‘Taht oyunları’ dünyayı sarsıyor

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Dünyada ve Türkiye’de sürekli gerilim yaşamaktan bunalan insanların iyi şeyler yaşamaya, güzel sözler duymaya ihtiyacı var. “Her Şey Çok Güzel Olacak” sloganı da bu ortamda benimsendi ülkemizde.

Bütün bunları anlıyorum ama dünyanın ve Türkiye’nin bugünkü koşullarında bir umuda sarılma ihtiyacı duyan insanlara, “hiç merak etmeyin her şey çok güzel olacak” derken, güzel günlere erişmenin hiç kolay olmayacağını da hatırlatmamız gerekiyor bence. Çok boyutlu taht kavgalarının yaşanmakta olduğu bir dünyada, kavgadan beslenen liderlerin dış politikayı iç politikanın bir aracı olarak kullanmaya başladığı ortamda iyimser olmak hiç de kolay değil.

Taht oyunları (Game Of Thrones), bu adı taşıyan ve şu anda ilgiyle izlenen TV dizisinin de gösterdiği gibi, güç ve iktidar hırsının yol açabileceği sonuçları, gaddarlığı ve vahşeti gösteriyor bize. Taht oyunlarının, şimdi küreselleşme ve teknoloji çağında yeniden dünyanın gündemine gelmiş olması ise üzerinde durulması gereken bir olgu.

Taht oyunlarının geri dönüşü

Taht oyunlarının şimdi gelinen noktada dünyanın gündemine damga vurmasını açıklayabilmek için 30 yıl öncesine, 1989’a dönmek gerekiyor. Son 30 yıla damgasını vuran küreselleşme ve teknoloji çağı “her şey çok güzel olacak” inancıyla başladı. Soğuk Savaş sonrasında, savaşın galibi Batı’nın modelinin küresel boyutta kabul göreceği bir döneme girildiğine inanılmıştı. Savaş çağını geride bırakan dünyanın, ekonomik kalkınmaya ve herkesin hayatını olumlu etkileyecek bir teknolojik atılıma odaklanacağı varsayılmıştı.

Başta Çin olmak üzere, daha önce Batı’nın modelini ve kapitalist sistemi reddetmiş olan ülkelerin küresel oyuna katılması ve başarı öyküleri yazmaya başlaması, “her şey çok güzel olacak” inancını güçlendirdi. Ancak hedefine varacak gibi görünen bu iyimser senaryo, yeni küresel düzenin tartışmasız lideri kabul edilen ABD’ye yapılan 11 Eylül saldırısıyla ilk büyük darbeyi yedi. ABD’nin 11 Eylül’e verdiği ilkel tepki, küresel liderlik rolünü oynayamayacağını gösterdi. 2008’de dünyayı sarsan büyük finansal kriz ise Batı’nın rolüne ve küreselleşmenin geleceğine gölge düşürdü.

Başta ABD olmak üzere Batı’nın kontrolündeki küresel finans sisteminde yaşanan bu muazzam çöküş iki çarpıcı sonuç doğurdu. Birincisi, Batı’ya güvenerek küresel oyuna katılan Çin ve diğer ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin Batı’ya güveni sarsıldı. İkincisi ve daha önemlisi, küreselleşmenin ve teknolojideki atılımın başını çeken Batı ülkelerinde siyasi sisteme duyulan güven ciddi biçimde sarsıldı. Küresel kapitalizmin ve dijital devrimin kaymağını küçük bir azınlığın yediği, geniş orta sınıfın ise yaşam standardını koruyamadığı izlenimi yaygınlaştı ve liberal demokrasinin sorgulanmasını gündeme getirdi.

Taht oyunları 2019

Küreselleşme ve teknolojideki devrim yeni bir dünya yaratmıştı ama bu dünyanın nasıl yönetileceği belli değildi. Bu boşluğu iyi değerlendiren liderler yeni krallar olarak sahneye çıkabilirdi. Siyasi sistemin mevcut kurumlarının gözden düştüğü bir ortamda, toplumdaki özlemlere fark yaratan bir kişilik ortaya koyarak cevap verebileceğini düşünen siyasetçiler, iktidara gelmek için seçim mekanizmasını kullanabilirdi.

Donald Trump bu modeli kullanarak ABD Başkanı oldu. Öncelikli hedefi, küresel düzene yön verecek lider olarak kendinden beklenen rolü oynayamayan ABD’ye, küreselleşme öncesindeki buyurgan liderlik rolünü yeniden kazandırmak, böylece kendi seçmeninin gözünde puan kazanmaktı. İlk büyük rakip olarak, küreselleşmenin yarattığı ortamda muazzam bir dönüşüme imza atarak dünya liderliğinde söz sahibi olacak konuma gelen Çin’i seçmesi doğaldı. Trump’ın Çin’e karşı bir ticaret savaşı açması, dünya liderlik tahtı için başlayan büyük mücadelenin ilk adımı. Piyasaların bu süreci izlerken verdiği tepkiler ise bu taht savaşının dünyanın geleceği için taşıdığı önemi gösteriyor.

Günümüze damga vuran taht kavgaları bundan ibaret değil. Rusya’da Putin, ülkesinin geçmişten gelen etkisiyle küresel oyunda kendine bir rol yaratarak krallığını sürdürmeye çalışıyor. Hindistan’da, Türkiye’de, Macaristan’da, hatta Fransa’da da iktidarda kalabilmek için her yöntemi kullanan liderler var. Taht kavgalarının yaygınlaştığı bir dünyada “her şey çok güzel olacak” demek hiç de kolay değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar