Talas neden kültür ve sanat merkezi olmasın?
Duyarlı bir dostunun; “Kayseri, geçmişte birçok anıtsal yapıyı hatalı imar politikalarına kurban verdi. Aynı oyun şimdi Talas'ta oynanıyor. Bari Talas'a fazla kıymasalar!” dediğini hatırlıyorum.
Doğruydu söylenenler; zira yıllar önce sözü edilen o senaryo Talas'ta çoktan sahneye konmuş; iş sadece tükenişi seyretmeye kalmıştı. Eğer söylendiği gibi olmasaydı, 'imar' adına bunca rezalet örneğinin sergilendiği güzelim Talas, bugün devasa beton yığınlarının tutsağı haline gelir miydi?
Talas'ta çarpık yapılaşma dün vardı, bugün de var. Sağda inşaat solda inşaat... Tepenin üstünde, derenin içinde inşaat... Dört bir yanda yerden fışkıran bir yığın çirkin yapı... Kimi Ali Dağı'na paravan, kimi kültürel mirasın üzerine düşen kara bir leke. Doğrusu... Ne eskinin 'yıldız odalı' konakları'ndan ne de 'eli böğründe'li köşklerinden eser kalmış ortada. Şurası bir gerçek ki; SİT alanlarında bile “betonya molozluğu”na özgü ucubeler yükseliyor Talas'ta...
Evet; eskiden taşıyla toprağıyla, kaldırım kaplı sokaklarıyla güzeldi Talas... Ve Talas falezleriyle, bağlarıyla bahçeleriyle, Tablakaya'sıyla, Çardakbaşı'yla güzeldi bir zamanlar. Oysa şimdi yerinde yeller esiyor tüm o güzelliklerin...
Talas, Tarihi Kentler Birliği'nin “7 Bölge 7 Kent” projesinde... İç Anadolu'yu zengin kültürel kimliği ile Talas temsil ediyor. Bölgeden sadece Talas'ın projeye dahil edilmesinden maksat, söz konusu kimliğin irdelenerek, ayakta kalan mevcut tarihsel dokunun korunmasını sağlamak... Sürecin sağlıklı işlemesi için Talas'ın o zamanki belediye başkanı Orhan Say'a, birliğin proje yürütme organında aktif görev verilmiş. Yani,Talas'a sahiplenme süreci, mimar Orhan Say döneminde başlıyor, Rifat Yıldırım döneminde devam ediyor.
Talas'ın başkanlık koltuğunda şimdi Dr. Mustafa Palancıoğlu var. Dr. Palancıoğlu, kültürel mirasa duyarlı, görevinin o mirası koruyup saklamak olduğunun bilincinde bir akademisyen. Dahası, projelendirme bahsinde deneyim sahibi bir yönetici. Talas tez zamanda iç açıcı bir sosyal yaşam merkezi, kendine özgü bir kültür ve sanat kenti kimliğine bürünebilir. Yeter ki, kararlı duruş ve akılcı yaklaşımlardan ödün verilmesin.
Evet... Kültürsüz kalkınma olmuyor. Şayet Talas kalkınmış kabul ediliyorsa, bunu güçlü sosyal geçmişine, yani kültürel mirasın üzerinde oturmasına borçlu. Artık hoyratça saçıp savurmaktan vazgeçmek ve de kültürel geleceğinin muhasebesini iyi yapmak zorunda.