Tarımda ithalatın alternatifi, İzmir Modeli
Hükümet, gıda fiyatlarının yüksek olmasını gerekçe göstererek bugüne kadar hiç görülmemiş bir biçimde tam da hasadın ortasında buğday, arpa,mısır, karkas et ve canlı hayvan ithalatında gümrük vergilerini düşürdü. Bakanlar Kurulu kararı ile vergiler düşürülerek kapılar ithalata açılırken, aynı günlerde Londra'da tarımda mucize yaratan "İzmir Modeli" konuşuluyordu.
Dünya Bankası ve The Economist'in Londra'da düzenlediği "Bağımsız Kentler Konferansı"nda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun sunduğu "İzmir Modeli" büyük ilgiyle karşılandı. Örnek alınarak uygulanacak bir model olarak benimsendi.
Modelin başarısı, büyük oranda tarım ve kırsal kalkınma konusundaki çalışmalara dayanıyor. Hükümet, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ithalata dayalı politikadan vazgeçerek İzmir Modeli'ni ülke genelinde uygulasa tarımda dışa bağımlılık biter, köyden kente göç durur, üretim artar, gıda fiyatları düşer, enflasyon önlenir. Ülke kaynakları ithalata, başka ülke çiftçilerine gitmez. Türkiye, tarımda ithal eden ülke değil, ihraç eden ülke konumuna gelir.
İzmir Modeli nedir?
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin tarımı geliştirmek için 10 yıl önce "Yerelde Kalkınma Modeli" adıyla başlattığı hamle ile tarım ve kırsalda kooperatifler üzerinden kalkınmayı, büyümeyi gerçekleştiren bir model. Uygulanan bu model büyümeden istihdama, üretimden örgütlenmeye her alanda İzmir'i farklılaştırdı. Tarımda bir adım öne çıkardı. Son 10 yılda İzmir Modeli ile tarımda yaratılan başarının sonuçları özetle şöyle:
1- İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2007 yılından bu yana "ısrarla" üzerinde durduğu "kırsal kalkınma" çalışmaları ile temel hedeflerden biri köyden kente göçün önlenmesiydi. Proje sayesinde İzmir'in "kırsal" olarak tanımlanan 19 ilçesindeki nüfus, 2016 yılında geçen yıla göre yüzde 1.59 oranında arttı. Aynı dönemde İzmir'deki genel nüfus artış oranı yüzde 1.32, Türkiye'deki nüfus artış oranı ise yüzde 1.35'de kaldı.
2- İzmir'in toplam nüfusu 2007'de 3 milyon 739 bin dolaylarındayken, kırsal olarak tanımlanan 19 ilçede yaşayan nüfus 1 milyon 89 bin civarındaydı. Bundan 10 yıl önce İzmir nüfusunun yüzde 29.14'ü kırsalda yaşıyorken, bu oran 2010 yılında yüzde 29.40'a, 2015 yılında yüzde 30.60'a, 2016 yılında ise yüzde 30.70'e yükseldi.
3- İzmir'deki kırsal kalkınmayı destekleyen önemli bir veri de tarımsal istihdamın nüfusa oranı oldu. İzmir Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'de 2015 yılında yüzde 20.6 olan bu oran 2016'da yüzde 19.5'e düştü. İzmir'de ise Türkiye genelinin aksine tarımsal istihdamın nüfusa oranı aynı dönemde 9.9'dan yüzde 10.5'e yükseldi. Yani Türkiye genelinde düşen oran İzmir'de yükselişe geçti. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kırsala yaptığı destek ve yatırımların amacına ulaştığı bu verilerle de doğrulandı.
Sözleşmeli üretimle ürüne alım garantisi
4- Kırsalda üretim yapan küçük ölçekli aile işletmelerinin üretime devam etmesini sağlamak amacıyla tarımsal kalkınma kooperatiflerini ve üretici birliklerini destekleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu anlamda da önemli bir başarı sağladı. Tire Süt Kooperatifi ile yapılan işbirliği ile "Süt Kuzusu" projesi kapsamında dağıttığı sütü, ihtiyaçlı ailelere dağıtılan gıda paketlerine konulan ürünleri (peynir, lor, kaşar, zeytin yağı, bal v.b.), park ve bahçeler için fidan, fide, çiçek ihtiyacını ve kırsalda üreticiye dağıttığı meyve fidanlarını 2007 yılından beri üretici kooperatiflerinden karşılıyor. İlk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin uyguladığı "Sözleşmeli Üretim" modeli üreticinin ürününe alım garantisi sağlarken, kooperatiflerin alt yapılarını ve üretim tekniklerini geliştirip üretim kapasitelerini de arttırdı.
5- Belediyenin 2007 yılından bugüne kadar işbirliği içerisinde olduğu ve sözleşmeli üretimle alım yaptığı Tire Süt Kooperatifi, Bayındır Çiçekçilik Kooperatifi, Bademli Fidancılık Kooperatifi, İğdeli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ne toplamda 263 milyon 400 bin lira ödeme yaptı. Son 10 yılda İzmir'deki üretici kooperatiflerinin üye sayılarında yüzde 161 oranında artış yaşanırken, kooperatiflerdeki çalışan sayısı ise yüzde 616 oranında arttı.
6- Büyükşehir Belediyesi'nin desteklediği kooperatiflerin toplam ürün yelpazesinde yüzde 225 büyüme sağlandı.
7- Sözleşmeli alım yapılan kooperatiflerin 2007 yılı toplam cirosu ile 2016 yılı toplam cirosu arasındaki artış oranı ise yüzde 658 olarak gerçekleşti. Bayındır ilçesinde yıllara göre süs bitkileri üretimine başlayan işletme sayılarına baktığımızda, 1990 öncesinden 2010 yılına kadar 20 yıldan fazla sürede 419 işletme faaliyete geçti. 2010-2015 yılları arasındaki 5 yılda ise 314 yeni işletme kuruldu.
İzmir'de tarım hızlı büyüdü
8- İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle tarım sektöründe yakalanan ivme, rakamlara da çok açık bir şekilde yansıyor. İşte İzmir'in yerel yönetiminin tarıma yaptığı katkının sonuçlarını yansıtan iki çarpıcı örnek:Türkiye'de tarım sektörü 2002-2014 yılları arasında yüzde 2.1 oranında büyürken, İzmir'de bu büyüme yüzde 5.3 olarak gerçekleşti.
9- Son 10 yılda en çok sorun yaşanan sütte İzmir üreterek bu sorunları aştı.Türkiye'deki süt üretimi yüzde 150 artarken, bu rakam İzmir'de yüzde 240'a, sadece Tire ilçesi özelinde ise yüzde 440'a ulaştı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir tarımındaki bu olumlu gelişmeyi nasıl sağladıklarını kısaca şöyle ifade ediyor: "Hayatım boyunca Türkiye'deki tarım sektöründe kullanılmayan, atıl bir potansiyel olduğunu ve bunun mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini savundum. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olunca da elime bir fırsat geçti. Bu inancımı İzmirli üreticilerle paylaştım. Birlikte çalıştık, birbirimize güvendik ve başardık. Türk tarımına örnek olduk. Ne mutlu bize."
Sonuç olarak, İzmir tarım ve kırsal kalkınmada bir model yarattı. Yaratılan model, ülke genelinde bazı belediyeler tarafından benimsendi. Bursa, Burdur, Muğla, Antalya, Balıkesir küçükbaş hayvancılıkta Ankara ve daha bir çok belediye tarım ve kırsal kalkınma konusunda önemli çalışmalar yapıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, belediye başkanları ile bir araya gelse ve İzmir Modeli'ni esas alarak ülke genelinde tarımda bir kalkınma hamlesi başlatsa, yerel yönetimlerle işbirliği yapsa, Türkiye 3-5 yıl içerisinde ithalat cenderesinden kurtulmuş olur. Tarımda gerçekten tarihe geçen bakan olur.