Süt ithalatı…

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

Birkaç gündür okurlar soruyor; "Ali bey, süt ithal edilecekmiş doğru mu?"

'Doğru' yanıtını alınca tepkileri çok farklı oluyor.

Soruyu soran çiğ süt üreticisi ise; "desenize battık, hepten yok olduk" diyor.

Süt hayvancılığına yeni yatırım yapmış veya yapmayı düşünen girişimciyse; "o zaman bize niye sıfır faizli kredi verip yatırım yaptırıyorlar" diye söyleniyor.

Bazı okurlar ise öfkesini bizden çıkarıyor. Sanki ithalat kararını biz vermişiz gibi, kızgın ifadelerle ağzına geleni söyleyip telefonu kapatıyor.

Hiç kimse çiğ süt ithal edileceğine inanmak istemiyor.

Fakat ortada da ithalatı öngören Bakanlar Kurulu Kararı var.

Resmi Gazete'nin 6 Ekim 2010 tarihli sayısında yayınlanan "Bazı Tarım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar"a göre, 31 Aralık 2010'a kadar 2 bin 500 ton süt ve krema, 2 bin ton tereyağı gümrüksüz ithal edilmesi öngörülüyor. Aynı kararla 9 bin ton soya yağı, 9 bin ton ayçiçeği tohumu, aspir veya pamuk tohumu yağları, ve daha bir çok bitkisel yağın sıfır gümrükle ithalatına da izin veriliyor.

Bu ürünler yıllardır büyük oranda ithal edildiği için kimseyi şaşırtmıyor.

Dikkat çekici ve ibret verici olan süt ithalatına izin verilmesidir. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye ilk kez süt ithalatına izin veriyor.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, HaberTürk Gazetesi'ne yaptığı açıklamada," Açılan ithalat kotası süt ve karşılığı süt tozu içindir. Bu konuyla ilgili bilgiye sahip olan Dış Ticaret Müsteşarlığı'dır. Ama gelecek olan sütün sağlığı ile ilgili kimsenin şüphesi olmasın. Biz örneklerini alıp gereğini yaparız."

Koruma Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, ithalatın yapılacağını doğruluyor. Hatta ithal edilecek sütün sağlığı konusunda şüphe duyulmamasını çünkü kendilerinin gerekli denetimleri yapacaklarını söylüyor.

Yakın zamanda bakanlığın nasıl denetim yaptığını herkes gördü. 2009 denetimleri açıklanırken önce bebek mamalarında ağır metal kurşun tespit edildiği açıklandı. Sonra yanlış bir anlama olduğu bebek mamalarında ağır metal olmadığı duyuruldu. Denetim konusunda bakanlığın güvenilirliği ne yazık ki zayıf.

İthalata gelince, denilebilir ki, yılda 11-12 milyon ton çiğ süt üreten Türkiye'ye 2 bin 500 ton süt ithal edilse ne olur, edilmese ne olur?

Unutulmamalı ki, ithalatla ilgili kararlar hep böyle küçük ve sembolik miktarlar ile başlar. Deyim yerindeyse önce küçücük bir delik açılır. Sonra delik büyütülür ve kapılar sonuna kadar açılır.

Canlı hayvan ithalatı da böyle başlamadı mı?

İlk ihale sadece 4 bin 25 tonluk canlı hayvan ithalatını kapsıyordu. Sonra peş peşe ihaleler yapıldı. Et ve Balık Kurumu sıfır gümrükle ithalata başladı. Sonra ithalat ihalesi 50 bin tona kadar çıktı. Bakanlar Kurulu, 100 bin ton canlı hayvan ithalatının sıfır gümrükle yapılması yönünde karar aldı. Toplamda ithalat izni kısa zamanda 120 bin tonu aştı. Daha da devam ediyor.

Yetmedi, besilik hayvan ithalatına kapı açıldı. O da yetmedi, özel sektöre ithalat yetkisi verildi. Gümrük vergisi canlı hayvan ithalatında önce yüzde 135'ten yüzde 40'a sonra yüzde 30'a düşürüldü. Bu da yetmedi yıllar sonra karkas et ithalatına izin verildi. Özel sektörün ithalat yapması için gümrük vergileri düşürüldü. Yaklaşan kurban bayramı öncesinde kurbanlıkların da ithal edilmesine karar verildi.

Önemsizmiş gibi görünen 4 bin 25 tonluk ithalatla açılan kapı sonuna kadar açılmış oldu.

Bütün bu kararlar alınırken bu işin sonunun çiğ süt ithalatına varacağını defalarca yazdık, televizyon programlarında dile getirdik. Kimse inanmadı. İnanmak istemedi. Fakat sonunda korkulan oldu ve 2 bin 500 ton sütün ithalatına izin çıktı. Bunun devamı mutlaka gelecektir.

Damızlık inek, kasaplık sığır, besi hayvanı, kuzu, koyun, kurbanlık büyük ve küçükbaş hayvan, karkas et ve en nihayetinde çiğ süt ve tereyağı ithal ediliyorsa, hükümetin hayvancılık politikası resmen iflas etmiştir. Bunun birinci derecede sorumlusu bu politikanın yürütücüsü olan Hükümet ve Tarım ve Köyişleri Bakanı ve bürokratlarıdır. Atılan her adım, verilen her kuruş destek ithalata gidiyor. Bu tabloyu değerlendirenler haklı olarak soruyor, Tarım Bakanı istifa etmek için daha neyi bekliyor?

Çiğ süt konusunda sorun sadece ithalat kararının alınması değil. En az ithalat kadar tehlikeli bir süreç yaşanıyor. Son dönemde yem fiyatının yüzde 15-20 oranında artması ile yem ile süt fiyatı başa baş noktaya geldi. Üretici bir litre süt satarak ancak bir kilo yem alabiliyor. Böyle dönemlerde üretici süt hayvanını kesime götürüyor. 2007-2008'de de böyle olmuştu. Yaklaşık 1 milyon süt hayvanı kesime gitti. Bugün yaşanan krizin temelinde  o dönemde süt hayvanlarının kesime gitmesidir. Önlem alınmazsa bir kez daha süt hayvanları kesime gidecek. Et üretimi geçici bir dönem artacak. İthalatla düşürülemeyen et fiyatı belli bir süre düşecek. Fakat, daha sonra bugünden daha büyük bir et krizi yaşanır. İthal ete muhtaç olan Türkiye, ithal süte de muhtaç olur.

Yem firmalarının yöneticileri, hammaddeleri büyük oranda ithal ettiklerini fiyat artışının bundan kaynaklandığını söylüyor. Fakat, ithalat yapmayan yem üreticileri de yaşanan  kriz ortamından yararlanarak fiyat yükseltiyor.

Özetle, süt üreticisi korku ve endişe içinde. Çiğ süt ithalatına izin verilmesi ve yem fiyatındaki artış üretimi ve üreticiyi tehdit ediyor. Türkiye yeni ve daha büyük bir et krizine sürükleniyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar