Tarımsal iletişim, yayım ve eğitim üzerine
Ekonomi ve iş dünyasının birçok alanında olduğu gibi tarım sektörünün de sorunlarının temelinde paydaşların birbirlerini yeterince anlayamamaları yatıyor.
Akademik dünya, geniş toplum kesimlerine bilgi aktarımında daha etkili iletişim kurabilmeli. Akademik çalışmaların, yazılı veya sözlü, geniş toplum kesimlerine aktarılmasında daha basit, sade ve yalın bir dil kullanılması gerekiyor. Ancak muhtemelen akademik performansa katkısı olmadığından veya “sırça köşk” eleştirilerinin bir ölçüde doğruluğundan bunu yapan akademisyen sayısı sınırlı.
Üçlü sac ayağı
Akademisyenlerin, üretici ve yayımcılarla temaslarının azlığı ve farklı önceliklere sahip olmaları bu kopuşu artırıyor…
Akademisyenin önceliği, tarım sektörünün sorunlarına çözüm bulan projelere ve araştırma faaliyetlerine odaklanmaktan çok, konunun bilim dünyasındaki popülaritesi, iyi dergilerde yayınlanabilirliği ve nihayetinde akademik aşamalarına katkı sağlaması olabiliyor.
Öte yandan üreticinin sorunları, belirli ölçüde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın araştırma enstitülerine gelirken üniversitelere ise daha azı ulaşabiliyor.
Yayım elemanları ise daha çok Bakanlık bünyesinde görev yapıyor. Ancak onlar da daha çok bürolarında, desteklemeler vb. kırtasiye işlerine odaklanmış oluyor ve sahaya inemiyorlar. Bakanlığın son dönemlerdeki e-devlet ve tarım cepte uygulamaları bu yoğunluğu bir ölçüde azalttı. Özel sektör ve tarımsal örgütler ise yayım faaliyetlerinde fazla etkin değil.
Aslında iletişimden başlayarak tarım sektöründeki eğitim, yayım ve iletişim konularına girmiş olduk. Bu anlamda meşhur üçlü sac ayağı da az önce gözünüzde canlandı sanırım: Üretici, yayımcı ve araştırmacı…
Yapay zekanın hayatımıza girmesiyle birlikte tarım sektöründe de değişim ve gelişim süreci hızlandı. Bunun sonucunda yeni bilgi üretimi arttı.
Ülke olarak en önemli meselemiz; ihtiyaç duyulan, acilen sahaya aktarılması gereken bilginin yeterince üretilememesi. Bunun nedeni ise bahsettiğimiz üçlü sac ayağının iyi çalışmıyor olması.
1990’larda, danışman hocam Prof. Dr. Onur Erkan koordinatörlüğünde Toros Dağ köylerinde uyguladığımız Çiftçilik Sistemleri Araştırması yaklaşımı, multidisipliner ve üniversitenin yayım boyutuyla da dahil olduğu örnek proje. Somut ekonomik sonuçları olan bu tür çalışmalar desteklenmeli ve bu üçlü sac ayağı güçlendirilmeli.
Sözleşmeli üretim süreci bir fırsat olabilir
Tarım işletmelerinden gelen sinyallerin, hızlı bir şekilde karar vericilere aktarılması ve sağlıklı politikaların zamanında oluşturulması; Tarım ve Orman Bakanlığının, reaktif değil proaktif olması, sac ayaklarının yere sağlam basmasına bağlı.
Tarımın doğası gereği, sahadaki tepkiler gecikmeli olarak alındığından (Örümcek Ağı Teoremi), bu gecikmeli tepkiler devasa boyutlara geldiğinde gerek zaman gerekse kaynak bakımından sıkıntılar yaşanıyor.
Pazar, üretim tekniği, işletmecilik, desteklemeler vb. bilgiler, çok dinamik bir ortamda, sürekli değişiyor, yenileniyor ve hızlıca ilgililerine aktarılması gerekiyor.
Bu süreçte tarımsal danışmanlık sisteminin etkinliği de yeniden değerlendirilmeli.
Araştırma ayağında üniversiteler ve araştırma enstitüleri; yayım ayağında kamu, özel sektör, tarımsal örgütler ve önder çiftçiler başta olmak üzere, üçüncü ve en önemli ayak olan üreticinin daha etkin ve daha kârlı üretebilmesi için seferber olmalılar.
Ezcümle; bu üçlü sac ayağının en etkin şekilde çalışabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı, sözleşmeli üretim sürecini de iyi değerlendirerek, paydaşlarla birlikte yeni bir sistemi hayata geçirmeli.