Syriza ya Ege’de boğulacak ya Akdeniz’e yayılacak

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Yunanistan’da Birleşik Sol Koalisyon’un (Syriza) seçimleri açık ara kazanması ve iktidar olması, sadece Yunanistan açısından değil Avrupa Birliği açısından da politik ve ekonomik sonuçlar yaratacak kritik bir dönüm noktası. Bizdeki HDP ve Birleşik Haziran Hareketi benzeri bir siyasi yapı olan Syriza, Troika diye adlandırılan Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası’nın dayattığı kemer sıkma programına sert bir şekilde karşı çıkarak her seçimde biraz daha yükselerek iktidar oldu. 

Şimdi Syriza çok kısa süre içinde Troika ile çetin bir bilek güreşine girişecek. Bu güreşte Syriza gücünü kemer sıkma politikaları altında yıllardır deyim yerindeyse inim inim inleyen Yunan toplumunun desteğinden alacak. Syriza’nın zayıf yanı, yıkıma uğramış ekonomisi ve yüklü borçları karşısında ekonomisinin çarklarını çevirmesinin çok zor olması. Bu durum Troika’nın da gücünü oluşturacak, çünkü alacaklı olan ve parası olan taraf Troika. Syriza’yı iktidara taşıyan birinci faktör ta başından Troika’nın insafsız kemer sıkma politikalarına karşı çıkması ise ikinci faktör, dayatılan kemer sıkma politikalarının Yunan halkına yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik getirirken 5 yılda ele gelecek hiçbir ekonomik başarı yaratamayarak iflas etmiş olmasıdır. 

“Yunanistan’ı kurtarma” paketi olarak sunulan paketler aslında sadece başta Alman ve Fransızlar olmak üzere dev Avrupa bankalarını kurtarmaya hizmet etti. Yunanistan’ın payına ise ekonominin yüzde 25 küçülmesi, işsizlik oranının yüzde 26’ya tırmanması, gençler arasındaki işsizliğin yüzde 50’nin üstüne fırlaması, nüfusun dörtte birinin yoksulluk riski altında kalması, her 4 küçük ve orta işletmeden birisinin kapısına kilit vurması, 200 bin insanın karnını duyurabilmek için yurtdışına gitmesi, emekli maaşlarının ve asgari ücretin üçte bir azaltılması, ilaç yardımlarının kısıtlanması gibi acılar düştü. 

Troika’nın dayattığı kemer sıkma politikaları, Yunanistan krizinin bütün faturasını emeğiyle geçinen topluma yıktı. Oysa Yunanistan’ın ekonomik krize sürüklenmesinin sorumluları on yıllardır yolsuzluk bataklığında geçinip giden politikacı elitler ile medya desteğine de sahip olan yandaş işadamları elitiydi. Bunların yarattığı harcamalar ve devasa borçlar ekonomiyi batma noktasına getirmişti. Politik desteklerine de dayanarak vergi kaçıran ve vergi istisnalarından cömertçe yararlanan oligarklar, ekonomi krize sürüklenirken paralarını yurtdışına çıkarmış ve Londra benzeri gözde mekanların en iyi emlak müşterileri arasına katılmışlardı. Troika’nın kemer sıkma planları, krizin asıl faillerine dokunmazken toplumun alt ve orta kesimlerinin boğazını sıktı. 

Yunan halkı bu Pazar yapılan seçimler kemer sıkma politikalarına güçlü bir şekilde “artık yeter” dedi. Zenginler elitine vergi muafiyetleri yerine yoksullara ve çalışanlara ücret artışı, sağlık yardımı gibi rahatlatıcı önlemleri vaat eden Syriza’yı iktidar yaptı. Bu önemli ama bundan sonra gidilecek yol hiç de kolay çözümlerin olduğu bir yol değil. 

Troika, Syriza’nın istediği ölçüde tavizler vermeyi kabul etmeyecek. Hatta anlaşmayı iyice zora sokarak Syriza’yı politik olarak da boğmak isteyecektir. Troika’yı korkutan ikinci önemli faktör Syriza’nın yarattığı dalganın İtalya, Portekiz ve İspanya’ya da yayılması. Üstelik bunlardan Portekiz ve İspanya’da bu yıl seçim var. Syriza’nın bu çatışmada kendi toplumsal desteğini diri tutmaya ihtiyacı var. Hatta kemer sıkma politikalarına karşı uluslararası sosyal desteğe de ihtiyacı olacaktır. 

Syriza’nın Ege’de boğulması, kemer sıkma politikalarının aynen sürmesine imkan verecek. Tersi olur da Syriza Akdeniz’e yayılırsa kemer sıkma ve krize çözüm politikalarında ciddi değişiklikler gündeme gelecek. Her iki ihtimal de büyük çalkantılara yol açacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar