Tarifeler, korku endeksi ve küresel değer zinciri

Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER
Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER dilekleblebici.teker@dunya.com

Trump tarifleri açıkladı. Trump’ın rada­rında özellikle Çin ve AB olsa da, Dün­ya haritası üzerinde çok sayıda ülke az ya da çok bu yaptırımlardan payını almış oldu.

Bazıları için ise bir fırsat kabul edilebilir. Tarifeler küresel piyasalarda adeta bir kaos yarattı, Çin ABD’ye ek yüzde 34’lük tarife ile misilleme açıkladı. Bu koşullar yüksek ris­ki ile ün kazanmış olan kripto piyasalardan, hisse senetlerine, güvenli liman olan altına kadar neredeyse tüm yatırım araçlarında ışığı kırmızıya çevirdi. ABD tahvillerine ta­lep adeta uçtu.

Korku endeksi pandemi sonrası yeniden zirve tırmanışında...

Korku endeksi olarak da isimlendirilen VIX Volatilite Endeksi ABD piyasalarında yatırımcının piyasa algısını ölçen önemli bir gösterge. Bu endeksin eşik değerinin yüzde 20 olduğunu ve bu seviyenin üzerinde bir ar­tışın kuvvetli bir risk algısına işaret ettiğini not edelim.

Trump tarifelerinin açıklanması ile beraber bu endekste sadece bir gün için­de yaklaşık yüzde 39 düzeyinde bir artış ger­çekleşti. Bu seviye, pandemi dönemi sonrası en yüksek volatilite göstergesi olarak kayda geçti. Her ne kadar piyasaların yaşadığı ilk şok sonrasında endekste toparlanma göz­lense de, önümüzdeki günlerde özellikle di­ğer ülkelerin misilleme açıklamaları ile be­raber dalgalanmaların devamı kapıda.

Tarifeler enflasyonist mi resesyonist mi?

Enflasyonist etki malum. Bir görüş bunun kısa vadede fiyatlara yansımayacağını ve şirketlerin bu etkiyi kar marjları ile finanse edeceğini savunsa da, bu koşul kar marjı dü­şük sektörler için imkansız, marjı nispeten yüksek olanlar için de sürdürülebilir değil.

Her ne kadar şirket değerlemede kar rakam­ları değil ekonomik katma değer göstergele­rini ve şirketlerin beklenen serbest nakit akışlarını kullanıyor olsak da, yatırımcı için yine de karlılık kırmızı çizgi. Trump’un ilk döneminde Çin’e yaptırımlarda tarifelerin etkisi gecikmeli olsa da birkaç ay içerisinde piyasaya fiyat artışı olarak yansımıştı. Bu sefer gümrük listesi uzun. Etki büyük!. Do­layısıyla enflasyonist etki kaçınılmaz. İşin resesyon tarafı da bir belirsizlik iklimi oluş­turmakta. Michigan Tüketici güven endeksi Aralık ayında 74 puan iken Ocak, Şubat ve Mart aylarında sırasıyla 71.1, 64.7 ve 57 pu­an olarak açıklanmıştı.

Bir önceki yılın ay­nı döneminde ise 79.4 olarak gerçekleşmiş­ti. Sanayi üretim cephesinde ise önemli bir gösterge olan PMI endeksinde ise son veri, eşik değer olan 50’nin altında gerçekleşti. Belli ki ABD’de hem üretim hem de tüketim tarafında olası kırılmalar gündemde kalma­ya devam edecek. Son açıklanan işgücü ra­kamları olumluya işaret etse de tarifelerin etkilerini henüz yansıtmadığını hatırlaya­lım. Tüm bu koşullar resesyon olasılığını masada tutuyor.

Küresel değer zincirinde yapılanma gündemde . . .

Küresel değer zinciri kavramı basitçe bir malın tasarımı, montajı, üretimi ve dağıtı­mına kadar gerekli olacak süreçlerin bir­den çok ülkede gerçekleştiği koşuludur ve özellikle 2000’li yılların başlarından bu ya­na yaşadığımız olağan bir süreçtir. Düşünün ki bir üretimde kullanılan bir parça, ürünün farklı aşamalarında birden çok kez farklı ül­ke gümrüklerinden geçiyor. Dolayısıyla ta­rifeler maliyeti görünenden de yukarı taşı­mış oluyor.

Tarifeler değer zincirinde yeni modellere ihtiyacı ortaya koyuyor. Ticari bloklaşma, coğrafi yakınlık (nearshoring) ve siyasi dostluk (friendshoring) artık Dün­ya ticaretinde yeni trend. Özetle, yeni küre­sel değer zincirleri daha çok merkezli ama daha pahalı olacak. Küresel şirketler jeopo­litik olarak güvenli ve esnek tedarik zincir­leri kurmaya çalışacak.

Türkiye için bir fırsat olur mu?

ABD Türkiye’ye uygulayacağı tarifeyi yüzde 10 ile sınırlı tuttu. Zaten bize karşı ticaret açığı vermiyorlar. ABD-Türkiye ti­caret ilişkileri için risk öngörüsü daha sı­nırlı. Peki Türkiye bir fırsat yakalar mı? Av­rupa’ya olan coğrafi yakınlığı nedenli Çin’e alternatif tedarikçi olabiliriz. Otomotiv yan sanayi, tekstil, beyaz eşya gibi sektörlerler­de üretim gücümüz var. Lazım olan daha ile­ri teknoloji, ölçek artışı için finansa erişim ve siyasi güven.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Siyah Kuğu 26 Mart 2025
Kripto baharı mı? 15 Ocak 2025
Suriye meselesi 11 Aralık 2024