Şüyuu, vukuundan beter
Bu eski bir deyiş. bir şeyin dedikodusunun yapılması, lafının çıkması onun gerçekleşmesinden daha kötüdür anlamına gelir. Ekonomik kriz de öyle bir şey.
Övünmek için söylemiyorum benim biri ABD’de, ikisi İstanbul’da üç doktorum var. Zırt vırt hastalandığımdan değil. Yaşın gereği ve bildiğimiz tansiyon, kolesterol ve insülin direnci haricinde bilmediğimiz bir mazarratla uğraşmayalım diye. İstanbul’daki doktorlarımdan biri sağıma soluma her bakışında “Ölürsün” der. Ben hemen oradan öbür doktoruma giderim, ilk doktorun tahtalı köye yaklaştığımı söylemeden aynı test sonuçlarını gösteririm, o da “Takma kafana. İyisin” der. Ben de gider işime bakarım. Genelde global ekonomi, özelde de Türkiye ekonomisi için hal böyle. Bir kısmı “Öldük” derken bazı diğerleri “Takmayın kafanıza” diyor. Televizyon kanallarında ve gazete köşelerinde konuya ayrılan zaman ve yere bakılırsa henüz bir ölüyor muyuz, yoksa kafaya takmayalım mı, karar verilmiş değil. Global ve Türkiye ekonomileri tıkırında mı, değil mi? Bu konuda yazan, konuşan uzmanların uzman olduklarına şüphe yok. Peki bu kadar uzman neden “Böyle olacak” deyip milleti aydınlatamıyor.
Birkaç nedeni var. Birincisi, bunu bilmek o kadar da kolay değil. Dünya ekonomileri o kadar birbirlerinin içine girdiler ki kimin elinin kimin cebinde olduğunu ayıklamak hemen hemen olanak dışı oldu. Bir de fikir sahibi olmanın riski var. Genellikle akademik geçmişli bizler “Öyle olma ihtimali çok” deriz ve de buna bir ama veya fakat veya lakin falan gibi bir şeyler ekleriz. Böylece seçenekli düşündüğümüzü gösteririz. Ama, lakin, fakat gibi kelimeler düşüncenin doksan derecelik bir köşeyi döndüğünü açıklayan kelimelerdir. Bir de sorulan soruların iyi sorulmaması var. Hani derler ya “İyi sorulmuş bir soru cevabın yarısını içerir” diye, doğrudur.
Şimdi herkes, özellikle iş adamları/kadınları soruyor ekonomi ne olacak. Ekonomi dediğiniz şey yekpare taştan bir direk değil ki. Bir sürü kurum, sektör, şirket, süreç birbirinin içine girmiş. Bir de sokaktaki vatandaş, hizmet kurumları var. Kime ne olacak? Bu öğelerden biri için iyi olan öbürü için felaket olabilir. Elbette herkesin sormak istediği “Bana ne olacak?” sorusu. Söz gelimi ben emekli bir vatandaşım. İş sahibi değilim. İş sahibi olacak yaşı da geçtim, niyetim de yok. Allah’a şükür kirada değilim. Sıfır borcum var. 1985 yılından bu yana kredi kullanmam, kredi kartım da yoktur. Bu soruyu ben sorsam bir uzman büyük olasılık doğru dürüst bir cevap verebilir. Nelere dikkat etmem gerektiğini söyler. Ama herkese, her kuruma, her sektöre ne olacak diye sorup da doyurucu bir cevap alamazsak da kızmamak gerekir.
Söz gelimi soruyorlar “Çin ekonomisi çöktü mü? Çökerse bize etkisi ne olur?” Bir kere soruda Çin ekonomisinin çöktüğünü var sayıyoruz. Evet Çin hisse senedi piyasası indi. Çin devalüasyona gitti. Çin’in çöktüğünün şüyuu vukuundan beterdir. Bir kere Çin şirketlerinin gelirleri arttı, düşmedi. Geliri düşen Çin devleti. Çin’in uçtuğu haberleri ne kadar abartılıysa battığı haberleri de o kadar abartılı. Battığı falan yok. Çin in çöktüğünün şüyuu vukuundan beterdir.
Merak ediyorlar. ABD Merkez Bankası faizleri arttıracak mı? Arttırırsa bizim ekonomi ne olur? Arttırır efendim. Genelde çok iyi olmaz. Bizim gibi ülkelerden geçmişte nereye koyacağımızı bilemediğimiz bollukta gelen para ya hiç gelmez ya da az gelir, büyük olasılık az para pahalıya gelir. Bu da yakıtı borç olan bizim gibi ekonomiler için iyi olmaz. Ama bu olacak. Bunu tahmin için nükleer fizik profesörü olmak gerekmiyor. ABD’nin büyük faiz artırımına giderek kırılgan ekonomileri batıracağı haberlerinin şüyuu vukuundan beterdir.
Soruluyor “ABD ve AB serbest ticaret anlaşması imzalayacaklar mı? Bize etkisi ne olur?” İmzalayacaklar efendim. Bize etkisi genelde olumlu olmaz. Biz AB Gümrük Birliği'nde olduğumuz için ne konuda anlaşırlarsa biz de uymak zorundayız. İşimize gelmiyorsa Gümrük Birliği'nden çıkarız. Tabii bunu demesi kolay. Bir yıl kadar önce bir televizyon programında ABD ve AB anlaşmayı bir yıla kadar imzalarlar demiştim. Bir yılı geçti. Serbest ticarette anlaştılar, ama tarım ürünleri, ve anlaşmazlıkların hallinde henüz anlaşamadılar. Eninde sonunda anlaşırlar. ABD ve AB’nin serbest ticaret anlaşması halinde Türkiye’nin batacağı haberlerinin şüyuu vukuundan beterdir.
“Türkiye de seçimlerin ekonomiye etkisi ne olur?” İyi olmaz efendim. Seçim sürecinde çok olumlu şeyler olmayacağı gibi içinde bulunduğumuz durumda seçimden sonra da ekonomi çok iyi olmaz. Bizim bir kısmına geçmiş haftalardaki yazılarımda değindiğim ciddi yapısal sorunlarımız var. Bunları halletmezsek daha çok soru sorar. Şüyuu vukuundan beter dedikoduları dinleriz.
Ben “Takma kafana” diyenlerden değilim. “Öldük bittik” diyenlerden de değilim. Kafaya takacak çok şeyimiz var. Ama, adet olduğu üzere konuda konuşup bir şey yapmıyoruz. Hani genel kurullarda uygulanan ve Robert’s Rule of Order denilen toplantı prosedürüne ilişkin kurallar vardır ya. Orada oturum başkanı duruma göre “Hakkında konuşmak yok, sadece lehte veya aleyhte konuşmalar izin vereceğim” der ya. Biz hep hakkında konuşuyoruz, ne bir şey yapıyoruz ne de yapılanlar hakkında lehte veya aleyhte kararlılığımız var.
Sağlıcakla kalın.
NOT: Benden Facebook ve Linkedin sayfalarıma arkadaş olarak katılma arzusunda bulunan sevgili okurlar, dostlar, meslektaşlar. Cevap alamadığınız için kızmayın. Ben ne Facebook ne de Linkedin ne de herhangi bir sosyal medya kullanmıyorum. Ayda iki kere ya açarım ya açmam. Ama gelen elektronik postalara elimden geldiği kadar cevap yazarım.