Tahmini düşük tutmakla enflasyon gerileseydi...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası, nisan ayı enflasyon raporunda yüzde 6.8 olarak dile getirdiği 2015 yılı enflasyon tahminini yüzde 6.9'a çıkardı. Biz, Merkez Bankası'nın enflasyon tahmininde bir değişiklik yapmayacağı görüşündeydik, bunu da 29 Temmuz'da yazmıştık. Ama yapılan değişiklik de öyle çok önemsenecek bir değişiklik değil. Hem zaten 0.1 puanlık bu artış, koridorun daraltılması suretiyle ortaya çıktı. 

Nisan ayında enflasyonun en az yüzde 5.6, en fazla yüzde 8 olacağı beklentisi dile getirilmişti. Orta nokta yüzde 6.8 idi ve koridor 2.4 puandı.

Bu kez alt sınır yüzde 6'ya çıkarıldı, üst sınır yüzde 7.8'e çekildi, orta nokta yüzde 6.9 düzeyinde oluşurken, koridor da 1.8 puana indirilmiş oldu. 

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyon raporunu açıkladığı toplantıda gıda enflasyonuna ilişkin tahminlerini yüzde 9'dan yüzde 8'e çektiklerini söyledi. Petrol fiyatlarıyla ilgili olarak nisanda 60 dolar olarak dile getirilen tahmin de 59 dolara indirildi. Yani bu veriler, düz mantıkla enflasyon tahmininin 0.1 puan da olsa yukarı yönlü değil, aşağı yönlü revize edilmesini gerektirirdi. Ama hesaplama yalnızca gıda maddelerindeki fiyat artışı ve petrole bağlı olarak yapılmıyordu ki; başka bir dizi etken fiyatlar üstünde rol oynuyordu ve baz etkisi denilen bir gerçek vardı.

"Yüzde 7'nin üstü olmamalı"

Merkez Bankası Başkanı Başçı, soruları yanıtlarken, iddialı bir çıkışa imza attı. Başçı, enflasyonun artık yüzde 7'nin üstünde olmaması gerektiğini söyledi. Bu söylem, "Merkez Bankası'nın tahmininin aslında yüzde 7'nin üstünde olduğu, ne var ki bu düzeyin üstünü telaffuz etmemek adına etiket gibi bir tahminle, yani yüzde 6.9'la kamuoyu karşısına çıkıldığı" izlenimi uyandırdı. Ve hatta denildi ki, "Merkez Bankası madem yüzde 7'nin üstünü, olmaması gereken bir oran, olarak ilan ediyor, keşke tahminini de değiştirip sınıra dayamasaydı da yüzde 6.8'de tutsaydı".

Düşecek demekle düşse...

Çok bilindik fıkradır. Fare kafayı çekmiş çekmiş ve kendi çapında haykırmış: "O kedi buraya gelecek!"

Biz de yıllardır kafayı çeken fareler gibi enflasyona meydan okuyoruz ama, o enflasyonun altında kalmaktan bir türlü kurtulamıyoruz. 

Çünkü çok şey elimizde değil. İstediğimiz kadar akılcı kararlar alıp uygulamaya çalışalım, hatta uygulamayalım, birileri bir yerden öyle bir çomak sokuyor ki tekere, bin bir fedakarlıkla alınan önlemler bir anda boşa gidiveriyor. 

Şimdi içinde bulunduğumuz siyasi atmosfere bakın. Merkez Bankası istediği kadar enflasyonu düşük tutmaya çalışsın, ki zaten çalışacak, görevi bu, hiçbir şekilde kontrol edemeyeceği bir dizi gelişme yaşanıyor. Daha birkaç hafta önce kimsenin aklına dahi getirmediği gelişmeler içindeyiz. Unuttuğumuz terör yeniden hortladı, ne yazık ki hortlatıldı. Böyle bir ortamda ne yaparsanız yapın, ekonomik bazlı önlemler pek de işe yaramayacak, bu önlemler siyasete kurban gidecektir.

Dolayısıyla Merkez Bankası'nın enflasyon tahmini olarak bundan sonra ortaya koyacağı oranlar, olabileceğin en iyisi, en düşüğüdür. Gerçekleşme, ekonomi dışındaki olumsuzlukların etkisiyle ne yazık ki dile getirilmiş olandan daha olumsuz bir düzeyde karşımıza çıkacaktır. 

Bir başka ifadeyle, yüzde 6.9 olarak açıklanan tahminin altına inmek artık kesinlikle söz konusu değildir. Gerçekleşme, siyasi etkilerle daha yüksek olacaktır. Kaldı ki, nedense göz ardı ettiğimiz önemli bir baz etkisi gerçeği de bizi beklemektedir.  

Baz etkisinin önemi

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, yıllık enflasyonun temmuz sonu itibariyle yüzde 7'nin altına ineceğini tahmin ettiklerini, eylülden itibaren baz etkisiyle yeniden küçük bir artış olacağını, yılı da öngördükleri yüzde 6.9 dolayında kapatacaklarını söylüyor. Başçı'nın açıklamasına genel olarak elbette katılmak gerekiyor. Yön, ifade edildiği gibi olacak; ama oranlar daha farklı oluşacak.

Bizim de aylardır altını çizdiğimiz eğilim bu şekilde zaten. Bu köşede son olarak 29 Temmuz'da aktardığımız tabloyu biraz farklı şekilde yeniden sunuyoruz bugün. Yani 2003-2013 döneminin aylık artış ortalaması ve bu ortalamanın 2014 artışıyla kıyaslanması sonucu ortaya çıkan bu yılın yıllık oranları... 

Doğru, yıllık oran temmuz ve ağustosta yüzde 7'nin altında kalacak gibi; ancak sonrasındaki çıkış öyle pek de yavaş değil. Hele hele eylülden itibaren neredeyse yatay seyredip yılı yüzde 6.9'da kapatmak hiç mümkün değil.

Yüzde 7'nin üstünde bir enflasyon Türkiye'ye yakışmaz, Türkiye daha yüksek oranları unutmalı; kimsenin itirazı yok. Gıda maddelerindeki artış yüzde 7'yi, 8'i geçmemeli, o da üretici için, ama diğer artışlarla genel artış daha düşük olmalı, buna da kimsenin itirazı yok.

Ama bir de baz etkisine dayalı hesaplamaların ortaya koyduğu bir tablo var. Yılı yüzde 9'un altında kapatmak çok zor. Beklenen oranı bir kez daha vurgulayalım; yüzde 9 ile yüzde 9.5 arası. 

Yani istediğimiz kadar haykıralım, kedi gelmiyor! 

aktas-tablo-2.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar