Tarım ve sanayii istihdam kaybının faturası çok ağır
Taşıma suyla değirmen dönmezmiş. Bunu en iyi istihdamın 2005-2015 periyodundaki 11 yıllık seyrinde öğrendik. Tarımda tablo karanlık… Tarım istihdamında çok daha karanlık. Kasımın manşet işgücü istatistikleri yıldan yıla değişimin %10.5’a demir attığına işaret ediyor. Ancak OECD ortalamasının %7.2 olduğu hatırlandığında, daha kat edilecek çok yolumuz olduğu gerçeğini gizleyemiyoruz. Kasım verilerinden %3.01 istihdam artışıyla %0.93 işsiz büyümesini yani, işsiz başına oluşturulmuş istihdamın 3.23 katı bir yapıda şekillendiğini öğreniyoruz. İşsizlik tarım dışında %12.4’e geriliyor olsa da OECD ortalamasına göre yüksek. Gelelim işgücüne dahil etmemiş olsak da, çalışmaya hazır fakat iş aramayanlara: Bunlardaki düşüş işsiz sayısındaki artışla birebir olmuş; %0.93. Bu durumda geniş tanımlı işsizlik %18.39’a gerilemiş. Buraya kadar, buzdağının görünen yüzüdür. Bir de suyunda altındakileri, göremediklerimizi incelemek gereklidir.
Önemli oranda istihdam yaratıldığı ortadadır. Ancak oluşturulan istihdamın yapılanmasında gizlenemez sorunlar vardır. Son gelen verilerden olan tarımdaki ÜFE artışı, ocak ayında %3.36 zıplayışıyla bir seferlik ve yıllık fiyat ayarlamalarının çok ötesinde bir oluşumu ortaya koymaktadır. 2014 yılı Ocak ayına göre %8.13 büyümüş tarımdaki ÜFE, on iki aylık ortalamada %10.77 düzeyiyle çift hanelerdedir. En yüksek aylık artış çok yıllık bitkisel ürünler ana grubunda olmuştur. Sıkı durun! Alt tarım gruplarından sebzelerde bir önceki aya göre artış, tam %7.30 düzeyindedir. İnsan şu soruyu sormadan edemiyor kendi kendine; “bu hızla nereye gidiyoruz?”.
Sanayi ve tarım istihdamı 2005-2015 döneminde o kadar keskin, kararlı ve sürekli bir düşüş eğilimi içine giriyor ki, 2013’lere kadar yatay ve stabil seyreden hizmetler sektörü istihdamı da inşaattaki artışa destek çıkıyor. Yıllar içinde toplam istihdamdan aldığı payı %28’den %20’e çekerek kan kaybetmiş bir tarım sektörüyle karşı karşıyayız. Bu biçare sektörün sadece gübre girdisinde, fidanında, tohumunda, mazotunda maliyetler artmıyor. Esas, mevcut istihdamı böylesine daralırken işgücü maliyeti de aynı hızda artıyor. Ekinden başlayan ürün sürecinin sağlıklı sonlandırılabilmesinde ciddi engeller oluşturuyor.
İstihdamı daraltan uzağı görememiş politikalara ek olarak, son yıllarda artan terör olayları da önemli bir güç oluyor. Burada şu soru sorulabilir; “verimlilik artıyorsa istihdam azalmaz mı?”. Bu çok doğru. Avrupa’daki tarımın yapılandırılması aynen böyle olmuştur. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardaki o benzer yapılanma, o büyük şevk, bizde tarımdaki modernizasyonu tamamlayamadan son bulmuştur. Sanayideki istihdam düşüşü kısmen verimlilik artışından kaynaklanır. Ancak otomotiv sektörünü sanayiden ayrı tutarsak, durum tarımdan çok da farklı değildir. Öyleyse teröre, jeopolitiğe takılmadan kolları bir an önce sıvamalı. Daha fazla da gecikmeden ve reformlara var güçle yüklenilmeli. Yoksa tarım ve sanayideki bu istihdam kaybı yolculuğunun son durağı, orta gelir tuzağı.