Tam Gün konusunda varılan nokta
Anayasa Mahkemesi "Tam Gün" olarak adlandırılan yasanın "hekimlerin muayenehane açamayacakları" şeklindeki saptamasını geri çevirdi. Böylelikle bizim de en başından beri savunduğumuz bir hak ihlali durumu ortadan kalkmış oldu. Kararın açıklanmasından sonra hukukçu ve aynı zamanda tıp doktoru olan Erkin Göçmen dostumuzdan bir yorum aldık. Dr. Göçmez bu karardan sonra da Sağlık Bakanlığı'nda çalışan hekimler için serbest çalışma yasağı halen devam ettiğini ve mahkemenin bu konuya çözüm getiremediğini vurguluyor ve şunları söylüyor: "Buna karşılık üniversitede çalışanlar için durum farklı. Mahkeme, kanundaki 'Öğretim elemanları, üniversitede devamlı statüde görev yapar.' ibaresini iptal etmedi. Bu durumda, kural olarak bir öğretim üyesi devamlı statüde görev yapacak. Ancak kanunun serbest çalışmayı yasaklayan; "Öğretim elemanları yüksek öğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka herhangi bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra edemezler." kuralı iptal edildi. Buna göre serbest çalışma yasağının da iptal edildiğini söyleyebiliriz. Ancak burada uygulama sorunları ortaya çıkabilir. İdare, üniversite mensuplarına 'devamlı statüde çalışmak zorundasınız' diyebilir. Öte yandan kanunun SGK ile sözleşmeli olan özel sağlık kurumunda çalışan hekimin aynı zamanda SGK ile sözleşmesi olmayan özel sağlık kurumunda çalışmasına yasak getiren hükmü de iptal edildi. Bu da beklenen ve olağan sonuçtur. Ancak aynı maddede "Tabipler her bir bend kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir." kuralı halen varlığını devam ettirmektedir. Bu durum Mahkeme kararı ile çelişmektedir. Burada hala bu yasağın devam ettiği de düşünülebilir. Ancak uygulamada geniş yorumlanması da mümkündür. Döner sermaye ödemelerinin nasıl yapılacağını ilişkin hüküm de iptal edildi. Burada gerekçe bildirilmemiş olmasına rağmen Mahkemenin ek ödeme oranlarına yönelik Anayasa'ya aykırı bir durum gördüğü anlaşılıyor." Sonuçta bizim çıkarımımız, taşlar yerine oturana kadar uzun bir belirsizlik dönemi geçirecek olduğumuzdur.
Üniversite hastanelerinin alt yapısı çözülmeden tam gün olmaz
Sağlık Bakanımızın sorunların çözümüne yaklaşımındaki en önemli algı yanılsaması, diploma almış bütün doktorların gerçekten doktor olduğunu, dolayısıyla bütün donanımlı hastanelerin de mükemmel işlediğini zannetmesidir. Oysa Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS, neredeyse 25 yıl oldu) konulalı beri, tıp öğrencileri sınavda başarılı olacağız diye kendilerini kütüphanelerde heba etmekteler. Dolayısıyla klinik hekimlik bilgileri çok zayıf kaldı. Bu arkadaşlarımızı "aile hekimi" yapamayacağımız gibi, sağlık sorunlarının çözümüne olan katkıları da "marjinaldir" (iyileşenlerin bir kısmı zaten kendiliğinden iyileşir). İkinci önemli algı yanılsaması ise üniversite hastanelerinin koşullarıdır ki, bu bizim tamgün yasasını reddetmemizin ana nedenidir. Örneklerle anlatalım, Hasankeyf'te hastalanıp, devlet hastanesine başvuran hipertansiyon hastası, doğrudan üniversiteye yönlendiriliyor (yaklaşım doğrudur, ama o halde devlet hastaneleri ne işe yarıyor?). Beli ağrıyan bir başka kişi de her türlü "özel sağlık hizmetine karşılık" yine üniversiteye gitmek zorunda kalıyor (o zaman özel hastaneler ne yapıyor?). Bugün için Türkiye'de başlıca üniversite hastaneleri dışında güvenilir sağlık merkezi kalmadı, ancak onların da alt yapı ve kapasiteleri başvuruları karşılayamıyor. İşte 'tam gün' bu yüzden uygulanabilir olmaktan çıkıyor. Sözün özü, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin arzı Ankara'dan görüldüğü gibi değil.
Dumansız hava sahasının birinci yılı kutlu olsun!
Türkiye'nin dumansız hava solumasını sağlayan yasa birinci yılını doldurdu. Aslında yasalar önemli değil, uygulayacak olan toplumun bakış açısı önemli. Vatandaşlarımız bu yasaya büyük çoğunlukla destek verdiler, çünkü yapılan iş doğruydu. Şimdi bize düşen bu yasanın delinmesini önlemek. Anayasa Mahkemesi bu konuda da bir karar verecek, yanıt olumsuz bile çıksa uygulamanın geleceğini vatandaşlarımızın tutumları belirleyecek. "Toplu yerlerde sigara içilmesinin akla, mantığa, vicdana uyan bir tarafı bulunmamakta". Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, Sağlık Bakanımız Recep Akdağ'a, Kanser Savaş Daire Başkanımız Murat Tuncer'e bu konudaki hassasiyetleri ve ısrarlarından ötürü müteşekkiriz.