Tarımsal üretim, robotlar ve miyopluk

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI [email protected]

Dünya da açlık önemli bir sorun olmaya devam ediyor. 2018 yılı verilerine göre halen 821 milyon insan açlık çekiyor. Elbette obezite ile mücadele eden bir o kadar da insan var. Açlık sorunun altın da; yetersiz tarımsal üretim kadar, gelir dağılımının bozuk olması, açlık çeken birçok ülkede siyasal iktidarın “diktatörler” tarafından yönetilmesinin de önemli bir payı var.

Birleşmiş Milletlerin verilerine göre 20150 de yaşlı dünya yaklaşık 10 milyar insanı beslemek zorunda kalacak. Bu nüfusun beslenmesi için (üstelik çevreyi de koruyarak) artık ayaklı yere basan öneriler arasında, tarımsal üretimde yüksek teknolojinin, özellikle de robot teknolojisinin kullanılması gerektiği de yer almakta.

BBC’de 9 Haziran da verilen bir habere göre bu büyük nüfusu beslemek için 5 yol önerilmekte. Bunları kısaca özetlersek;

1-Çiftçiler, tarlada ve traktör üzerinde geçirilen zamanı idari işler için kullanmanın verimi artıracağını düşünüyor. “ Örneğin Small Robot Company adlı şirket üç tür robot üretmiş. Bunlardan biri ekimde kullanılırken diğeri tarladaki bitkiler büyürken yerlerini tek tek fotoğraflayıp kayıt altına alıyor ve analize gönderiyor. Buradan elde edilen sonuçlara göre üçüncü robot ihtiyacı olan bitkileri tek tek ilaçlamaya başlıyor. Böylece gereksiz kirlilik ve kaynak israfı önlenmiş oluyor”.

2-Toprağı korumak. Küçük robotlar mevcut büyük traktörlerin yerini almalı. “Traktörler ağır olduğu için tarladaki toprağı sıkıştırıyor ve içindeki havayı ve suyu tutan gözeneklerin kapanmasına neden oluyor. Bu durumda bitkiler suyu ve topraktaki besinleri verimli bir şekilde kullanamıyor”.

3-Yine Birleşmiş Milletlerin verilerine göre, gıda ürünlerinin yaklaşık üçte biri tüketiciler veya marketler tarafından çöpe atılıyor veya bozuluyor. Dünyada ikinci büyük tarım ürünü ihracatçı ülke konumundaki Hollanda da bu israfın önüne geçmek için akıllı telefonlara yüklenen "Too Good To Go" adlı bir uygulama geliştirdi. “Böylece perakendeciler, elde kaldığı için atılacak olan ama aslında hala yenebilecek durumdaki yiyecekleri daha uygun fiyata tüketiciye sunabiliyor”.

4-Olgunlaşma sürecini yavaşlatmak. Henüz zamanı geri çeviremesek de bazı meyvelerde olgunlaşma sürecini yavaşlatmak mümkün.“Örneğin İngiltere'de tüketilen muzlar Ekvador, Dominik Cumhuriyeti veya Kosta Rika gibi ülkelerden geliyor. Buraya sağlam ulaşması için bu muzların yeşilken toplanması gerekiyor. Yolda bazen 40 gün geçiyor. Marketlere ulaştığında ise bu muzların güzel bir sarı tonda ve kararmamış olarak tüketime hazır olması gerekiyor. Bunun için bu sürecin iyi idare edilmesi önemli. Bu sırada muz erken olgunlaşırsa etilen gazı salmaya başlıyor. Bir muzda erken olgunlaşma bu gaz nedeniyle diğerlerini de etkiliyor. Bazen bu nedenle kargonun yüzde 15'i kullanılamaz hale geliyor. İngiltere'de bazı bilim insanları muzdaki belli genlerin DNA'sını değiştirerek daha az etilen üretmesi üzerinde çalışıyor. Böylece taşıma sırasında muzların bozulması önlenebileceği gibi, marketlerde de raf ömrü uzatılabilecek”.
5- Üretimi artırmak için “ekim-dikim, hasat, üretim, ulaşım, depolama ve satış modellerinde birçok değişikliğe gitmek, hükümetlerin ve işletmelerin bu değişikliği yapma konusunda istekli olması, adım atması gerekecek”.

Yeni teknolojilerin, robotların, sadece tarım da değil, sanayi ve hizmetler sektöründe de hızla kullanılmaya başlanmasının elbette ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecek yanları da var. İngiltere’de çalışan analiz şirketi Oxford Economics, bu hafta yayımladığı raporda (www.oxfordeconomics.com/how-robots-change-the-world?source= homepage-hero) önümüzdeki 11 yılda, yani 2030 da robot kullanımının artması ile birlikte dünya da 20 milyon kişinin işsiz kalacağını açıkladı. 2000 yılından bu güne robotların neden olduğu işsiz sayısı da 1,7 milyon kişi.

Şirket haklı olarak bu gelişimin gelir dağılımının küresel ölçekte de daha da bozulacağını, hükümetlerin şimdiden buna önlem alması gerektiğinin de altını çiziyor. Rapora göre, sanayi sektöründe her robot, 1,6 kişiyi işsiz bırakıyor. Düşük nitelikli işlerde bu sayı daha da yükselmekte. Bu eğilim çok da hızlı artmakta. Örneğin dünya da en yüksek nüfusa sahip (1,3 milyar) dolayısıyla en fazla emek gücüne sahip Çin’de robot teknolojisi kullanımı 2011-2016 aralığında otomotiv sektöründe %199, diğer sektörler de %267 arttı.

Bu durumda istihdamı korumak için öncelikle yapılması gereken yine eğitim ile ilgili. Yani eğitim modeli yüksek nitelikli, yaratıcı iş gücü üretecek şekil de modellenmeli. Şirket raporunda “bu nedenle politika belirleyiciler, iş insanları, çalışanlar ve öğretmenlere iş gücünün artan otomasyona uyum sağlayabilecek vasıflara sahip olması için çaba harcamaları çağrısında bulundu”.

Oxford Economics'e göre, “önümüzdeki yıllarda en fazla otomasyon Çin'de yaşanacak. Ülkede 2030'a kadar 14 milyon kişinin işini robotlar alacak. Bununla birlikte dünya genelinde robotlaşmanın yüzde 30 artması, küresel gayri safi hasılaya 5 trilyon dolarlık ek katkı sağlayacak. Küresel düzeyde yeni istihdam yaratma oranı, lağvedilen işlerin oranına paralel bir seyir izleyecek”.

Türkiye’nin bu gelişimlere bakışı nasıl? Bunun için liseleşme oranına bakabiliriz. Son 17 yılda en fazla açılan meslek lisesi teknik liseler değil, imam hatip liseleri (İHL). Ülkemizin gençleri bu okullara gitmek istemiyor, ancak büyüklerimiz gençleri bu okula sokmak için zorluyor. Sürekli imam hatip lisesi açıyorlar, talep olmadığı için çoğu İHL’de kontenjanlar dolmuyor, hatta kapanan İHL’ler var. Gençler bu eğitim modelin çıkmaza gittiğini gördü, ülkeyi idare edenler bir türlü görmüyor. Miyopluk böyle bir şey.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019