Tarımda devrim beklerken…
'Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli' geçen yıl kamuoyuna ilk açıklandığında 'devrim' diye sunulmuştu. 'Çıtayı' bu kadar yükseğe koyan, tarım bakanlığı bürokrasisiydi. Modeli, kamu otoritesi sıfatıyla bu yapı tasarlamış, oluşturmuştu.
Model, Bakanlar Kurulu'nun 2 Mart 2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla açıklandı ve uygulamaya konuldu. Şimdiye kadar ürün bazında yürütülen destekleme politikası, Türkiye çapında ekolojik özelliklere göre belirlenmiş 30 havzada 16 ürünü kapsayan bir zemine oturtuldu.
Yeni tarımsal destekleme sisteminin, eskiyi değiştiren iki önemli özelliği var: Projeyi, ilgili kuruluşlarla eşgüdümlü yürütecek olan Tarım Bakanlığı, ürün desteklerini yıllık talep projeksiyonlarına göre belirleyebilecek.
Daha geniş çerçevede, tarım havzaları modeli tarım üretiminin uygun ekolojilerde yoğunlaştırılması, örgütlenmesi, desteklenmesi ve bütüncülleştirilmesi gibi, mevcuda göre 'köklü' sayılabilecek yapısal değişim hedeflerini içeriyor.
İçerik iddiayı zayıflatıyor
Model, kamuoyuna sunulan görünümüyle çok iddialı. Ayrıca, konuyla ilgili tüm kesimler tarafından olumlu bulunuyor, destekleniyor. Ama, buraya kadar! Modelin Bakanlar Kurulu kararıyla açıklanan haliyse, aynı kesimlerce eleştiriliyor.
Türkiye tarımının meselelerini bilen, ilgilenen TBMM Tarım Komisyonu üyesi milletvekilleri ve ziraat odaları başkanlarının değerlendirmeleri, modelin baştaki sunumuyla şimdiki içeriği arasında ciddi uyumsuzluklar bulunduğunu gösteriyor.
Konunun ayrıntılarında farklılaşan görüşler şu noktada birleşiyor: Tarım havzaları modeli fikir olarak doğru ama bu haliyle eksik ve yetersiz. Peki, model nasıl olgunlaştırılabilir? Bu sorunun cevabı da DÜNYA Mikro Politika sayfamıza yansıyan görüşlerin içeriğinde.
TZOB'yi dışlayarak olur mu?
Eskiyi yenileme amaçlı her girişim, düzenleme, yapılandırma başlangıçta bazı eksiklikler, yetersizlikler taşıyabilir. Bunlar 'yolda' düzeltilir. Ama, hazırlık aşamalarında ihmal veya önemsememekten kaynaklanan eksiklikler 'yolda' düzelmez.
Tarımsal desteklemede havza modelini oluşturan Tarım Bakanlığı bürokrasisi böyle bir hataya düşmüş. Hedef ve amaçları bakımından önemli ve gerekli bir düzenlemeye girişirken, tarım sektörünün yetkili, ilgili kurum ve kuruluşlarını dışarıda bırakmış.
Bunu, konuyu soruşturduğumuz ziraat odaları başkanlarının ifadelerinden çıkarıyorum. Dahası, Türkiye Ziraat Odaları Birliği de vurguluyor: Bu modelle ilgili olarak ne görüşümüz alındı ne de çalışmalara dahil edildik!
Tarım sektörünün yasal, yaygın ve büyük meslek kurumunu, tarım sektörünü ilgilendiren çok önemli bir konuda dışlamak, görüşünü bile sormamak nasıl bir kamu yönetimi zihniyetidir? Hadi, sektörün 'akıl' kuruluşlarını başlangıçta dışladınız diyelim; bari eleştirileri bu aşamada dikkate alın, bir araya gelin, modeli birlikte düzeltin ki beklentiler ve umutlar heba olmasın!