Süvariler gitmiyor, şövalyeler ve samuraylar geliyor....
Çocukken okuduğumuz resimli romanlarda hain kızılderililer masum beyazlara saldırdığında kuşatma altındaki kaledekilerin dayanma gücü kalmadığında imdada süvariler yetişirdi ve asla geç kalmazlardı.
Resimli romanlarla mali piyasaların ne alakası var demeyin. Küresel kriz sonrasında reel ekonomideki sınırlı toparlanma ve mali piyasalardaki yükselişte süvariler büyük rol oynadı. Süvarilerin geleceğine inanan ve pek de masum olmayan yatırımcılar büyük paralar kazandılar.
Amerika’daki konut balonu patladığında, Avro bölgesi yıkılmanın eşiğine geldiğinde, Japonya borç – deflasyon – durgunluk sarmalına yakalandığında itibarı yüksek gelişmiş ülke merkez bankaları devreye girerek risk alan yatırımcıları kurtardılar.
2014- 2015 yıllarında mali piyasalarda görülen satış dalgasında Fed’in süvari rolünü oynamaktan sıkıldığını işaret eden açıklamaları etkili oldu. Fed’in bilançosunu daha fazla büyütmeyeceği ve faizleri artırmaya başlayacağı sinyalleri üzerine küresel risk iştahında sert bir gerileme görüldü. Ancak endişe etmeyin dünyayı kurtarmak merkez bankalarının fıtratında var. Süvariler gitmediği gibi artık şövalyeler ve samuraylar da oyuna katıldı ve küresel piyasalarda moraller düzeldi.
Küresel piyasalar moral bozucu bir başlangıç sonrası Ocak ayını iyimser bir havada bitirdi. ECB’nin güvercin taklası ile başlayan yükseliş BOJ’un negatif faiz kararı sonrası daha da güçlendi. ECB ve BOJ’un para politikasında ilave genişlemeye gitmesi Fed faiz artırım beklentilerini düşürerek verim eğrilerini aşağı çekti. Gerçi bu işte biraz tuhafl ık var. Japonya’nın faiz kararı sonrası eksi faiz veren tahvil büyüklüğü 5.5 trilyon dolara ulaştı. Söz konusu büyüklük JP Morgan devlet tahvili endeksinin dörtte birine tekabül ediyor.
Diğer bir deyişle devlet tahviline yatırım yapan ve risk almayı sevmeyen yatırımcıların dörtte biri bu güvence için bedel ödemeye razılar. Küresel risk iştahının düzelmesi için bu kadar çaba harcanmasına rağmen bazı kurumsal yatırımcılar muhtemelen iç tüzüklerinin zorlaması gereği paralarını devlet tahviline yatırmaya devam ediyorlar.
Şaşırtıcı olan diğer gelişme, küresel büyümenin yavaşladığı ve merkez bankalarının negatif faizi kullanmaya başladığı bir ortamda petrol fiyatlarında görülen yükseliş. 20 Ocak’ta 28 doların altına inerek dip yapan Brent petrol son 10 gün içinde %25’e yakın değer kazandı. Petrol fiyatlarındaki artış talep tarafındaki gelişmelerden değil arz cephesindeki kısıntı beklentisinden kaynaklandı. OPEC üyelerinin ve Rusya’nın petrol üretiminde kısıntıya gidebileceğine yönelik sinyaller aşırı kısa pozisyon tuttuğu için teknik olarak uygun piyasalarda sert bir yükselişi tetikledi. Yüksek betalı Türkiye piyasaları küresel risk iştahının düzeldiği bir ortamda dünyayı yenmeye başladı. MSCI Türkiye hisse senedi endeksinin sene başından beri kaybı %0,6’ya geriledi. Aynı dönemde gelişmekte olan ve gelişmiş piyasalar sırasıyla %9 ve %8 değer kaybetti.
Peki ama nereye yatırım yapalım diye soruyorsunuz. Halen resimli roman okuyor ve süvarilerin zamanında geleceğine inanıyorsanız riskli varlıklarda yatırım yapmaya devam edebilirsiniz. Yok eğer inanmıyorsanız, Türkiye’de mevduat ve devlet tahvilleri en azından reel faiz ödüyor.