Tarımda çağ atladık mı?

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, son bir aya iki kitap sığdırdı. Geçen ay yayınlanan, “Tarımdan Kültüre: Agrostrateji” adlı kitabında tarımın coğrafya ve insanla ilişkisini ele alırken, büyük bölümünü bakanlık icraatlarına ayırdı. Bu kitaba ilişkin değerlendirmemizi 27 Mayıs 2015 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde ayrıntılı olarak yazmıştık.

İkinci kitap, “Türkiye Tarımının Değişim ve Dönüşüm Süreci - Buğday ile Koyun Gerisi Oyun” adıyla bu hafta yayınlandı. Bu ikinci kitapta da icraatlarını anlatıyor ve bu dönemde tarıma nasıl çağ atlattığını yazıyor.
Türkiye tarımda gerçekten çağ atladı mı?

Ülkeyi tanımayan, tarımı hiç bilmeyen birisi sadece Mehdi Eker'in bu iki kitabını okusa Türkiye'nin tarımda çağ atladığına inanır.

Daha önce de yazdığımız gibi, Mehdi Eker, en uzun süre tarım bakanlığı yaparak tarihe geçti. Tam 10 yıl bakanlık koltuğunda oturdu. Bu dönemde yaptığı çalışmaları, icraatları kitap olarak yayınlaması ve tarihe not düşmesi çok doğal.

Bakanlar, bürokratlar o koltuklarda otururken genellikle eleştirilmeyi, tenkit edilmeyi sevmezler. Her şeyi çok doğru yaptıklarına inanırlar. Koltuk gidince, yerine geleni en çok eleştiren kendileri olur. Yaklaşık 20 yıldır tarım yazan bir gazeteci olarak zaman zaman şu eleştiriyle karşı karşıya kalıyoruz; “Yazdıklarınızı okuyoruz. Eleştirilerinizden yararlanıyoruz. Fakat, hep eleştiriyorsunuz. Bu ülkede hiç mi iyi bir şey yapılmıyor. Neden onları yazmıyorsunuz?”

Gazeteciliğin özünde eleştiri ve doğal olarak bir muhaliflik var. Yanlışları ortaya çıkararak gerçekleri yazmak, eleştirmek ve halkın yararını gözetmek gazetecinin öncelikli görevidir. Biz de yıllardır bunu yapmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da bu yolda devam edeceğiz.

Tarımda çok iyi işler yapıldığını öğrenmek isteyenler Bakan Mehdi Eker'in her biri 182 sayfa olan iki kitabını bir solukta okuyabilir. Pembe dizi gibi.

Dizilerde yaşananlarla gerçekler ne kadar farklıysa, her iki kitapta yazılanlarla yaşamın gerçekleri de o denli farklı. İkinci kitaptan bir kaç örnek verelim.
1- Kitabı okuduğunuzda sanırsınız ki, bu ülkeye tarımsal faaliyet Mehdi Eker'in bakan olmasıyla başladı. Cumhuriyet dönemi dahil, 1950-1960-1970-1980-1990'lı yıllarda hiç bir şey yapılmadı. Hatta 2002-2005 döneminde kendisinin bakan olmadığı AKP iktidarının çalışmaları bile görmezden geliniyor. Kendisinden önce AKP hükümetinde görev yapan Tarım Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü'nün çalışmaları bir yana kitapta adı bile yok.
2- Kitabın sonuna eklenen “2005-2015 Döneminde Türkiye Tarımında İlkler ve Yenilikler” bölümünde 168 madde sıralanıyor. Bunlardan neredeyse yarısı ilk kez başlatılan desteklerden oluşuyor. Yani bir ürünün destek kapsamına alınması bir yenilik, bir ilk olarak sunuluyor. Tarımı desteklemek elbette çok önemlidir. Amacı ve hedefi belirlenerek verilen desteklerle üretimi planlarsanız, ürün desenini oluşturursanız, tarımsal potansiyelinizi en iyi şekilde değerlendirirseniz o desteklerin bir anlamı olur. Aksi taktirde sadece para dağıtmış olur ve ülke kaynaklarını heba edersiniz. Son 10 yılda yapılan budur.
3- Mehdi Eker'in bakanlığı dönemindeki (2005-2015) hayvancılık politikası ile kitabın kapağında yer alan “Buğday ile Koyun Gerisi Oyun” söylemi de birbiriyle çelişiyor. Kitapta da yer aldığı üzere bu dönemde büyükbaş hayvancılığa dayalı bir politika izlendi. “Buğday ile Koyun Gerisi Oyun” denildi, fakat en çok Angus bu dönemde ithal edildi. Büyükbaş hayvancılığa en çok kredi ve destek bu dönemde sağlandı.
4- Bu dönemde yapılan yasal düzenlemeler, mevzuat çalışmaları uzun uzadıya anlatılıyor. Tarım Yasası'na göre tarımsal desteklerin Gayri Safi Milli Hasıla'nın en az yüzde 1'i olması gerekiyor. Fakat yasa uygulanmıyor. Yasa yapmak önemli, daha da önemlisi yasayı uygulamaktır.
5- Kitapta Cumhuriyet tarihinde ilk kez gebe düve ve gebe saanen keçisi ihraç edildiğine yer veriliyor. Fakat, Cumhuriyet tarihinde ilk kez saman ithal edildiği, ilk kez kurbanlık ithalatı yapıldığı doğal olarak kitapta yer almıyor.
6- Tarımın en önemli sorunu olan girdi maliyetleri ile ilgili kitapta tek bir satır yok. Türkiye'deki çiftçinin dünyanın en pahalı mazotunu kullanırken, mazot fiyatının düşürülmesi için neler yapıldığına dair bir bilgi de yok.
7- Dünyada gıda fiyatları düşerken,Türkiye'de neden sürekli arttığına ilişkin bir analiz, bir bilgi ne yazık ki yok. Çağ atlatılan Yeni Türkiye'de neden dünyanın en pahalı etinin tüketildiğine dair bir bilgiye de rastlamadık.
8- Son 10 yılda uygulanan tarım politikaları ile aile çiftçiliğinin, küçük çiftçiliğin yok edildiği, tarım alanlarının azaldığı, tarım topraklarının amaç dışı kullanıma, ranta açıldığına ilişkin hiç bir bilgi yok. Olmasını da beklemiyoruz.
Daha yazılacak çok şey var. Yıllardır zaten her fırsatta dile getiriyoruz.

Gerçek olan şu ki, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in giderayak yazdığı her iki kitapta da yazılanlarla çiftçinin durumu, yaşadıkları örtüşmüyor. Yaşamın gerçekleri çok farklı. Yapılan yasal düzenlemelerin hepsi çok yerinde ve yapılması gereken düzenlemeler olabilir. Fakat o düzenlemeleri uygulamaya geçirmedikten sonra bir anlamı var mı?

Sayısal verileri yan yana yazarak “bizden önce tarıma şu kadar destek veriliyordu, biz şu kadar artırdık” diyebilirsiniz. Verdiğiniz rakamlar yüzde 100 doğru olabilir. Fakat, verilen desteğin bir amacı, hedefi yoksa, tarımsal üretime, çiftçiye, ihracata bir katkısı yoksa para dağıtmanın bir anlamı var mı? 

Özetle, tarımda yıllardır çözüm bekleyen sorunların bu anlayışla, bu bakış açısı ile çözülemeyeceğini hep yazdık. “Çağ atladık” diyerek kendinizi, toplumun bir kesimini inandırabilirsiniz. Fakat, gerçeği gizleyemezsiniz.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar