Tarımda Avrupa birinciliği ne kadar gerçekçi?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker uzun bir süreden beri hemen her konuşmasında Türkiye'nin tarımda, Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) bakımından Avrupa'da lider, dünyada 7. sırada yer aldığını söyler.
Son günlerde gittiği her ilde tarım sektörüne yönelik destek paketleri açıklayan ve seçim öncesi vaatlerde bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu söylemi tekrarlıyor. Başbakan Davutoğlu'nun tarım konusundaki duyarlılığı umarız seçime endeksli kalmaz.
Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasıla bakımından Avrupa'nın lideri, dünyanın 7. büyük ülkesi olması ne kadar gerçekçi?
Öncelikle Türkiye sahip olduğu tarımsal potansiyel, gen kaynakları, biyoçeşitlilik bakımından Avrupa'nın lideri, dünyanın da sayılı ülkelerinden birisi olabilir. Böyle bir potansiyeli, gücü var. Bunu ne kadar değerlendirebiliyor?
Tarımda yaşananlara, çiftçilerin durumuna ve anlattıklarına bakıldığında, dış ticaret verileri incelendiğinde Avrupa'nın lideri, dünyanın 7. büyük tarım ekonomisini yansıtmıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış ilişkiler Genel Müdürlüğü 2014 yılı dış ticaret verilerini açıkladı. Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatı ile ithalatı başabaş noktasında. Avrupa'nın önde gelen tarım ülkelerinde durum nasıl?
Bu konuda Ziraat Mühendisleri Odası önceki dönem başkanlarından ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın bir çalışma yaptı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 27 Ocak tarihli AKP Grup Toplantısı'nda Türkiye’nin tarımsal üretimde Avrupa’da birinci sıraya yükseldiği yönündeki sözlerini hatırlatan Gökhan Günaydın, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Böyle bir karşılaştırma, ülkelerin tarımsal Gayri Safi Milli Hasılalarını sıraya dizerek yapılabilir. Kuşkusuz, bunun için, tüm ülkelerin tarımsal Gayri Safi Milli Hasıla'sı sabit rakamlarla ve aynı standartta olacak biçimde hesaplanmalı ve kıyaslanmalı. Bu durumda dahi, böyle bir değerlendirmenin çok anlamlı olduğu söylenemez. Çünkü ülkelerin yüzölçümleri, nüfus ve üretim kapasite ve dinamikleri farklıdır ve bu özellikler üretilen tarımsal hasılayı etkiler. Örneğin, 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği’ne üye olan 10 ülkenin nüfus ve yüzölçümü toplamları, ancak Türkiye kadardır. O halde bu ülkelerle Türkiye’nin tarımsal hasılasını karşılaştırmak bir anlam ifade etmez. Buna karşılık, ülkelerin tarım ve gıda dış ticaret verileri, üretim-tüketim düzeyini ve pozitif ya da negatif artığı göstermesi açısından çok daha anlamlı bir veri seti sunar. Bunu yaparken de, Avrupa Birliği’ne üye tüm ülkelerin kullandığı Dünya Ticaret Örgütü sınıflandırmasının kullanılması gerekir."
Bu çerçevede, Hollanda, Fransa, İspanya ve Türkiye’nin son beş yıllık tarım ve gıda dış ticaret istatistiklerini inceleyen Gökhan Günaydın'ın bu ülkelere ilişkin değerlendirmesi ise şöyle...
Hollanda, Fransa ve İspanya örneği
Hollanda 17 milyon nüfus ve 41 bin kilometrekare yüzölçüme sahip, küçük bir Avrupa ülkesi. Ancak tarımdaki Ar-Ge kullanımı nedeniyle önemli bir tarım ülkesi. Hollanda’nın tarımsal dış ticaret rakamları Türkiye'de de çok sık gündeme geliyor. Örnek bir model olarak sunuluyor.
Lahey Ticaret Ateşeliği’nden alınan resmi verilere göre, Hollanda'nın 2013 yılında tarım ve gıda ithalatı 67 milyar Avro. İhracatı ise102 milyar Avro. Son 5 yıllık verilere bakıldığında bu ülkenin yıllık ortalama 30-35 milyar Avro dış ticaret fazlası verdiği görülüyor.
Bir başka önemli tarım ülkesi olan Fransa, 66 milyonluk nüfus ve 547 bin kilometrekarelik yüzölçümü ile Türkiye’ye benziyor. Avrupa’da devlet eliyle ikinci kuşak sanayileşmenin temsilcisi olan Fransa’da, diğer Merkezi Avrupa ülkelerine göre tarım ve köylülük har zaman daha önemli bir yer tutuyor.
Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Ticaret Ateşeliği’nden alınan verilere göre bu ülke hem tarımda hem de gıdada net ihracatçı. Fransa'nın tarım ürünleri ihracatı 2013 yılında 16.4 milyar Avro, ithalatı 12.1 milyar Avro oldu. Aynı yıl gıda ürünleri ihracatı 43.7 milyar Avro, ithalatı 36.7 milyar Avro olarak gerçekleşti. Fransa'nın tarımda 4, gıdada 7 olmak üzere toplam 11 milyar Avro dış ticaret fazlası var.
Benzer bir tablo Avrupa'nın bir başka önemli ülkesi İspanya için de geçerli. İspanya, 47 milyon nüfus ve 506 bin kilometrekare yüzölçüme sahip. Türkiye'nin Madrid Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği'nden alınan bilgiye göre, İspanya'nın 2013 yılı tarım ürünleri ihracatı 25.4 milyar Avro. İthalatı ise 19.6 milyar Avro. Tarım ürünlerinde yaklaşık 6 milyar Avro dış ticaret fazlası veriyor. Gıda ürünlerinde ihracatı 35.8 milyar Avro, ithalatı 27.8 milyar Avro olan İspanya'nın gıda dış ticareti yaklaşık 8 milyar Avro fazla veriyor.
Türkiye, 78 milyon nüfusu ve 780 bin kilometrekare yüzölçümüyle tarım potansiyeli yüksek bir konuma sahip. Hollanda, Fransa ve İspanya’da olduğu gibi, Dünya Ticaret Örgütü sınıflandırmasına göre hesaplanan veri seti göstermektedir ki, Türkiye tarımsal hammadde dış ticaretinde net ithalatçı. Son yıllarda, tarımsal hammaddede 6 milyar dolar ithalat, 1 milyar dolar ihracat olmak üzere 5 milyar dolar düzeyinde açık veriyor. Buna karşılık Türkiye, gıda sektöründe net ihracatçı. 2013 yılında 17 milyar dolar ihracat, 11 milyar dolar ithalatı var.
Tarım ve gıda sektörlerindeki bu zıt eğilim, Türkiye’nin tarım / gıda dış ticaretinde başa baş noktada kalması sonucunu doğurmaktadır. Son beş yılın üçünde negatif, ikisinde pozitif denge söz konusu.
Nüfusu hızla artan Türkiye’nin, tarım dış ticaretinde açık veren, gıda ve yem sanayinin ihtiyaç duyduğu temel ürünlerin hemen tamamında ithalatçı konumda olması, ülkenin geleceği açısından kaygı verici. Siyaset kurumunun ve siyasetçinin görevi bu tabloyu gizlemeye çalışmak değil, düzeltmeye çalışmak olmalı.