Taliban doğu istikametinde batıya mı koşuyor?

Ö. Süleyman KILIÇARSLAN
Ö. Süleyman KILIÇARSLAN STRATEJİK ANALİZ suleyman.kılıcarslan@dunya.com

Taliban’ın ülkenin kontrolünü tekrar ele geçirdiği Ağustos 2021’in kavurucu sıca­ğında Kabil’den havalanmak üzere olan ABD uçağının arkasından koşan Afganların tüm dünyaya servis edilen görüntüsü, Afganistan’ı nasıl bir geleceğin beklediğine ışık tutmak­taydı.

Aslında yıkılan sadece eski yönetim değil, dış yardım ve askeri harcamalar üzerine ku­rulu devlet düzeniydi. Afganistan genelinde güvenlik ve asayişi sağlaması, terör örgütle­riyle bağlarını kesmesi, kapsayıcı bir hükü­met kurması ve temel insan haklarına saygı göstermesi gibi şartlara muhatap kalan Tali­ban, bunları yerine getiremediği için hiçbir ülke tarafından resmen tanınmadı. Aksine ABD ve takipçilerinin uyguladığı yaptırımlar ve on milyar dolara yakın mali varlığının don­durulmasıyla beli iyiden iyiye bükülen Afga­nistan’da insani ve iktisadi kriz derinleşmiş, halkın yüzde doksanı yoksulluk sınırının al­tında, en az yarısı da yardıma muhtaç bir şe­kilde yaşar hale gelmişti.

Yirmi yıllık işgalin siyasi ve ekonomik gö­rünüme kayda değer bir katkısının olmadı­ğı Afganistan’da Taliban’a verilen mesaj çok netti: iktidar olmak kolay, asıl mesele mukte­dir olmak.

Yatırım yapacak ülkelere yöneldi

Taliban, küresel sisteme entegre olmasını sağlayacak profile bürünmek ve uluslararası normlara uymak yerine kendisini olduğu gibi kabul ederek Afganistan’a finansman sağlaya­cak, yatırım yapacak, siyasi ve ticari münase­bet geliştirecek ülkelere yönelmeyi tercih etti.

Çin, küresel rakibi ABD’nin bölgeden ayrıl­masını nimet bilip Taliban'ın kurduğu geçici hükümetin Afganistan'ı yeniden imar çabala­rına destek vereceğini bildirdi. Kuşak ve Yol girişimi kapsamında bölgede ulaştırma ve alt­yapı projeleri geliştiren Pekin, Afganistan'da istikrar sağlanmasını, kimin aracılığıyla oldu­ğuna bakmaksızın kendi çıkarına gördü, ülke­deki kritik maden rezervleriyle de yakından ilgilendi. Fakat Çin’in Afganistan'a yönelik il­gisi ve yatırımı beklendiği ölçüde büyük çap­lı olmadı.

Taliban ile ilişki geliştirmeye hevesli olan Rusya ise bir yandan ABD’den geriye kalan jeostratejik boşluğu siyasi ve ticari manada doldurup, Afganistan’ı Kuzey-Güney Korido­ru’na eklemlemeye çalışırken, diğer taraftan da DEAŞ-Horasan terör örgütünden kaynak­lanan tehdidi Taliban eliyle bertaraf etme­ye yeltendi. Gelişen münasebetler, Rusya’nın 2024 sonunda Taliban’ı terör örgütleri liste­sinden çıkartmasına kadar vardı.

Taliban, Şubat 2025’te ise farklı bir hamle denedi: meşruiyet ve destek konusunda iler­leme kaydetmek için doğuya gider gibi yapa­rak Pasifik üzerinden ABD’nin kapısını çaldı. Üst düzey bir Taliban heyeti, Tokyo merkez­li Japon hibe kuruluşu Nippon Foundation'ın daveti üzerine gerçekleştirdiği Japonya ziya­reti sırasında Dışişleri Bakanlığı yetkilileriy­le de görüşme imkânı buldu.

Diyalog için yeni kapılar açılabilir

Küresel rekabette ABD ile birlikte Çin’in karşı safında yer alan Japonya açısından Ta­liban ile ilişkisini geliştirmenin esasında je­ostratejik bir maksadı vardı. Zira Çin’in, Af­ganistan'ın zengin tabiî kaynaklarına eriş­mesinden tedirgin olan Japonya, gerçekçi diplomasi yaklaşımı kapsamında Pekin’in ar­tan etkisini dengeleme amacının bir parçası olarak Afganistan'a yönelik insani yardımla­rını stratejik olarak yeniden düzenlemişti.

Tokyo açısından Kabil'deki konumunu güç­lendirmesi, Çin'in artan etkisine karşı koyma fırsatı verirken, Taliban için ise Japonya ara­cılığıyla Washington'la yakınlaşma anlamı ta­şıyor olabilir. Zira dış destek ve meşruiyet ka­zanmak için yanıp tutuşan Taliban'a, Tokyo ile etkileşimi ABD’nin öncelikleriyle uyum sağlama olanağı sunabilir.

Başkanlığının ilk döneminde ABD’nin Af­ganistan’dan çekilmesini kurgulayan Trump 2.0 ile Taliban 2.0 versiyonlarının frekansla­rının birbirini tutabileceği ve Trump’ın etki­leşim yoluyla ABD lehine bir konjonktür ya­ratmak istemesi durumunda Taliban ile di­yalog için yeni kapılar açılabileceği tahmin ediliyor. Taliban’ın bunu ne kadar isteyeceği ise ekonomik zafiyet ve uluslararası izolasyon durumu ile kendi bünyesinde yaşadığı radikal ve ılımlı kanat çekişmesinin onu hangi tarafta yer almaya sürükleyeceğiyle alakalı olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İktisadi milliyetçilik 03 Şubat 2025
Ekmeden biçilmez 27 Ocak 2025