Tarih tekrar eder mi?
Bundan tam 30 yıl önce ODTÜ’de İktisadi Düşünce Tarihi dersinde bende büyük emekleri olan hocam Eyüp Özveren ile aynı derste iki konuyu tartışmıştık.
İlk tartışma konumuz, tarihsel süreçlerde benzerlik aramanın doğru olup olmadığıydı. İkinci konu da müfredatta bu kadar fazla iktisat tarihi ve iktisadi düşünceler tarihi dersine gerek olup olmadığıydı! Yılların eskitemediği soruyu o zaman biz de sormuştuk: Bütün bu bilgiler gerçek hayatta bizim ne işimize yarayacak?
Şimdi dünya ekonomisinde ve siyasetinde bütün bu olan bitene baktığımda daha fazla iktisat tarihi ve iktisadi düşünceler tarihi okumamız gerektiğini düşünüyorum.
Ünlü filozof Santaya’nın çok sevdiğim sözüdür: Tarihi hatırlamayanlar tekrar etmeye mahkumdur. Bu cümleden hareketle, bugün ne denli kritik bir dönemden geçtiğimizi anlamak için 19. yüzyılın sonlarına, eşi benzeri görülmemiş bir küreselleşmeye ikinci sanayi devriminin de eşlik ettiği döneme gidelim.
Bu dönemi anlamak için en iyi referanslardan biri Mark Twain’in Charles Dudley Warner ile beraber kaleme aldığı “The Gilded Age” romanıdır. Roman, kontrol edilmez bir sanayileşme ve büyümeyle beraber yolsuzluğun nasıl kurumsallaştığını, ahlaki çöküntünün toplum yapısını nasıl etkilediğini anlatmaktadır.
Aşırı sağ yükselmeye başladı
Nasıl bu dönemin şarlatan tekno feodallerinin ülke ve dünya yönetiminde söz sahibi olduğu bir ekosistem varsa aynısı 19. yüzyılın sonunda da fazlasıyla mevcut. Sonuç: dizginlenemeyen küreselleşme; giderek artan bir milliyetçilik dalgası; beraberinde gelen dünya savaşı; patlayan borsa balonuyla tetiklenen büyük buhran; ekonomik krize çözüm üretemeyen siyaset kurumlarına olan güvenin azalması; dünyanın her yerinde yükselen aşırı sağ eğilimler; az daha dünyanın sonunu getirecek olan bir dünya savaşı daha… Ne kadar tanıdık, değil mi?
Gelelim bugüne… 1970’lerin sonunda başlayan küreselleşme dalgası ve 21. yüzyılın başında hız kazanan yeni sanayi devriminden olumsuz etkilenen kesimlerin zararları hiçbir şekilde tanzim edilmedi. Küresel finansal kriz ve pandemi, ülke ölçeğinde ve küresel bazda eşitsizlikleri derinleştirdi. Siyasi yelpazenin ortasında ya da solunda yer alan siyasi partiler de ortaya çıkan eşitsizlikleri ve güvensizliği azaltacak politikaları hayata geçiremediler. Son ABD seçimlerinde Demokrat Parti’nin yoğunlaştığı konulara bakmak bile fikir verecektir.
Sonuç olarak da dünyanın her yerinde aşırı sağ hareket yükselmeye başladı. Otoriter liderlerle seçmenler arasında adeta kağıda dökülmemiş bir toplumsal sözleşme imzalandı: Otoriter liderler, mevcut kurumları da by-pass ederek, seçmene kendisini her türlü tehdide karşı dönem koruyacağına dair güvence verip karşılığında da seçmenden temel hak ve özgürlüklerinin bazılarından fedakarlık etmesini, hukuksuzluklara ve zorbalıklara göz yummasını istedi.
Bütün bunlar olurken sorunlara küresel ölçekte çözüm üretmesi beklenen kurumlar, kendi hatalarının da etkisiyle, itibarsızlaştı ve güç kaybetti. Gazze ve Ukrayna için sadece söyleyenin değil hepimizin utanması gereken açıklamaları bir kenara bırakıp çok küçük bir örnek verelim: iki sene önce depremde AFAD’a yardım eden, ülkemizdeki birçok kamu kurumu ve yerel yönetimle işbirliği yapıp maddi destek sağlayan USAID bile bizzat yardım ettiği ülkeler tarafından şeytanlaştırıldı.
Nerde bu devlet?
Bu dönemi en iyi karakterize eden kişilerden biri kuşkusuz Elon Musk. Kendisi ABD’nin kamu verimliliğinden sorumlu. Dünyanın en zengin kişisini kamu verimliliğinden sorumlu tutmak tam da bu dönemin ruhunu yansıtıyor. Musk, geçen hafta ilk önce Arjantin Devlet Başkanı Javier Millei ile kamu harcamalarını nasıl keseceğini özendiği sahne yıldızları gibi hızar eşliğinde anlattı.
Daha sonra da bir sosyal medya paylaşımıyla bütün kamu görevlilerinden geçen hafta hangi işi bitirdiklerini raporlamasını istedi. Bu isteğini yerine getirmeyenleri de kovacağını yine aynı sosyal medya paylaşımında belirtti. Lafı fazla uzatmadan diyeceğim şey şu: Dünya siyaset sahnesinde her zaman aptal insanlar oldu; kötü insanlar da oldu. Ama aptallık nadiren bu kadar kötü, kötülük de nadiren bu kadar aptal oldu.