Tarım Lisesi, Enerji Lisesi, Turizm Lisesi…
Çok değil, 4 yıl önceydi… Antalya’da çilek seralarına uğramış; 20 kiloluk bir kasa çileğe 15 TL ödemiştik… 20’şer kiloluk domates ve bibere de 10’ar lira vermiştik…
Birçok serada ‘satılık’ afişleri asılıydı… Sera sahipleri, maliyetlerden ve ürünlerle ilgilenecek çalışan bulamamaktan yakınıyordu…
“Yazmışız uyarmak için o tarihte” de, son 30 yılda yaptığımız gibi, “Asıl sorunumuz… O seraların para kazanamayıp, üretemez hale gelmesi ve kapanacak/ “imarı bekleyebilecek birine” satılacak olması… Ve bunun daha fazla ithalat, cari açık daha yüksek enflasyon, faiz, döviz kuru anlamına gelmesi… Bu nedenle üreticinin ve çalışanın olacağı ve para kazanacağı bir sistemin inşası gerekiyor…”
O gün…
Meslek liseleri de gündemdeydi, yine son 30 yılda olduğu gibi… O konuyla bağlamış, şöyle demişim yazımda:
“Enerji Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan ‘Enerji Liseleri’ protokolü önemli… Gençlerin üretimi, teknolojiyi, verimliliği çalışıp, pratik yaparak ve para kazanarak öğrenecek olması, yıpranmış üretim algısını onarabilecek bir uygulama… Bu uygulamanın Tarım, Turizm, Tasarım Lisesi, Yazılım Lisesi, Kimya Lisesi gibi 30’a yakın alanda geliştirilecek olması ise sevindirici…”
Ama…
Meslek liselerinin sayısı bir elin parmaklarını geçemedi… Çocuklarımız, apartman dairelerinde açılan, pratikten uzak özel okullarda, belki de hayatta hiçbir zaman kazanamayacakları paralar karşılığında “zaman geçirmeye” mecbur bırakıldı…
VELHASIL
İslam alimi Sadi-i Şirazi, “Hasırcı da bir dokumacıdır ama onu ipek dokuma tezgâhının başına geçirmezler” diyor Gülistan’da… 1200’lü yıllarda…
Yani Şirazi’ye göre:
İpek dokumacılığını hasırcı yapıyorsa, büyük sorun…
Ya, ismi “ipek dokumacılığı” olup, hasırcı dahi yetiştiremeyen okulların varsa?
Dahası…
Sistemin ipek dokumacılığı için, hasırcıyı dahi aratan yapıdaysa?