Surye'de nihai hedef nedir?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

 

 

 
Geçtiğimiz hafta Suriye sınırındaki Cilvegözü kapısında içine patlayıcılar yerleştirilmiş bir araç infilak etti. Çok sayıda Türk ve Suriye vatandaşı yaralandı, öldü. Maalesef, bazı yaralananlar kurtarılamayınca, ölü sayısı ilk bildirimlerden sonra yükseldi. Şimdi kim yaptı, niye yaptı tartışmaları yapılıyor. Bu tür olaylarda şu veya bu yaptı diye mantık yürütenler çoktur. Ancak güçlü kanıtlara ulaşılmadan hangi açıklamanın doğru olduğunu bilemeyiz. Bir örnekle açıklayayım. Kimine göre olay Suriye istihbaratı tarafından tezgahlanmıştır. Suriye muhalefetine Türkiye'den akan desteği engellemeyi amaçlamaktadır. Bir başka ihtimal olay saatinden biraz sonra kapıdan geçmeyi tasarlayan muhalefet liderlerine düzenlenmiş bir suikast olduğu, fakat muhalefet heyeti geciktiğinden patlamanın hedefine ulaşamadığıdır. Kimine göre ise, olayı Türkiye'yi çatışmaya içine daha çok çekmeyi amaçlayan bir muhalif grup tasarlamış olabilir. Sizce hangisi doğru? Daha fazla somut bilgiye ulaşmadan bilemeyiz. 
 
Suriye ile ilgili günlük tartışmalar içine yuvarlandığımızdan, aslında başta sorulması gereken soruları sormayı ihmal ediyoruz. Soralım: Türkiye'nin Suriye'deki nihai siyasi hedefi nedir? Bunu gerçekleştirmek için neler yapmaktadır, neleri yapması lazımdır? Türkiye politikasını Esad'ın gitmesi üzerine kurmuştur. Bir vade sonunda bu hedef gerçekleşebilir. Esad'ın siyasi desteği hergün aşınmakta, kendisine ümit bağlayanlar da durumu yönetemediğini, izlediği politikaların çözüm değil, kan ve gözyaşı getirdiğini görmektedirler.  Fakat o gidince ne olacaktır? Görülebildiği kadarıyla Suriye muhalefeti, birbirinden farklı ve muhtemelen bağdaştırılması mümkün olmayacak hedefler güden karmaşık bir örgütler demetidir. Son zamanlarda iç savaşa ülke dışından da çok sayıda aktörün katıldığı duyulmaktadır. Gelenlerin bir kısım yabancı devletin desteklediği radikal unsurlar olduğu söylenmektedir. Esat'ın gitmesinden sonra bu unsurların birbiriyle bu günleri dahi aratacak kanlı bir mücadeleye girmesi mümkündür. 
 
Ülkemiz, Katar ve aynı siyasi idealleri paylaşmadığımızı ümit ettiğim Orta Doğu'nun en geri rejimi Suudi Arabistan ile işbirliği içindedir. Başbakanımız Türkiye'nin Suriye'de demokrasi, insan hakları istediğine ilişkin beyanları, bu tuhaf müttefikler bağlamında pek inandırıcı olmamaktadır. Esat rejimi çökerse, Suudi Arabistan burada muhafazakar bir Sünni rejimin kurulmasına gayret edecektir. Bunun yaratacağı mücadele ise Suriye'yi bölünmeye götürebilir. Türkiye şüphesiz bu tatsız çatışmaların yarattığı olumsuz etkilerin ilk muhataplarından biri olacaktır. 
 
Karşımızdaki soru, Türkiye'nin nasıl bir Suriye öngördüğü, bunu gerçekleştirmek için hangi olanaklara sahip olduğu, başka hangi olanaklar yaratması; dolayısıyla, en son tahlilde, neler yapması gerektiği ile ilgilidir. Türkiye'nin çıkarı bütünlüğünü ve iç barışını koruyabilen, bir başka Orta Doğu ülkesinin hegemonyasında olmayan bağımsız bir Suriye'nin kurulmasındadır. Bu Suriye'nin kurulması için devlet teşkilatının çökmemesi, laik yapının korunması, Suriye'nin İsrail dahil, komşularıyla iyi geçinmesinin sağlanması elzemdir. Türkiye bu soruları soruyor mu, gelecek için hangi hazırlıkları yapıyor? Cevabı ne biz ne de hükümetimiz biliyor galiba.
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019