Tahvil faizleri yükseliyor
Yakın dönem içerisinde paylaştığım makalelerde elden geldiğince piyasa gelişmelerine değinerek geleceğe dair yol haritası oluşturmaya çalışıyorum. Bu nedenle küresel tahvil faizlerindeki hareketliliği ve olası senaryoları da konuşmak faydalı olacaktır.
Nedenine nasılına farklı yazılarda da denk gelmişsinizdir. Bir önceki yazımda ben de ortak para birimi eurodaki hareketliliğin çıkış noktasına ve ECB Başkanı Draghi'nin yanlış anlaşılmış olabileceğine atıfta bulunmuştum. Bir şekilde geldiğimiz noktada piyasa fiyatlamasını ve mevcut durumu da kabul ederek bugün oluşan resimden çıkarım yapmamız gerekiyor. Euro Bölgesi'nde, özellikle de periferi ülkelerinde getiri eğrisi yukarı yönde hareketlilik içerisinde.
Almanya'da 10 yıl vadeli gösterge kağıdın faizindeki değişime son 1 hafta vadeden de baksanız, son 1 ay vadeden de baksanız resim aynı; yükseliş eğilimi söz konusu. Gelin durumu rakamlarla daha canlı hale getirelim; 10 yıl vadeli kağıdın faizi son 1 hafta içerisinde 11 baz puan, son 1 ay içerisinde ise 31 baz puan yükseliş gösterdi. Her iki vadede de bölgede faizi yükselmeyen tek üye ise Yunanistan. İlginç geliyor mu? Evet, kesinlikle.
Durum Euro Bölgesi ile de sınırlı değil. ABD'de getiri eğrisine Fed'in faiz artırımı ile politikayı normalleştirme çabası ve Haziran ayı ile birlikte bilanço operasyonunu masaya koymasına rağmen etki edememesine, hareketliliğin yukarı yönde olması ile ECB'den destek geldi. Bölge faizlerindeki hareketlilik ABD'de de getiri eğrisinin yükselmesine neden oluyor. Denklemin sonunda da gelişmekte olan ülke varlıklarında satış baskıları oluşuyor. Örneğin, hafta içerisinde aralarında Türk lirasının da olduğu gelişmekte olan ülke para birimlerinde gerek Amerikan dolarına karşı, gerekse de diğer önemli rezerv para birimlerine karşı değer kayıpları dikkat çekti. Türk lirası, sepet bazında zayıflarken, getiri eğrisinde de uzun bir süredir görülmeyen ölçekte değişiklik oldu, faizler yükseldi. 10 yıl vadeli kıymetin faizi %10.7 seviyesini aşarken, Haziran ayı enflasyon verisinin beklentilerin aksine gerilemesini, Temmuz ayında baz etkisinin de katkısıyla yıllık enflasyonda tek hane görülebileceği ihtimalini, şu an için en iyi ihtimalle Eylül'e dek enflasyonda baskı görmeyeceğimizi bilerek bu gelişmelerin olduğunu unutmayalım. Yani, küresel tahvil hareketinin etkilerini içeride hissediyor muyuz sorusunun yanıtı, temiz bir şekilde, evet.
Durum ne kadar devam eder, baskı daha da artar mı sorularına yanıt arama çabalarında artış olması gayet doğal. 1 yıl aradan sonra Almanya'da ilk kez %0.5 seviyesini aşan 10 yıl vadeli tahvil faizini düşündüğümüzde, kısa vade için dış gelişmelerin ivme kaybetmesini beklemekten başka elden gelen bir şey yok. Bunun için de ECB'den gelen her açıklamayı, ABD'deki verilerin seyrini bir önceki güne göre daha fazla dikkat kesilerek izlemek zorunda kalıyoruz. ABD'de eğrinin uzun tarafındaki faizlerin yükselmeye devam etmesi, şu an için Avrupa kaynaklı olsa da, iyi gelmesi beklenen ikinci çeyrek büyümesi ve destekler alt kalemlerdeki veriler ile birlikte kendi hikayesini yazabilir. Bir kez daha gelişmekte olan ülke varlıklarının kaderi başka topraklardaki gelişmelere bağlı mıdır? Maalesef, evet.
Türk lirası çaprazlarında Çarşamba günü akşam saatlerine kadar gerçekleşen işlemleri ‘olması gerektiği şekilde, sağlıklı, dışa bağımlı' olarak yorumluyoruz. Sonrasında ise bir miktar negatif ayrıştığımızı söylemek mümkün. Etki boyutu tartışılabilir fakat AB kaynaklı haber akışı göz ardı edilmemeli. Güney Afrika ise, bir kez daha hareketli fiyatlama günlerinde kendine has problemleri ile rol çalma çabasını hafta içerisinde gösterdi. Merkez Bankası'nın bağımsızlığına dair ülkeden gelebilecek haber akışı, önce kendisi, sonrasında ise diğer emsalleri için önemli.