Tarih yeniden mi yazılıyor?
Şevket Keresteci / FinansInvest
Son bir yıldır finansal piyasalarda görülen sorunların, bir süredir tarihin en sert likidite sıkıntılarından birine neden olması ve varlık değerlerinde yüksek boyutlu aşınmaların çok kısa zaman dilimleri içinde gerçekleşmesi, önemli ülke merkez bankalarının tekrar bir araya gelmesine neden oldu. Neredeyse tıkanma noktasına gelen mali sistemin desteklenmesi adına nakit kaynak musluklarını 100 milyarlarca dolarlık likidite enjeksiyonları ile açan merkez bankaları hafta ortasında kısa vadeli olarak piyasaları rahatlattı. Ancak, kalıcı ve sağlıklı bir düzelme için bu tür likidite enjeksiyonlarının yeterli olmayacağını bilen küresel sistemin karar verenleri, hafta sonunda tarihi bir karara vararak sorunun kaynağına yöneldiler. Sorunların kaynağına inilmesi umut verici. Sorunun çözümünün ancak ve ancak kaynağa müdahale edilmesi ile gerçekleşecektir. ABD hükümetinin, FED ve Hazine'nin de desteğini alarak bu hafta sonu açıkladığı paketin tam da bu hedefe yönelik olduğunu ve mortgage kaynaklı, değeri neredeyse sıfır gösterilen varlıkların yeniden ekonomiye kazandırılmasını amaçladığını görüyoruz.Yaklaşık büyüklüğü ilk etapta 700 milyar doları bulacak olan paket bankaların aktiflerinde bulunan ve değerleme açısından sürekli iskonto edilen mortgage kredilerine dayalı varlıklar, ABD'de kurulacak ve FED ile Hazine tarafından desteklenecek bir şirket tarafından satınalınarak bankalara nakit sağlayacaktır.
Bahsi geçen tüm önlemler, bundan sonraki süreçte bankaların yeni varlık silme operasyonları yapmayacağı, yeni batmalar yaşanmayacağı, makro verilerin bir daha olumsuz sonuçlara işaret etmeyeceği ve varlık değerlerinin daha fazla düşmeyeceği anlamına gelmiyor
ABD kaynaklı veri ve haber akışı ile mali sisteme destek olmak için yürütülen çalışmaların, Türkiye'deki yatırımcı tercihlerini doğrudan etkileyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle, yukarıda bahsettiğimiz kurtarma planına ilişkin detayların ve sonuçlarının dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Ancak, büyümelere ilişkin sıkıntılar ve Türkiye ekonomisinin cari açık, yüksek enflasyon gibi kırılganlıkları ile henüz netlik kazanmayan IMF ile yeni stand-by düzenlemesi gibi konular, önümüzdeki dönemde yurtiçi piyasalarımızın dış gelişmelere olan hassasiyeti üzerinde belirleyici olacaktır.
ABD'de son dönemde gerçekleştirilen hafta sonu operasyonları ile bankaların kamulaştırılması veya nakit sermaye sağlanması gibi standart dışı kararlar, hisse senedi piyasalarında son yılların en yüksek volatilitelerine neden oluyor. Bu hafta boyunca İMKB de yurdışı piyasalarının gölgesinde devam etti bu gidiş de aynen devam edecek gibi gözüküyor. Önümüzdeki haftanın sadece 1,5 gün olması bayramdan sonra ya kadar gececek günlerdeki bizim tatil, dünyanın çalıştığı günlerin haberlerini takip etmek gerekecek .
İyi bayramlar dilerim.