Tanzim satışlar kapandıktan sonra ne olacak?
Son yıllarda tarım ve gıda konuları hiç bu kadar yoğun tartışılmamıştı. Yaygın medyanın yıllardır yok saydığı, görmezden geldiği tarım sektörü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tanzim satış çıkışı ile ana gündem konusu oldu.
Televizyonlarda sahne dekoruna dönüşen, ekranların vazgeçilmezi, her konunun uzmanı (!) hukukçu, siyaset bilimci, araştırma şirketi temsilcisi, güvenlik uzmanı, gazeteci, uluslararası ilişkiler uzmanı, ilahiyatçı hemen herkes yaş sebze meyve fiyatlarını konuşuyor. Tanzim satış olarak sunulan araç üstü ve çadır manavların gıda terörüne karşı nasıl bir kaleye dönüştüğünü anlatıyor. Bir iki kanal dışında o ürünleri üreten çiftçiye söz veren yok.
İstanbul'da 50, Ankara'da 15 noktada kurulan tanzim satışlarda satılan bir kaç ton yaş sebze ve meyve ile ülke tarımının kurtulduğu, gıda terörünün yok edildiği algısı yaratılıyor.
Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi sorunları sadece gıda fiyatları üzerinden tartışmak tarım sektörüne yapılacak en büyük haksızlıktır. Sorunların üzerini örtmektir. Fiyat sadece sonuçtur. Tarımın sorunlarını çözmeden fiyatları düşüremezsiniz.
Bu nedenle tarım gündemdeyken, yalan yanlış bilgilerle tartışılırken acaba buradan doğru dersler çıkarabilir miyiz? Tanzim satış noktaları seçim sonrası işlevini tamamlayıp kapandıktan sonra, tarımda atılacak doğru adımlar için bazı önerilerde bulunmamız gerekiyor.
Temel sorunlar ve çözüm önerileri
Öncelikle tarımda çok temel sorunlarımız var. Bunlardan en önemlisi de tarımın yeterince önemsenmemesi. Tarım, dünyada stratejik bir sektör olarak ele alınırken, Türkiye'de ekonominin sırtında "yük" olarak görülüyor. Çiftçi ise "destek" adı altında her yıl belli bir miktar para verilerek üretim yapması beklenen kesim olarak görülüyor. Bu anlayış nedeni ile tarımda üretimden başlanarak bir planlama yapılmıyor. Ulusal bir tarım politikası uygulanmıyor.
Özellikle 1999 yılından sonra Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası Türkiye'nin tarım politikasını belirlemede etkin rol üstlendi. O dönemde yazılan niyet mektuplarına tarımda yapılması gerekenler tek tek yazıldı. Muhatap olarak Tarım Bakanlığı değil, Hazine, Maliye, Ekonomi Bakanlığı ve bürokrasisi alındı.
Türkiye ithalat cenneti yapıldı
Tarımsal üretimde dışa bağımlı bir yapı oluşturularak, çok uluslu şirketlerin gidi pazarı haline gelen Türkiye, ithalat cennetine dönüştürüldü. Çiftçi tarımdan koparıldı. Üretim azaldı. Üretim azalınca fiyatlar yükseldi. Yükselen fiyatları düşürmek için ithalat yapıldı. Ülke ithalat sarmalına sokuldu.
Gıda sektörü ulusal ve uluslararası market zincirlerine bırakıldı. Fiyatları market zincirleri belirliyor. Sadece çiftçi değil, gıda sanayi de bu marketlerin fason üreticisi konumuna getirildi. Üreten toplum, tüketen topluma dönüştürüldü.
Bu ithalat sarmalından çıkmak ve market zincirlerinin esiri olmaktan kurtulmak için üretimi temel alan ulusal bir tarım politikasına ihtiyaç var. Dış güçlerle, gıda terörü ile mücadele edilmek isteniyorsa atılması gereken ilk adım budur. İthalat sarmalını kırarak üretime dönmek zorundayız.
Çiftçi para kazanmazsa ucuz ürün hayal
Bugün tarımda hem bitkisel üretimde hem de hayvancılıkta çözüm bekleyen en önemli sorun yüksek girdi maliyetleridir. Bitkisel üretim yapan çiftçi, temel girdilerden mazot, tohum, gübre ve ilaç kullanarak üretim yapıyor. Bu girdilerin hepsinde Türkiye dışa bağımlı, döviz arttıkça üretim maliyeti artıyor. Çiftçi bunu ürün fiyatına yansıtamıyor.
Ürettiği ürünle hem geçimini sağlayıp hem de girdi alarak yeniden üretim yapması gerekirken çiftçi bunu yapamadığı için üretimi bırakıp tüketici tarafına geçiyor.
Hayvansal üretimde ise en önemli iki girdi, hayvan materyali ve yemde dışa bağımlıyız. Hayvanı ve yemini ithal ederek üretim yapmaya çalışıyoruz. Döviz arttıkça üretim maliyetleri artıyor. Fakat et ve süt ürünlerinde fiyat hep aynı kalsın isteniyor.
Yapılması gereken, çiftçiye uygun şartlarda, en azından rakipleri ile eşit şartlarda girdilerin temin edilmesidir. Türkiye'de girdiler ne kadar artarsa artsın çiftçinin ürettiği ürünü hep aynı fiyata satması isteniyor. Bu sürdürülebilir bir üretim değil. Çiftçi pata kazanamazsa üretimi bırakır. Üretim azalınca fiyat artar. Bu nedenle çiftçiye para kazandırmadan ucuz gıda tüketmek hayal olur.
Dış ticaret politikasının önemi
Tarımda sadece üretimde ulusal politika olmaz. Uygulanan dış ticaret politikası da çok önemli. İthalatın ülkeyi nasıl bir tüketim sarmalına soktuğunu yukarda özetledik. Üreticiyi korumanın en önemli faktörlerinden birisi dış ticaret politikası… Her ülke kendi çiftçisini sadece doğrudan verdiği desteklerle korumuyor, aynı zamanda uyguladığı dış ticaret politikasıyla da koruyor. Kendi çiftçisini korumak için ithalatı kısıtlayıcı önlemler uygulanıyor. Tarife dışı engeller çıkarılıyor. Üründeki kalıntı değerleri bahane ediliyor. Ayrıca kendi çiftçisinin ürününü uygun fiyata ihraç edebilmek için ihracata destek sağlıyor.
Türkiye, kendi çiftçisini ithal ürünlerle terbiye etme politikası uyguluyor. Hangi ürünün fiyatı artarsa hemen ithal edilerek düşürülmeye çalışılıyor. İthalatla terbiye etme anlayışından hemen vazgeçmeli. İthalat değil, üretim ve ihracat desteklenmeli.
İklim değişikliği ciddiye alınmalı
Tarımda en önemli sorunlarından birisi de iklim değişikliğinin etkileri. Tarım, hem iklim değişikliğine neden olan hem de bundan en çok etkilenen sektörlerden birisi. İklim değişikliğine bağlı yaşanan felaketler tarımsal üretimi tehdit ediyor. Gelecekte etkileri çok daha yüksek olacaktır.
Türkiye, iklim değişikliğini yeterince ciddiye almıyor. Kaderci bir yaklaşımla değerlendiriliyor. Bu anlayıştan vazgeçilmeli.
Cumhurbaşkanlığı düzeyinde iklim değişikliği ile ilgili bir birim oluşturularak bu konuda uzmanların bilgi birikiminden yararlanılarak tarıma etkilerini azaltacak önlemlerin alınacağı sürdürülebilir bir politika oluşturulmalı ve hemen uygulanmalı.
Özetle, tarımda daha pek çok sorun var. Seçim sürecinde gündeme gelen tanzim satış noktaları kapansa da devam etse de tarımda yıllardır çözülmeyen sorunlarla yüz yüze geleceğiz. Bu sorunları çözmek için tarıma bakışın değişmesi gerekiyor. Sebze meyve fiyatları düştü diye tarımın sorunları çözülmez. Büyük fotoğrafa bakmakta yarar var.