Tarımda yeni dönem
DÜNYA’nın dünkü başlığı “Gıda enflasyonuna karşı Milli Tarım Reformu” idi. Heyecanlanmamak mümkün değil; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in açıklamalarını ben de takip ettim ve dikkatle anlamaya çalıştım; gerçekten yeni bir dönem mi başlıyor, yoksa mevcudu iyileştirme yönündeki iyi niyetli çabalardan mı ibaretti bu açıklamalar. Birlikte yorumlamaya gayret edelim, ancak baştan söyleyeyim, ben epey bir –geç de olsa- doğru kararlar ve hedefler konulduğuna inandığım için, başlığı yeni dönem olarak attım.
Sayın Bakan’ın 2017 yılında uygulamaya gireceğini belirttiği projeye göre Türkiye “Yetiştirici Bölgesi”, “Besi Bölgesi” “Süt ve Sanayi Bölgesi” olmak üzere 3 bölgeden oluşacak. Bitkisel üretimde havza bazlı üretim modeline geçilebilmesi için, 941 havza belirlendiğini ve buralara belirlenen ürünlerin ekilebilmesi için uygunluk çalışmasının yapıldığı ve tamamlandığı belirtiliyor. Üretici artık bu ürünleri eker ise desteklerden yararlanabilirken, aksi halde yararlanamaz hale gelecek. Diğer bir deyişle, üretici 2017 ve 2018 için öngörüde bulunmak ve daha planlı hareket etmek durumunda olacak. Tabi bunun için de çiftçilerin önemli bir eğitimden geçeceği de notlar arasında. Yine açıklamalara göre, devlet hangi ürünlere daha fazla ihtiyaç olduğunu işaret edecek ve çiftçi üretimini bu doğrultuda gerçekleştirecek. Sayın Bakan bu sisteme geçiş ile tarımsal hasılatta 11 milyar liralık artış beklediklerini kaydediyor. 2017’de bu belirtilen hedef tutturulur mu ve aynı yıl başarı elde edilebilir mi, tam kestiremesem de, doğru bir stratejik karar olması nedeniyle bu gelişmenin hepimiz tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Üreticilerin de bu konuda ikna olarak ve en önemlisi devlete güvenerek sabırlı davranması da elbette çok önemli.
Tarımda bu yönde bir gelişme sağlanırken, hayvancılıkta da yerli üretime ağırlık verilmesi öngörülüyor. Sayın Bakan, ülke olarak 500 bin hayvan ithal edildiğini belirterek, ithalata dayalı bir hayvancılık anlayışını ortadan kaldıracaklarını, buna yönelik de damızlık çiftlikleri kurulacağını ilan etti. İlk etapta 20 adet damızlık çiftliği kurulurken, bunların yarısının erkek, yarısının ise dişi olacağı; erkeklerin besi, dişilerin ise süt ve damızlık amaçlı kullanılacağı açıklamalar arasında yer alıyor. Hayvancılık yapacakların bu merkezlerden istediği cins ve ırk hayvanı seçip alacak olması da önemli bir gelişme. Küçükbaş için de benzer merkezlerin kurulacağı belirtilirken, 25 il hayvan yetiştiriciliği bölgesi ilan edilecek ve bu illerde yem bitkilerine önemli destekler sağlanacak.
Doğu Anadolu başta olmak üzere, önce 50 bin, sonra 300 bin damızlık hayvanın sisteme sokulması öngörülüyor. Böylece bir tarafta yetiştirici bölgesi, bir tarafta besi bölgesi, bir tarafta da süt ve sanayi bölgesi olmak üzere Türkiye üç bölgeden oluşacak. Hayvancılığın başarılı olabilmesi için önem arz eden konulardan bir tanesi de hiç kuşkusuz yem fiyatları. Bakan Çelik, yem fiyatlarının da aşağı çekileceğini belirtirken, yanı sıra şap hastalığı ile mücadeleye de önem verileceğini açıkladı. Bu arada şu an Türkiye’de yağmadan kurtarılan 184 ovayı tarımsal sit alanı ilan edeceklerini de belirterek, ekilmedik bir karış yer bırakılmayacağını ve tarımsal verimlilik için bunun gerekliliğini de açıklamalarına ekledi.
Buraya kadar her şey güzel; peki pratikte tüm bu söylenilenler tıkır tıkır işleyecek mi, onu göreceğiz. Ancak Türkiye’nin hep bahsettiğim üzere, bir tarım ve hayvancılık politikası oluşturması ve buna tüm tarafların da inanarak destek vermesi olmazsa olmaz. Tarım yapmayacağız demek de bir politikadır, ama doğru karar bu mudur, elbette tartışmak lazım. Bir yandan biz tarım ve hayvancılığa önem veriyoruz denilirken, bir yandan bu yönde pek de bir adım atılamamış olması inandırıcılığı elbette kaybettiriyor. Defalarca bu konuyu ele aldım ve bazı önerilerde de bulundum köşemde, ne mutludur ki, hep olumlu geri bildirimler aldım. Bu gelişmeleri doğru bulmak ile birlikte; tek, ama önemli eleştirimin, Bakanlığın bu reformları gerçekleştirirken, ülkedeki ilgili tarafların görüşüne yeterince başvurmadığı noktasında olduğunu belirtmeliyim. Bakan Çelik son derece iyi niyetli ve olumlu işlere imza atıyor. Eminim, bu yeni döneme dair resmi mevzuatlar yayınlanmadan önce dahi olsa, daha geniş çevrelerin görüşlerine müracaat edecektir. Umuyorum bu açıklamalar gerçekleştirilir, umuyorum çiftçiler, birlikler ve tüm kamuoyu bu kararlara destek verir, ve umuyorum tarımımız ve hayvancılığımız bugün çok uzak olduğu gerçek yerine yeniden kavuşur.