”Tam güm yasası” işyeri hekimlerini nasıl etkileyecek?
Kamuoyunun tam gün yasası olarak bildiği ancak, Şükrü Kızılot hocanın deyimiyle "Tam Güm Yasası"nın üniversite hocalarından sonra en fazla etkilediği kesimlerden birisi de işyeri hekimleri olacak.
30 Ocak 2010 tarih 27478 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5947 sayılı Kanunu'nun 30.07.2010 tarihinde yürürlüğe girecek olan düzenleme ile kamuda görevli olup özel sektör işyerlerinde işyeri hekimliği yapan hekimlerin çalışmasına sınırlama getirilecek. Sözleşmeli statüde olanlar da dahil olmak üzere mahalli idareler ile kurum tabipliklerinde çalışan ve döner sermaye ek ödemesi almayan tabipler işyeri hekimliği yapabilecek, döner sermayeli sağlık kuruluşları ise kurumsal olarak işyeri hekimliği hizmeti verebilecek. Bu çerçevede diğer işyeri hekimlerinin kıdem tazminatı alıp almayacağı sorunu ortaya çıkıyor.
21.01.2010 tarihli ve 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 7'nci maddesi 30.07.2010 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu madde uyarınca kamuda görevli olup özel sektör işyerlerinde işyeri hekimliği yapan hekimler kamuda çalışmayı tercih ettiklerinde bu husus 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesinde belirtilen hükümlere uymadığından hukuken kıdem tazminatı ödenmesi gerekmemektedir.
1475 sayılı İş Kanunu'nun kıdem tazminatını düzenleyen 14'üncü maddesinde hangi durumlarda kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bunlar arasında personelin kamu görevini tercih etmesi hali yoktur. 14'üncü maddedeki esaslar kamu düzenine ilişkin buyurucu ve bağlayıcı hükümler olduğundan 5947 sayılı Kanun'la özel sektör işyerlerinde işyeri hekimi olarak çalışan hekimler 30.07.2010 tarihine kadar kamu veya özel sektörde çalışma yönünde tercihte bulanacaklardır. Çünkü 5947 sayılı Kanun'la işyeri hekiminin mutlaka kamuda çalışması zorunlu değildir. Yapılacak bu tercih işyeri hekiminin özgür iradesi ile gerçekleşmekte olup işverenin olumlu veya olumsuz anlamda herhangi bir tasarrufu bulunmamaktadır.
İşyeri hekiminin yapacağı bu tercih özel sektörde çalışma olması durumunda iş sözleşmesi devam edecek olup memuriyetten istifa olarak gerçekleşecektir. Aksi olması durumunda da özel sektör işyerinden istifa olarak gerçekleşecektir. Bu durum 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/III maddesinde belirtilen zorlayıcı sebep de değildir. Çünkü 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/III maddesinde belirtilen zorlayıcı sebep, işçinin çalışmak istemesine rağmen işyerinden kaynaklanan bir sebeple işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek bir durumun ortaya çıkmasıdır.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin bu duruma benzer olarak 2007/19749 Esas 2008/11732 Karar ve 6.5.2008 tarihli kararında "İşçilikten memuriyete kendi iradesi ile geçen işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz…"
Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2004/20414 Esas 2004/20745 Karar 27.9.2004 tarihli kararında da "Davacı işçinin davalı işverence 18.03.1993 tarihinde yapılan yarışma ve yeterlilik sınavına girip kazanmak suretiyle memur statüsüne geçmeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla iş sözleşmesi davacının kendi isteği ile sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekir…."
Şeklinde kararlar verilmiştir.
Yukarıda verilen Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere; işçinin iş sözleşmesi kendi iradesi veya tercihi ile sona ermesi durumunda ihbar ve kıdem tazminatı talebi reddedilmektedir. Bu nedenle kamuda çalışmayı tercih eden işyeri hekimlerine 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatı ödenmesi gerekmemektedir.
Tazminat ödemek isteyen işverenler ise sırf bu nedene dayanarak tazminat niteliğinde ödeme yapmak istemeleri halinde bu ödeme 1475 sayılı İş Kanunu anlamında kıdem tazminatı sayılmayacağından vergi kesintisine tabi tutulması gerekir.