Tarım ve kırsalda sosyal koruma...
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2015 Dünya Gıda Günü'nün ana temasını "Sosyal Koruma ve Tarım" olarak belirledi.
Dünya Gıda Günü'nde Türkiye'de ve dünyanın pek çok ülkesinde yapılan toplantılarda, etkinliklerde sosyal koruma, tarımda sosyal korumanın önemi anlatıldı. Bu konuda bir farkındalık yaratılmaya çalışıldı.
Sosyal koruma ne demek? Tarımda uygulama alanları ve sonuçları nelerdir?
Genel anlamda sosyal koruma, yoksul ve muhtaç grupların gelirlerini, becerilerini ve haklarını iyileştirerek onlara destek sağlayacak programlar olarak tanımlanıyor. Sosyal koruma, tek başına bir faaliyet alanı olarak değil, tarım, kırsal kalkınma, halk sağlığı, eğitim ve gıda sistemlerini de içine alan bir programlar bütünü olarak ele alınıyor.
Geniş anlamda, kırsal kesimde yaşayanların ve tarım çalışanlarının sosyal, kültürel, ekonomik haklarını ve temel yaşam gereksinimlerini karşılamayı hedefleyen, kırsala yönelik altyapı hizmetleri, iş güvenliği, işsizlik, eğitim, sağlık, ulaşım, emeklilik, kaza, afet vb. sigortaların sağlanması, işsizlik ve fakirlik yardımları, beceri ve mesleki eğitimler, destekler, krediler, hibeler ve gıda sistemlerini de içine alan gereksinim programlarıdır.
Bu programlar, kırsal kesimin en mahrum ve yoksul gruplarına bir koruma kalkanı oluşturarak, kırsaldaki koşullarının iyileşmesini hedefler.
Tarım ve kırsalda artan yoksulluğa bakılırsa son yıllarda sosyal korumanın çok daha önem kazandığını söyleyebiliriz.
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)'nün değerlendirmesine göre, dünyadaki birçok insan iklim değişikliği, doğal felaketler ve silahlı çatışmalar gibi nedenlerden dolayı yıkımlara maruz kalıyor. Bu durumdan en çok etkilenenler ise çoğunlukla kırsalda yaşayan, yoksul ve dışlanmış gruplar. Sosyal koruma tedbirleri, en dayanıksız gruplara bir koruma kalkanı oluşturarak bu grupların daha kolay ayağa kalkmalarını sağlıyor.
Sosyal koruma programları çiftçileri hızlıca kendi kendilerine yetebilecek hale getiriyor, böylece aile çiftçileri ve kırsalda çalışanlar mallarını satmıyor, çocuklarını okuldan almıyor ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri için gerekli gıdayı almaya devam edebiliyorlar.
Sosyal koruma, aynı zamanda kentlerle kırsal alanın gelişmişlik farkının azaltılarak, kırsal toplumun fakirlik tehdidi altında olanlarının iş ve yaşam koşullarının bulunduğu yörede iyileştirilmesidir.
Gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık bir milyar insan aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Bunların yüzde 78’i, tarımın ve kırsal ekonominin temel itici güç olduğu kırsal alanlarda yaşamını sürdürüyor.
Ancak, bugün dünya nüfusunun sadece yüzde 36’sı bazı sosyal koruma araçlarından yararlanıyor. Sosyal koruma programlarından yararlanamayan bireylerin çoğunluğu ise gelişmekte olan ülkelerin kırsal alanlarında yaşıyor. Buralarda yaşayan aile çiftçileri veya topraksız tarım çalışanları, geçimlerini sağlamak ve risklerle başa çıkmak için hala kendi kaynak ve imkanlarıyla yetinmek zorunda kalıyor.
Kırsal nüfusun sahip olduğu sınırlı kaynak ve imkanlar, beklenmedik iklim koşullarından olumsuz etkilendiğinde, aileler genellikle gelirlerinden mahrum kalarak farklı bir geçim yolu bulmak durumunda kalıyor. Bu tür olumsuz koşullar söz konusu olduğunda, aileler daha savunmasız hale geliyor ve imkanları daraldığından dolayı gelecekte gelir kazanma ihtimalleri giderek daha da zayıflıyor.
FAO verilerine göre, 2013 yılında sosyal koruma programlarıyla kırsal alanda yaşayan 150 milyon insan yoksulluk ve açlığın kısır döngüsünden kurtarıldı. Sosyal koruma, bir bağımlılık ilişkisi yaratmıyor, aksine aileleri ve toplulukları güçlendiriyor, onların gelirlerini artırıyor. 2013 yılında 146 ülke bir milyardan fazla insana sosyal yardım sağladı. Brezilya, Etiyopya, Hindistan, Meksika ve Güney Afrika açlık ve yoksullukla mücadeleyi temel alan büyük ölçekli sosyal koruma programlarının başarılı şekilde uygulandığı örnek ülkeler oldu.
Araştırmalar, kırsalda yaşayan yoksul ailelerin, sosyal destek aldıklarında risk ve krizleri daha iyi yönetebildiklerini gösteriyor. Bu kesimler kendilerini finansal olarak daha güvende hissederek, tarımsal yatırımlarını artırmaya ve daha kârlı geçim yollarını seçmeye yöneliyor.
Mali destekler veya sosyal koruma programlarından sağlanan ek gelirin yarattığı çiftçilerin alım gücündeki artış, yerel ekonomiye fayda sağlayan ve yerel olarak üretilen yöresel ürün ve hizmetlere olan talebi de arttırır.
Kamu projeleri gibi sosyal koruma programları yoluyla altyapı, toprak ve su yönetimi iyileştirilip, daha yüksek kazanç elde etme olanakları ve piyasalara erişim sağlanabilirse, ailelerin geliri ve tarımsal verimlilik artabilir.
Özetlersek, dünyada iklim koşullarındaki değişiklikler, doğal afetler, doğal kaynakların hızla tüketilmesi, kullanılabilir su kaynaklarının azalması tarım ve kırsal kesimde büyük tahribata yol açıyor. Bu tahribatın önüne geçmek, yoksulluk ve açlık sorununu çözmek için sosyal koruma programlarına ihtiyaç var.