Tahvil-bono piyasasında satışlar devam eder mi?
CAN ALAGÖZ / Finansinvest
PPK kararlarından faiz koridorunun sabit bırakılıp, FX munzam karşılık oranlarında artışa gidilmesi piyasaları ters tarafa yatırdı. Yeni stratejiye ilk etapta tepki vermeyen tahvil-bono piyasasında, sonradan artan satış baskısı ise piyasa tarafından pek hoş karşılanmadı. Satışın devam edip etmeyeceği tabii ki merak ediliyor. Bu soruya cevap vermek için ise öncelikle Merkez Bankası'nın stratejisini anlamak gerekiyor.
Kasım ayında ivme kazanan kredi büyümesi ve düşük seyreden kredi faizleri, mevcut konjonktürde büyümeye ilişkin risklerin henüz ortada olmadığını gösteriyor. Bu da faiz indiriminin arkasındaki nedenin büyüme ile alakalı olmadığını ortaya koyuyor. Diğer taraftan kafa karıştıran munzam karşılıklardaki artış kararı pek de sürpriz olarak algılanmamalı. Hatta atılan adımı 2013 yılı para politikasına ilişkin bir sinyal olarak algılamak daha doğru olabilir.
Merkez Bankası faiz indirimi ile küresel piyasalarda artan güvenin hızlandırabileceği sıcak para girişlerine karşı bir önlem aldı. Ancak faiz indiriminin kredi büyümesi ve direkt cari açığı artıcı etkisi faiz indirimine karşı da bir önlem gerektirdi. Bu noktada munzam karşılıklara vurgu yapan Merkez Bankası sözlü uyarının yanı sıra direkt adım atarak da piyasaları uyarmayı tercih etti. Merkez Bankası'nın bu hareketi öngörülebilirlik için de ilerleyen dönemde gayet olumlu algılanabilir.
TL'deki değerlenme riskine karşı faiz koridorunda agresif indirimlere gidebilecek Merkez Bankası, diğer taraftan munzam karşılık oranlarında da artışlarla kredi büyümesini kontrol altında tutmaya çalışacaktır. Bu görüşün paralelinde, Merkez'in ihtiyatlı duruşunu koruyarak para politikasını çok esnek bırakmayacağı algısı faizlerdeki yükselişi bir süre daha destekleyebilir.
2013 yılında Hazine'nin bu seneye oranla yaklaşık %40 daha fazla tahvil ihracında bulunması gerekiyor. Merkez'in yukarıda bahsi geçen bir duruş benimsemesi de bankaların tahvillere karşı talebini sınırlayabilecek bir etken olabilir. Diğer taraftan TL bonoların yaklaşık %50'sini elinde bulunduran bankaların tahvil faizlerindeki düşük seyri satış fırsatı olarak kullanıp sağlanan likiditeyi krediye dönüştürme istekleri, faizlerindeki yükselişe destek olacaktır. Böyle bir senaryo ise tarihi dip seviyelerinden tepki veren faizlerin tekrar aşağı yönlü bir trende girmesini engelleyecektir