çatıştırıcıdır.

Çevremizi ve kendimizi iyi bilmediğimiz ve net anlamadığımız koşullarda "aşırı ve noksan değerlendirme" tuzağına yakalanma olasılığı yüksektir.

Ülkemizde "…yapay gündemlerin" tartışıldığını, dikkatlerin "…derinlikteki sorunlardan" uzaklaştırılarak "…yüzeysel ve sığ tartışma alanlarına" kaydırıldığını hepimiz dillendiriyor; bu konuda sürekli yakınıyoruz.

"İşaret parmağınla komşunu suçluyorsan; üç parmağının kendine dönük olduğunu aklından çıkarma…" diyen Hint Atasözü'nü kendimize rehber edindiğimizde, gündemi belirlemede bizim neler önerdiğimiz önem kazanıyor.

İki temel konu

Ülkemizin gerçek gündeminde çok değişik sorunlar var. Biz bu yazıda bu sorunlardan önemli bulduğumuz ikisi üzerinde duracağız: Bir ekonomik yapının bileşenleri, fiziksel yapılar, yasal yapılar, teknolojik yapılar, finansal yapılar, siyasi-sosyal yapılardan oluşur. Bu bileşenler arasında "finansal yapı", yaşanan krizin de kaynağı olduğundan öncelikle üzerinde durulması gereken gündem maddesidir. İkincisi de, yerel seçimler nedeniyle tartışılması gereken; ama yoğun biçimde tartışılmayan "yerel yönetimlerin gözetim ve denetimi" sorunudur.

Yakın dönemde yaşadığımız krizlerin "banka sisteminden" kaynaklandığı, son krizde ise "gözetim ve denetim mekanizmaları" işlediği için banka sisteminin "krizi beslemediği" çok sık gönderme yapılan bir olgu.

Ülkemizdeki finans sektörünün küçüklüğü, derinlikten yoksunluğu, yetersizliği konuyu ayrıntısıyla bilenlerin haykırdığı bir sorun. Örneğin, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "…Dünyada bankacılık ve sermaye piyasaları, ülkelerin yarattığı GSMH'nin 4 katı büyüklükte. Bu oranın gelişmekte olan ülkelerde 2,5 katı büyüklüğe erişiyor. Ülkemizde ise bu oran 1,5 katı. Sermaye piyasasının gelişmesi hepimizin gündeminde olmalı. Başta iş yeri sahipleri olmak üzere, kamu yetkilileri, ekonomiyle ilgili diğer aktörler konuyu gündemin ilk sıralarına taşımalı. Sermaye piyasasının gelişmesiyle neden çok fazla ilgili değiliz?" diyor; bu temel sorun üzerine dikkatlerin yoğunlaştırılması gerektiğini çok sık dile getiriyor.

Hepimizin yaşamını derinden etkileyen; ekonomimizin birikim yeteneğini koruyarak uzun dönemli geleceğini güven altına almada hayati önem taşıyan bu konuyu neden yoğun biçimde tartışmıyoruz?

Sorunun yanıtı, kendimize saygının, kendi geleceğimiz ve toplumun geleceğine olan sorumluluk anlayışımızın da anlamlı bir göstergesi değil mi?

Yerel yönetimler ne

zaman tartışılacak?

Tartışma gündemimizin ilk sıralarında yer alması gereken bir başka gündem maddesi de, yerel yönetimlerin "proje disiplini" ve "harcama disiplini" eksikliğinin "kaynak kayıpları yarattığı" savıyla ilgili.

Yerel yönetimlerde "gözetim ve denetim" eksikliğinin toplumun kaynaklarının gereksiz harcandığı savlarına karşı, "…hayır öyle değildir. İşler planlı ve rasyonel biçimde yapılmaktadır" diyen pek yok.

Yerel yönetimlerin "bütçeleri" ve "harcama ayrıntılarını" analiz eden; sistemin "aksak yönlerini" sergileyen, ileriye dönük "çözüm önerilerini" geliştiren; daha akılcı uygulamalar için "projelerini" ortaya koyan bir tartışma gündemimiz var mı?

Bu konular "eş düzey siyasi ya da sosyal örgütler" tarafından ele alındığında etkili sonuç alınabilir. Bireysel kahramanlıklarla bir yere ulaşılması olanaksız ölçekteki sorunlardır bunlar.

Gerçek gündemi belirlemesi gereken çok sayıdaki sorundan sadece ikisi finansal sektörün yetersizliği, yerel yönetimlerdeki gözetim ve denetim eksikliğidir. Diğer gündem maddeleri de başka yazıların konusu olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar