Suzan Sabancı, ”Her yere yatırım yapma devri geçti” diyor

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Fortune Türkiye dergisinde yayınlanan söyleşisinde, "Her yere yatırım yapma devri geride kaldı. Eskiden neyi tutsanız altın oluyordu, öyle bir dönemin geri gelmesi biraz zor" diyor.

Küresel kriz öncesi, varlıkların balon yapması sonucu, insanlar ve şirketler imkanlarını değerlendirmek arayışında ana uğraşı konuları ve bildikleri pazar sınırları dışına dağılma alışkanlığı edindi.

Bu dağınıklık bir ölçüde ana uğraşı konularında ihtisaslaşma, verimliği artırma, teknolojiyi geliştirme imkanlarına da zarar verdi.

İnsanlar ve şirketler birbirlerine bakarak, kendi ihtisas alanları dışında yatırımlara yöneldi. Başarısızlık riskinin azlığı, kısa sürede kazanç imkanının bolluğu bu dağılmayı teşvik etti.

Tekstilci, yap-satçılığa soyundu. Diş doktoru iplik üretim tesisi kurdu. Memur sanayici oldu. İstanbul'u beğenmeyen Mısır'da üretim yapmaya soyundu. Yurtdışına ilk defa çıkan Rusya'da iş yapmaya kalktı.

Küresel pazarda ölçek ekonomisinin hakim olduğu sektörlerde Türkler küçük ölçekli işletmelerle rekabet edebileceklerini sandı.

Küresel kriz bu eski alışkanlıklardan vazgeçilmesini zorunlu kılıyor.

İşte Suzan Sabancı Dinçer de bu değişimi vurguluyor. Dünyada büyüklüklerin ve ölçek ekonomisinin çok önemli olacağını belirterek, 'küçük olsun, benim olsun' anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini söylüyor.

"Birleşmelere sıcak bakmak ve teşvik etmek gerekir. Dünyada büyüklükler, ölçek ekonomisi çok önemli olacak. Şirketlerin bulunduğu sektörlerde birleşebilecekleri, sinerji yaratabilecekleri bir ortam varsa bu konulara açık olmaları lazım. Sahiplerin ölçek ekonomisine farklı bakmaları gerekiyor. Yani, 'ben, ben, ben kontrol edeceğim, ben yapacağım"olmayabilir. Çünkü tüm dünyada rekabet var, para-kaynak azaldı, risk algılaması da farklılaştığı için insanlar belirli yerlere yatırım yapacak. Eskisi gibi her yere yatırım yapma devri geride kaldı. Eskiden neyi tutsanız altın oluyordu, öyle bir dönemin geri gelmesi biraz zor" diyor.

Suzan Sabancı Dinçer'e göre, "Ankara'da iyi bir pazarlık olacak. Ama sadece IMF  yetmez. IMF'nin yanında bizim iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve ülke olarak birlikte olmamız, kenetlenmemiz, odaklanmamız, dikkati dağıtmamamız ve Türkiye'nin önceliklerini belirlememiz gerekiyor. IMF'den gelecek kaynağın bir kısmının reel sektör için kullanılması bizim için çok pozitif olur. Gelecek kaynağın reel sektöre gitmesi, reel sektörün iş yapması, büyümesi ve finansal ihtiyacını karşılaması için kullanılmalı.

Ekonomiyi canlandırmak, finansal oyuncuların sorunlarını çözebilmek ve güveni sağlamak için Amerika ve Avrupa'da açıklanan çok büyük paketlere rağmen 2009'da toparlanma zor gözüküyor.

İlk çeyrek, 2008'in son çeyreği gibi kötü olacak. Ondan sonra belki bir yumuşama görebiliriz ama iyileşme zaman alacak."

Suzan Sabancı Dinçer, iş çevrelerinin kriz rüzgarının etkisinde paniğe kapılmalarının ve de karamsarlık içinde devamlı olarak eleştirel bir yaklaşım içine girmelerinin yanlışlığına işaret ederek diyor ki, "Fazla ağlamak da doğru değil. Farklı düşünüyor olabiliriz. Ama biz iş insanları olarak, işimizin başında her zaman çözüm bulup, çözüm önermek zorundayız. Kritik yapmaktan çok iş yapmaya odaklanmalıyız. Müteşebbis, iş dünyası olarak bizim ülkeyi pozitif tutmamız, moralleri bozmamamız, hiçbir zaman moral kırıcı olmamamız lazım. İnsanlar yatırım yapmış, tesisleri kurulmuş, işçi çalıştırıyor. Ekonomik sorumluluklarınız var, hissedarlarınız var. Tabii ki bunun en iyi gitmesi herkesin arzusu. Bu nedenle herkes bir an evvel çözüm istiyor. Bu işi nasıl en avantajlı bir şekilde halledebilirize odaklanmamız lazım. Bunun için de güven çok önemli.

Genç bir nüfusa sahip olmak bizim için çok büyük bir avantaj, önemli bir koz. Ama yüzde 4-5 büyüme Türkiye için yeterli değil. Bu yıl ise Türkiye ekonomisinin büyümesi yüzde sıfır olarak bekleniyor. Diğer ülkelerdeki sorunları düşündüğümüzde, Türkiye için bu yıla mahsus yüzde sıfırlık bir büyüme, başka hasarlar olmadığı sürece katlanılabilir. Ancak işsizlik oranı yüzde 13'lere çıkacak. Türkiye her yıl yüzde 6-7 büyürse belki 3-4 yılda işsizlik yeniden yüzde 10'lara inebilir..."

Fortune Türkiye dergisinde yayınlanan bu söyleşi değişik açılardan önemli. Öncelikle Suzan Sabancı Dinçer genç kuşak bir işkadını. Dünyaya açık bir finans kuruluşunu tepe yöneticisi. Ülkenin en büyük sermaye gruplarından ve de en yaygın faaliyet alanına sahip holdinglerden birinin mutfağında olan bitenleri yaşayan bir iş kadını. Açık anlatımıyla parmağı gerçek anlamda taşın altında.

Başarının meyvesini toplayacak da o, olumsuz gelişmelerin faturasını ödeyecek de o… İşte bunun için değerlendirmeleri önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018