Tarım sektörü acil neşter bekliyor
Dünyada giderek en stratejik alan haline gelirken, Türkiye’de uzun yılların ihmali yüzünden sosyal patlama noktasına gelen tarım sektörü acil eylem bekliyor.
Son yıllarda üretim alanlarının konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları, karayolu yapımı gibi nedenlerle elden çıkması, büyükşehir yasası ile gelen kısıtlamalar, hızla artan girdi fiyatlarına karşılık ürününü değerinde satamayan çiftçilerin faaliyeti bırakması, kente göçler gibi faktörlerin etkisiyle tarım alanlarında kayda değer bir azalış yaşandı.
2000 öncesinde yüzde 10’un üzerinde bulunan tarımın milli gelirdeki payı, yüzde 5 dolayına geriledi. Dünya ülkeleri tarım alanında köklü politika değişimlerine giderken, Türkiye’de özellikle buğdayın temel ürün olduğu Orta Anadolu başta iç kesimlerdeki çiftçiler darboğaz yaşıyor.
Tarım alanlarındaki daralma
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 51,7 artışla 56,5 milyondan 85,7 milyona çıktığı 1990-2024 arasında ülke genelinde ekilen toplam tarım alanı yüzde 5,3 küçülerek 21 milyon 347 bin hektara geriledi. Bunun sonucunda kişi başına düşen ekilir tarım alanı 4 dekardan (dönüm) 2,5 dekara indi.
Bu dönemde özellikle en temel tüketim maddesi olan ve en fazla üretimin yapıldığı buğday, arpa, çavdar gibi tahıllar ve diğer tarla bitkilerinde ekilen alanlar yüzde 11 küçülerek 16 milyon 799 bin hektara ve kişi başına 3,3 dekardan 2 dekara geriledi. Artan nüfus ve tüketim talebine bağlı olarak son yıllarda buğday ithalatının artması, özellikle toplam ekilebilir tarım arazilerinin yüzde 84’ünü oluşturan bu ürünlerdeki alan daralması etkili oldu. Aynı dönemde meyve ve sebze üretimi yapılan alanlar ise artış gösterdi.
Kişi başı buğday üretimi yüzde 31 düştü
Türkiye’nin 1990 yılında 20 milyon ton olan buğday üretimi, yıllar itibarıyla 17-22 milyon ton arasında seyretti ve 2024 yılında da 20,8 milyon tonla yerinde saydı. Nüfusa bölündüğünde 1990 yılında 354,2 kilo olan kişi başına buğday üretimi 2024’te 242,8 milyon kilo ile yüzde 31,4 daha düşük kaldı.
1990-2024 döneminde kişi başına üretim arpada 129,3 kilodan 94,6 kiloya, nohutta 15,2 kilodan 6,7 kiloya, mercimekte 15 kilodan 5,6 kiloya, kuru fasulyede 3,7 kilodan 3,3, tütünde 5,2 kilodan 1,3 kiloya gerilerken, şeker pancarında 247,7 kilodan 268,5 kiloya, patateste 76,1 kilodan 80,5 kiloya, mısırda 37,2 kilodan 94,6 kiloya, ayçiçeğinde 15,2 kilodan 25,6 kiloya, pamukta 11,6 kilodan 26,2 kiloya yükseldi.
Türkiye tarımda net ithalatçı
TÜİK verilerine göre tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün toplam ihracatı 2023 yılında 9,6 milyar, 2024’te de 9,5 milyar dolar olurken, tarım ürünlerinde toplam ithalat 2023’te 13,8 milyar, 2024’te 11 milyar dolar oldu. Bu yılın ilk iki ayında da 1,7 milyar dolarlık ihracata karşılık 2,6 milyar dolar ithalat gerçekleşti. Buna göre tarım dış ticaretinde 2023’te 4,2 milyar dolar olan Türkiye’nin verdiği açık, 2024’te 1,5 milyar dolara geriledi, ancak bu yılın daha ilk iki ayında 741,6 milyon doları buldu.
Türkiye, işlenmiş gıda maddelerinde ise net ihracatçı konumunda. Ancak ihraç edilen işlenmiş gıda maddelerinin hammaddesinin de önemli bölümünün ithal olması ihracatın katma değerini aşağı çekiyor. Standart uluslararası ticaret sınıflamasına göre canlı hayvanlar ile et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, hububat ürünleri, meyve ve sebzeler, şeker ve şeker ürünleri, kahve, çay, kakao, baharat ürünleri, hayvan yemleri ve çeşitli yenilebilir ürünlerin yer aldığı bu kategoride geçen yılın tümünde 13,9 milyar dolarlık ithalata karşılık 27,2 milyar dolarlık; bu yıl ilk iki ayda da 3 milyar dolarlık ithalata karşılık 4,6 milyar dolarlık ihracat yapıldı.
Yatırım teşviklerinden düşük pay
Tarım üretiminin önemli bölümü hala küçük aile işletmelerince gerçekleştirilirken, teşvik belgesine bağlanan yatırımlarda tarımın payı da yıllar itibarıyla düşük kaldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre bölge esaslı yeni teşvik sistemine geçilen 20 Haziran 2012 tarihinden Ocak 2025 sonuna kadar düzenlenen yatırım teşvik belgelerinde öngörülen 13,4 trilyon TL’lik toplam sabit yatırım tutarından tarım sektörü 174,5 milyar TL ve yüzde 1,3 oranı ile en düşük payı aldı.
Bu dönemde alınan toplam 98 bin 338 yatırım teşvik belgesinin 4 bin 77 adetle sadece yüzde 4,1’i tarım yatırımları için düzenlendi. Anılan tarihten bu yana düzenlenen teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlarda yaratılacağı bildirilen 2 milyon 989 bin 723 kişilik istihdamda da tarım sektörü 54 bin 387 kişi ile yüzde 1,8 pay alabildi.
Tarımın başlıca yapısal sorunları
Uzmanlara göre tarım sektörünün en temel sorunları şöyle:
-Ülkedeki kurak ve yarı kurak iklim egemen, üretim hava koşullarına bağlı, sulanması gereken toplam 8,5 milyon hektar alanın ancak 4 milyon hektarı sulanabiliyor.
-Yanlış arazi kullanımı erozyonu hızlandırıyor, verimli topraklar akarsularla denizlere sürükleniyor ya da başka arazilere yığılıyor.
-Gübre, tarım ilacı, tohum, tarım makineleri ve mazot gibi temel üretim kalemlerinde yaşanan aşırı fiyat artışları üreticiyi olumsuz etkiliyor.
-Verimli tarım toprakları sanayileşme ve kentleşmenin kurbanı oluyor.
-Tarım sektörü büyük finansman sorunları ile karşı karşıya, yeterli oranda kredilendirilmiyor. Diğer ülkelerdeki kadar, sübvansiyonlarla finanse edilmiyor. Ayrıca tarım işletmelerinin sermaye yapıları bozuk.
-Toprak ve iklim şartlarına uygun olmayan üretimler, maddi yetersizlik nedeniyle doğru ilacın kullanılamaması, arazinin doğru teknoloji ile işlenememesi ve sulanamaması verimlilik ve üretim sorunlarında rol oynuyor.
-Çiftçilere yeterli eğitimin verilememesi modern tarıma geçişi zorlaştırıyor. Tarımla ilgili güncel gelişmelerin takip edilememesi tarımda kaliteyi düşürüyor.
-Miras hukuku dolayısıyla çok fazla küçük parçalara ayrılmış arazilerde işletmelerin küçülmesine bağlı olarak tarımsal verimlilik de azalıyor. Küçülen işletmeler artan sabit üretim maliyetlerini karşılayamayarak tarımsal faaliyetlerini sonlandırıyor.
-Üretim planlaması doğru yapılmıyor, plansız üretim sonucu çiftçinin fazladan üretmiş olduğu ürünler zarar etmesine yol açıyor.
-Örgütsüzlük nedeniyle ürünlerini pazarlayamayan çiftçiler ürünlerini aracılara zararına satmak zorunda kalıyor. Aracılar ise tüketiciye yüksek fiyattan satarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur ediyor.
-Tarım işletmelerinin büyük bir çoğunluğunun hayvansal üretimi de beraberinde yapması, tarım alanında uzmanlaşmaya engel oluşturuyor.