Tarımı unutuyoruz

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Kriz rüzgarı her sektörü vurdu. Bu sektörlerden özellikle imalat sanayi, inşaat ve turizm sektörlerindeki sorunlar nedeniyle 2009 yılında büyüme yavaşlayacak. Ama bizim büyümeye katkıda bulunacak önemli bir sektörümüz var: Tarım sektörü.

Kriz döneminde her sektörün sorunları dile getirilirken tarım unutuluyor. Tarımın yapısal ve konjonktürel sorunları var ama, tarımın bir de potansiyeli var.

Hafta sonu Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı basın toplantısında önemli açıklamalar yaptı.

Bu açıklamaları dikkate alarak tarımın durumunu iyi şekilde değerlendirmeye mecburuz.

721 ziraat odasının ve 4.8 milyon kayıtlı çiftçinin sözcüsü olarak TZOB Başkanı diyor ki, 2007'de büyük oranda gerileyen tarım sektörü için 2008 yılı da iyi bir yıl olmadı.

. 2007 yılında tarım yüzde 7.2 gerilemiştir. Bu gerilemede yaşanan kuraklığın önemli bir etkisi olmuştur. 2008 yılında da Güneydoğu Anadolu Bölgemiz'le birlikte Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerimizin bazı yörelerinde kuraklıktan önemli oranlarda hasar gören ürünlerimiz olmuştur.

. Tarım 2008'in birinci çeyreğinde yüzde 2.6 büyümüş, ikinci çeyreğinde yüzde 3,6 küçülmüş, üçüncü çeyrekte ise yüzde  2.2 büyümüş ve bu suretle 9 aylık dönem için tarımda yüzde  0.7 büyüme belirlenmiş bulunmaktadır.

2007 yılında yüzde 7.2 gerileme olmasına rağmen, 2008 yılında tarımda belirli bir büyüme olmaması tarımdaki kötü gidişin devam ettiğini göstermektedir.

TÜİK Tarım Ürünleri 2008 Yılı İkinci Rekolte Tahminleri'ne göre tahılda yüzde 0.2, sebzede yüzde 6, meyvede yüzde 7.3 üretim artışları tahmin edilmiştir.

2008 yılında hayvancılıkta en önemli olay desteklerde yapılan radikal değişiklikler olarak gösterilebilir. Bakanlık, 2000 yılından itibaren uyguladığı, 2005 yılından itibaren ise 6 yıl uygulayacağını taahhüt ettiği destekleme sistemini değiştirme kararı almıştır.

2008 yılında yaşanan bir diğer önemli gelişme süt fiyatlarının bir yılda iki defa düşmesi olmuştur.

Hayvancılıkta yaşanan bir diğer olumsuzluk ise kanatlı sektörünün çeşitli nedenlerle yaşamış olduğu sıkıntılardır.

Hayvancılıkta çok önemli olan kaliteli kaba yem üretimi, verilen desteklere rağmen toplam ekilebilir alan içerisinde yüzde 3'lerden sadece yüzde 7'ler seviyesine çıkarılabilmiştir; bu miktar, hâlâ hayvanların ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikte değildir.

İnsan sağlığını tehdit eden birçok hayvan hastalığı hâlâ mevcut olup, bu hastalıkların verim ve hayvan kayıpları gibi ekonomik etkileri halen devam etmektedir. Hayvan hastalıkları ile mücadeleye yeterli kaynak aktarılmamakta, bu da etkin bir mücadeleyi engellemektedir.

Çiğ sütün yaklaşık yüzde 50'si sanayie aktarılmakta, bunun da büyük bir kısmını ilkel şartlarda üretim yapan işletmeler işlemektedir.

Devletin gelişmiş ülkelerdeki gibi müdahale alımı, depolama yardımı, gibi piyasayı düzenlemeye yönelik doğrudan bir müdahalesi söz konusu değildir.

. Avrupa Birliği'nden tavizli et ithalatı hususu hâlâ güncelliğini korumakta, bu konu üreticileri tedirgin etmeye devam etmektedir.

Sınırlardan kaçak et ve canlı hayvan girişleri hayvancılık için hâlâ ciddi bir sorun oluşturmaktadır.

2007 yılında dünyada petrol ve buna bağlı olarak doğalgaz fiyatları artıkça amonyak ve dolayısıyla da kimyasal gübre fiyatları yükselmiştir. 2006 yılına göre 2007 yılında meydana gelen kimyevi gübre fiyatlarındaki artış yüzde 54,5'e ulaşmıştır. Bu nedenle 2007 yılında gübre tüketimi 2006 yılına göre yüzde 4 oranında azalmıştır.

2008 Ekim ayı itibarıyla son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 98-154 oranlarında artışlar olmuştur.

Kasım ayında ise gübre fiyatlarında yüzde 7 ile yüzde 50'ye varan oranlarda azalmalar meydana geldi. Fiyatlardaki bu gerilemeye rağmen üre ve DAP fiyatları halen önceki yılın fiyatlarından yüzde 86-100 pahalıdır.

2008 Ekim ayı sonuna kadar yüksek fiyatla gübre alan çiftçimiz, borcunu nasıl ödeyeceğini düşünmektedir. Fiyatlardaki bu istikrarsızlık; çiftçilerimize ve tarımsal üretime zarar verecek, kullanılamayan gübre, üretim ve verimde azalmaya yol açacaktır.

2007 yılında Ziraat Bankası 4.8 milyar TL, diğer bankalar 4 milyar TL, tarım kredi kooperatifleri ise 1,7 milyar TL tarımsal kredi kullandırmıştır.

Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri devlet destekli kredi kullandırdığı halde sektörün ihtiyacını giderememiş, çiftçilerimiz yüksek faiz oranları ile kredi kullandıran özel bankalara yönelmiştir.

Tarım kredisi kullandırmaya yeni başlayan bankalar ise son iki yıldır tarımda yaşanan olumsuz gelişmeler ve ekonomik kriz gerekçesi ile 2008 yılının özellikle 2'nci yarısında tarımsal kredi kullandırmada isteksiz davranmaya başlamışlardır. Borcunu ödeyen çiftçilerimizin kredileri yenilenmemektedirler. Yenileyenler de genellikle çok borçlu olduğundan yatırım ve üretimde kullanmak için değil, sadece borç kapatmak için kredi kullanabileceklerdir.

2008 yılında hızla artan girdi fiyatları, iki yıldır yaşanan kuraklık, dünyada yaşanan ekonomik kriz sebebiyle tarım ürünleri ihracatındaki gerileme ve ürün fiyatlarındaki düşmeler karşısında çiftçilerimiz kredi borçlarını ödeyemez hale gelmiştir. Son aylarda borcunu ödeyemeyen çiftçilerimiz tarlalarını satışa çıkarmakta, fakat alan olmadığı için satılamamaktadır.

Ülkemizde girdi fiyatları dünyada rekabet içerisinde olduğumuz ülkelere göre yüksek seyretmekte ve üretim maliyetleri de bu ölçüde artmaktadır.

2008 yılında artan gübre ve mazot fiyatları 2007 yılına göre mısır maliyetinin yüzde 20, buğday maliyetinin yüzde 27 oranında artmasına sebep olmuştur.

Bazı ürünlerde fiyat geçen yıla göre çok fazla düşüş gösterirken, bazılarında önemli artışlar olmuş bazıları ise aynı kalmıştır. Fiyatlar üzerinde kuraklık, geçen yıl sonlarında başlayan ve bu yıl da etkisini devam ettiren dünya gıda fiyatlarındaki dalgalanma, ekonomik kriz ve uygulanan tarım politikaları etkili olmuştur.

Ekim ayı itibariyle tarımda istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yıla göre 384 bin kişi artmıştır. Bu artışın etkisiyle bu dönemde tarımın toplam istihdamdaki payı 1 puan artarak yüzde 25.9'dan yüzde 26.9'a yükselmiştir.

Ocak ayında açıklanan bu son Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçları dikkate alındığında 2008 yılında tarımda istihdam azalması genelde durmuş görünüyor. Henüz yılın tamamı için istihdam rakamları belirlenememekle birlikte ekim ayı itibariyle açıklanan verilere göre, 2008 yılında tarımsal istihdam yılın özellikle ilk aylarında azalırken ağustostan itibaren artmaya başlamıştır.

Kriz ortamında tarımsal istihdamda çözülme durmuş görünüyor. Buna karşılık işini kaybeden insanlar köyüne tarıma dönüyor.

Tarım bu bakımdan da krizin yükünü taşımaya devam ediyor. Tarıma bu yük nedeniyle de destek olunmalıdır.

TZOB Başkanı basın açıklamasında tarımın sorunlarını sergileyecek çok sayıda rakam da verdi.

Bir gerçek var. Kriz dönemindeki kaynak sıkışıklığı nedeniyle bütçeden tarım kesimine ek kaynak aktarmak çok güç, hatta imkansız. Vergi bağışıklığı sağlamak güç. Ama bu demek değildir ki tarıma hükümet ilgisizliği sürsün. Tam tersine tarımın ufak ilgilerle çözülecek sorunları var. Tarım sektörünün sorunlarına ilgisiz kalınırsa, sektörün ekonomiye katkısı giderek azalacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018