Tarımsal örgütlere performans değerlendirmesi

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası [email protected]

Kooperatifler ve çeşitli tarımsal örgütler performanslarına göre değerlendirilip, karne alacaklar. Başvurular 1 Ocak – 29 Şubat 2024 tarihleri arasında “todes.tarimorman.gov.tr” adresine yapılacak. Bakanlık kayıtlarında veya KOOPBİS’te yer almak, son beş yıl içinde icra takibi, iflas ve/veya tasfiye sürecinde olmamak, kayyum tarafından yönetilmemek başvuru için yeterli. 60 ve üzeri puan alanlar ödüllerden faydalanabilecek.

Çalışkanlar, tembeller, katılımcılığa önem verenler, üye / ortakların menfaatlerini gözetenler, eksikler, artılar hepsi ortaya çıkacak. Ödüller baldan tatlı. Desteklemelere yönelik ilave puan ve ayrıcalık, düşük faizli tarımsal kredi, Bakanlık organizasyonlarında temsil hakkı, karar alma süreçlerine aktif katılım. Karnesinde kırık olanlar çalışıp notlarını düzeltebilirler. Yoksa “üye/ortaklar” yönetim kurullarına “otur sıfır” diyecekler.

Amaç tatlı tatlı çalışmaya teşvik etmek, performans artırmak ve kurumlarla işbirliği ortamı yaratmak. “Tarım bitti veya her şey tozpembe” diyen çeşitli ideolojilere sahip her türden paydaşı zorluğa da ödüle de ortak etmek, üretimde planlı dönemin katılımcı bir paydaşı yapmak Gayet makul tam zamanı.

 Gıda değer zincirinin aktörleri tarımsal politika ve uygulamalarda daha etkin olabilir mi? AB 1962’de Ortak Tarım Politikası kurarak; tarım endüstrisinin tüm unsurlarını katılımcılık ve paylaşımcılık ilkeleriyle sürece entegre ederek, sürdürülebilirliği sağlamaya çalışıyor. Almanya sokaklarındaki traktörler katılımın bir yansıması.

Aynı örgütler arz talep güvenliği konusunda devletin en katılımcı paydaşı. Alberta Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre; çiftçilerde iklim değişikliği baskısı, girdi maliyetleri, kırsal zorluklar nedeniyle diğer meslek gruplarına göre intihar oranı daha yüksek.

Minnesota girdi maliyetleri yüzünden mandıraların yüzde 7’sini 2023’de kapattı. Tarımsal metodolojilerle ilgili yeni bakış açılarına ihtiyacımız var. Tarımsal örgütlerde derecelendirme sistemini getiren uzgörülü erkin zamanında iyi niyetlerle kurulan irili ufaklı marketimsi, holdingimsi yapılarla ilgili de ivedi bir çalışma yapacağına inanıyoruz.

 Zira piyasayı regüle etmek, halka ucuz gıda temin etme misyonunu ile kurulan yapıların yeterince başarılı olamadığı, kaynakların etkin kullanılamadığı aşikâr. Zamanında halka fenni tarımı öğretmek maksadıyla kurulan Atatürk Orman Çiftliği gerek franchise noktalarında gerekse kendi dükkânında çoğu fason üretim /sıradan süpermarket ürünleri satıyor.

Zamanında süt içtiğimiz dondurma yediğimiz AOÇ kişisel bakım ürünü satmak zorunda mı? Et Balık Kurumu, beş on ton et satılacak diye arka plandaki operasyon; astarı yüzünden pahalıya gelecek kadar maliyetli. İlgili bütçeyle coğrafyamıza uygun ırk geliştirme projesine destek olunabilir, kırmızı et sorunu kökten çözülebilir. Uygun fiyatlı gıda temin etme misyonu Tarım Kredi Kooperatiflerine verilmiş iken Türk Tarım’ın her markette kolayca bulabileceğimiz ürünleri satmasına ne gerek var. TMO gibi köklü bir kurum varken sözleşmeli tarım yapıp hububat ve şeker ticaretinde piyasaya yeni bir oyuncu eklemeye, dünyanın en iyi seralarına sahip Akdeniz bölgemiz dururken 2021 yılında Türk Şeker arazisinde sera kurup sebze üretmeye lüzum var mı?

Tarım Kredi Kooperatif Marketler; onu anlatmaya sayfalar yetmez. Amacından çoktan şaşmış durumda, hepimiz biliyoruz ki uygun gıda temini konusunda katiyen bir faydası yok, cabası sistemsel arpalık. İçlerinde en masum olanı TMO. Genel merkez yanında kurulu minicik dükkânda her zaman en tazesinden uygun fiyata satılan fındık. Piyasayı manipüle etmeden, amacı dışına çıkmadan satışlar devam ediyor, elinize sağlık. Başkent marketleri, halka uygun fiyatlı sağlıklı ekmek sağlamak için kurulan yapılar cafeye, markete her şeye dönüştü. Kadın kooperatifleri ve yerel ürünlerin satış merkezi olmak gibi ulvi amaçlar taşısa da onların da fiyatları her yerle aynı.

Güzel niyetlerle kurulan market türü yapılar anlamını kaybetmek üzere, birçoğu zarar açıklıyor. Aynı misyona hizmet eden onlarca kurum, kuruluş, piyasayı regüle etmekten çok, sistemi köreltiyor. Çiftçiden çok yabancı marka veya fason üretim yaptırarak piyasaya katkı sunacağına tedarik zincirini kırıyor. Tasarruf önlemleri kapsamında tüm bu kurumların kuruluş amaçlarına, yetkinliklerine önyargısız bir şekilde baksak, örgütler gibi onları da ölçsek biçsek. İmkânlar, kaynaklar yapısal düzenlemelere harcansa daha faydalı olmaz mı?

 Ezcümle; bolca konuşup, icraat yapmayan örgütlere “haysiyetli gıda sistemi için sen ne yaptın” sorusunu sorma, sofradaki 3 tabaktan birini gözünü kırpmadan çöpe atan, bireye de; “yaşam izin çok kabarık” deme zamanı gelmedi mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar