Tarihe bu kadar saygısızlık niye?

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

 

 

Bir zamanlar
O zaman Pertevniyal Lisesi son sınıfta idim. Beni müdürün odasına çağırdılar. Müdürümüz Ahmet Dinç, "TRT Liselerarası Bilgi Yarışması'na katılıyoruz. Bu yılki yarışma ekibinde sen de olacaksın" dedi. Ekibin diğer üç üyesi arkadaşlarım ve de danışmanımız tarih öğretmeni Şeküre Köksal da orada idi. Bilgi yarışması maceramız böyle başladı. Dört arkadaş, dersleri aramızda paylaşarak yarışmaya hazırlanmaya başladık.

Yarışmalar Harbiye'deki İstanbul Radyo Evi'nde yapılacaktı. Radyoevini daha önceden görmüştüm. Ziraat Mühendisi ve Gıda Teknoloğu olan ağabeyim sabah programlarında çiftçilere söyleşiler yapardı. Beni de bir kez radyoevine götürmüştü. Program sorumlusu Ümit Kaftancıoğlu ile tanışmıştım. Ümit Kaftancıoğlu, bize radyoevini gezdirmişti. O gezide Mesut Cemil stüdyosunu görmüştüm. Ama o stüdyodaki bir programın parçası olacağım hiç aklıma gelmemişti.

Evet, yarışmalar Mesut Cemil Stüdyosu'nda yapılıyordu.
Bir cumartesi günü öğleden sonra yarışma ekibi olarak Aksaray'dan Harbiye'ye doğru yola çıktık. Yolda, futbol takımının maç öncesi kaleci çalıştırması gibi birbirimize soru sorarak ısınıyorduk. İlk yarışmamız "Kadıköy Maarif Koleji" ile idi. Radyo evine vardığımızda rakiplerimizle tanıştık. Onlar da en az bizler kadar heyecanlı idiler. Programın spikeri Kaya Saçlıoğlu yarışma öncesi bize stüdyoyu gezdirdi. Nerelere oturacağımızı gösterdi.

Seyirciler salona alınınca meselenin ciddiyetini anlamıştık.
Tüm lise ve Türkiye'nin bir kesimi sorulacak soruları ve bizim cevaplarımızı dinleyecekti. Yarışma sonrası "O soruyu nasıl bilemezsiniz!!!!" sözlerinin az olması dileğiyle sahaya çıktık. Ben, ekibin sözcüsü idim.Soru sorulduğunda, önce o konunun sorumlusu cevabını söylüyordu. Sonra herkesin fikrini alıyor ve cevabı mikrofona doğru söylüyordum. Kaya Saçlıoğlu "Evet, doğru cevap" deyip puanı söylüyordu. Salonda anlaşmazlık veya itiraz olduğunda devreye girecek bir de jüri vardı. Jüri, Milli Eğitim Bakanlığı temsilcisi Mahir Keleştimur ve karşılaşan okulların danışman öğretmenlerinden oluşuyordu.

İlk yarışmayı Kadıköy Maarif Koleji'ne karşı kazandık. Mesut Cemil Stüdyosu'nda en son Kabataş Lisesi ile karşılaşarak 1967 yılında TRT Liselerarası Bilgi Yarışması İstanbul birincisi olduk. Daha sonra TRT bizi Ankara'ya götürdü. Hayatımda ilk kez uçağa o zaman bindim. Ankara'da, İzmir birincisi Hava Lisesi ve Ankara birincisi Yıldırım Bayazıt Lisesi ile karşılaştık. Bir yarışmayı kazandık, birisini kaybettik. Türkiye ikincisi olduk.

Bir yorum

Geçenlerde sanatçıların eylemi vardı. Birleşmiş Milletler ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadınların Güçlendirilmesi Birimi'nin (UN WOMEN) İstanbul'da ofis açacağı ve Harbiye'deki TRT İstanbul Radyosu'nun bulunduğu Radyo Evi binasının bu birime tahsis edileceği haberleri üzerine bu eylem yapılmıştı. O radyoevinde yetişmiş, o radyoevinde çalışmış sanatçılar feryat ediyordu. O binadaki yaşadıklarımı ben de paylaşayım dedim. Yaşamımın ilk önemli heyecanlarını orada, Mesut Cemil stüdyosunda yaşadım. Benim o binada yaşadıklarımın anıları hala taptaze. Ben ki, orada sadece bir "misafir" idim. Bir de o binada çalışmış insanları düşününce eyleme hak vermemek elde değil.
"İstanbul'un taşı toprağı altındır" denirdi. Şimdi taşı toprağı bina oldu. Bunca yeni bina varken, gel sen tarihi bir binayı ver... Tarihe, anılara saygısızlığın bu düzeye geleceğini insan düşünemiyor bile.

Radyoevi binası bir devrin tarihini taşıyor. Kimler geçmemiş ki bu binadan. Mesela: Hafız Burhan, Neyzen Tevfik, Yorgo Bacanos, Udi Hrant, Safiye Ayla, Münir Nurettin, Hamiyet Yüceses, Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Ali Ekber Çiçek, Neşet Ertaş, Muzaffer Sarısözen, Engin Ege, Şecaattin Tanyerli, Neşet Ruacan, Süheyl Denizci, Ejder Akışık, Alev Sezer, Tijen Par, Macide Tanır, İstemi Betil, Müşfik Kenter, Kerim Avşar, Mümtaz Sevinç, Erol Günaydın, Korkmaz Çakar. Ama bunları saymak bir işe yaramaz sanıyorum. Çünkü bu tarihi binayı Birleşmiş Milletler'e vermeyi planlayan zihniyet, eminim bu isimleri duyduğunda "Onlar da kim?" diyebilir.

Belki de Birleşmiş Milletler'e tahsis, bir büyük "kelsel-rantsal" dönüşüm planının ilk aşaması. Mesela, önce binayı Birleşmiş Milletler'e tahsis etmeli, sonra da Suriye'ye müdahale planını geçirmeyen Birleşmiş Milletler'e bir misilleme olarak bu binayı yıkmalı ve yerine, aleme ibret için, alışveriş merkezi yapmalı, komşuların ipliklerini burada pazara çıkarmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019