Tarım sigortalarının gelecek 10 yılı
Tarım Sigortalarının gelecek 10 yılı, geçtiğimiz hafta Ankara'da geniş bir katılım ile gerçekleştirilen Çalıştay'da tartışıldı. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker de katıldılar. İki bakanın katılıp üstelik öğle yemeğine kadar salonda kaldıkları sigortacılık ile ilgili başka bir toplantı daha hatırlamıyorum. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), Tarım Sigortaları, Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) devletin üzerindeki birçok yükü sigorta sistemine devrettiği başlıklardan bazıları. Özetle, bu sistemler desteklendiğinde devletin yükü azalacak.
Ankara'da gerçekleşen Tarım Sigortalarının Gelecek 10 Yılı Çalıştayı ile ilgili olarak bir iki notumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle, Sayın Eker ve Sayın Babacan'ın da konuya hakim konuşmaları Tarım Sigortalarının önemsendiğinin bir işareti. Fakat aynı şeyi sigorta sektörü için söylemem pek mümkün değil. Salonda sigorta sektörünü temsilen Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Recep Koçak, TARIM Sigortaları Havuzu (TARSİM) Yönetim Kurulu'ndan ise sadece Genel Müdür Bülent Bora ve Ziraat Sigorta Genel Müdürü Mehmet Akif Eroğlu bulundular. TARSİM üye şirketlerinin ilgisizliği beni şaşırttı. Tarım Sigortalarının gelecek 10 yılı konuşuluyorsa ve iki bakan salonda bulunuyorsa bütün TARSİM Yönetim Kurulu'nun da orada bulunması gerekmez miydi? Sanırım pazar payına bakıldığında üye 24 şirketin neredeyse 20 tanesinin ümidi kalmamış.
Şirketlerin Tarım Sigortalarına ilgisi sürmeli
Devlet Destekli Tarım Sigortalarındaki pazar payı ise Ziraat Bankası üretimi ile Ziraat Sigorta, Tarım Kredi Kooperatifi üretimi ile Groupama arasında paylaşılmış durumda. Bunları takip eden Vakıfbank kanalı ile Güneş Sigorta ve DenizBank kanalı ile de AXA Sigorta'nın pazar payları bulunuyor. Geri kalan şirketlerin tarım sigortalarına olan ilgisi yok denecek kadar az. Hatta bazı sigorta şirketlerinin Tarım Sigortaları ile ilgili birimlerini bile kapattıkları bir başka söylenti.
Ben de Çalıştay'da bir otorumda konuşmacıydım. Çalıştay'ın kapanış bildirgesinde, gündeme getirdiğim iki maddenin yer alması beni sevindirdi. Çalıştay'ı izlediğim bölümler ile ilgili olarak özetim şudur: Devlet sadece prim desteği ile değil, tüm gücü ile sistemin arkasında. Bakanlık Müsteşarı Sayın Ramazan Kadak bu işe özel olarak da odaklanmış. Yani, bu geçen süreçte Bakanlık bürokratları sigortacılığı, havuzu yöneten sigortacılar da tarım ve hayvancılığı öğrenmiş.
Havuz dolmadan sistem genişletilmemeli
Paneldeki konuşmamın özetinde ise "Sistem büyüyecekse ilk başlarda olduğu gibi sigorta şirketlerinin ve acentelerinin sisteme ilgisi tekrar sağlanmalı. Sayın Bakan'ın söylediği Tarım Bakanlığı'nın 10 bin personeli, tanıtım için sisteme destek vermeli. Çiftçi Kayıt Sistemi dışında kalanlar da sisteme dahil edilmeli. Çalıştay'da Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar'ın dediği gibi, tüm riskler sigorta güvencesi altına alınmadan önce tüm üretici kesimin sisteme dahil edilmesi doğrudur. Tarım Sigortaları bir havuz ise akan musluğun hızı artmadan aşağıda giderin genişletilmemesi gerekir. Yeni eksperlerin eskisi gibi "Tarım Polisi" adlandırılmalarına yakışır eğitim almalılar. Gönüllülük esası, tarım sigortalarında devam etmeli banka ve kooperatifler rekabeti engelleyecek faaliyetlerde bulunmamalı" dedim. Salonda bulunan acente ve üreticilerin bu konuda çok dertli olduklarına şahit oldum. Bir yazı için büyük bir konu. Uzun zamandır ben de Tarım Sigortaları ile ilgili yazı yazmıyordum. Yazamadıklarımı bir başka yazıda sizlerle paylaşacağım. Fakat Çalıştay'ın çok faydalı geçtiğini düşünüyorum.