Suriye’den sonra Mısır…
Türkiye’nin Suriye’den sonra Mısır ve bağlamındaki ekonomik ve ticari menfaat alanı da tehlikeye girdi. Suriye ile 2010 yılında “zirveye” çıkan ilişkiler 2011 yılından itibaren büyük bir hızla irtifa yitirdi. Şu anda, bırakın ekonomiyi, diplomatik ilişki bile yok.
Mısır’da ise, 1 yıl önce “sandıktan” çıkan Mursi iktidarının askeri darbeyle devrilmesi, Türkiye’nin bu ülkeye yönelik politik ayarını da bozdu. Mısır politikası, Mursi’nin Müslüman Kardeşler ideolojik-siyasi zeminine dayalı iktidarını desteklemeye ayarlanmıştı. İkili ilişkiler bu yolda derinleştirilmek istenmişti; ayar tutmadı.
Bir de, Irak var. İlişkiler baştan beri merkezi hükümet düzeyinde sorunlu. Böylece; Suriye ve Mısır ile birlikte Türkiye’nin Akdeniz eşiğinde öyle bir hat oluştu ki, sadece bu ülkelerle değil, hattın altından Körfez ülkelerine ve ötesine kadar yayılan geri bölgedeki ekonomik ilişkiler de olumsuz etkileniyor.
Basit bir örnek: Suriye ile kapışma, Türkiye’nin bölgeye yönelik kısa ticaret yollarını uzattı; zaman ve navlun yükünü ağırlaştırdı. Ardından Mısır ile bozuşma, bu ülkenin Akdeniz üstünden sağladığı Ro-Ro ulaşımını ortadan kaldırdı. Dış politikada “stratejik derinlik” herhâlde böyle bir şey. İçine düşen çıkamıyor!
Ödenen bedeller
Türkiye’nin Suriye ile kapışmasının ekonomik maliyeti rakamsal olarak önemsenmeyebilir. Arkadaşımız Naki Bakır’ın bir çalışmasına göre, ilişkilerin liderler ve hükümetler düzeyinde belki de tarihin en “sıcak” düzeyine çıktığı son yıllarda arasında Türkiye’nin ihracatı 2009 yılında 1,421,6 milyon, 2010 yılında 1,844 milyon, 2011 yılında 1,610 milyon dolar.
Bu seride önemli olan rakamsal büyüklükten çok, özellikle ihracatın. ilişkilerdeki ısınmaya paralel olarak artma eğilimine girmesi. Türkiye, Suriye’de orta vadede ciddi büyüklüğe erişeceği kesin bir pazar potansiyelini yitirmiştir. Ayrıca, güney sınırı illeri için büyük önem taşıyan ihracat gelirlerini de kesmiş veya zora sokmuştur. Körfez geri bölgesine ulaşımda artan maliyet ve zorluklar da cabası.
Mısır’ın Türkiye için ekonomik ve ticari ağırlığı Suriye’den fazla. Bu ülkeyle ticaret hacmi 2012 yılında 5 milyar 21 milyon dolar. Bu yılın ilk 5 ayında 2 milyar 54 milyon dolar.
Daha geriye gidersek, 2003 yılında 346 milyon dolarlık ihracat 2012 yılında 3 milyar 679 milyon dolar. Keza, Mısır’dan ithalât da ticari ilişkilerdeki gelişmeye paralel bir artış gösteriyor; 2009’da 641,6 milyon dolar, 2012’de 1,342,1 milyon dolar. Bu yılın ilk 5 ayında da 1, 379,1 milyar dolarlık ihracat söz konusu. Dış ticaret geliri olarak bu rakamlar Türkiye’nin zar zor erişebildiği 150 milyar dolarlık toplam ihracatı için değerlidir ki bunlar ilişkilerin bir boyutu.
250 Türk şirketi
Türkiye’nin Mısır politikası şimdiki rotada sürdürülürse, ekonomik kayıp sadece ihracatta olmayacak. Bu ülkede hâlen 250 Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin toplam yatırımı 2 milyar dolar. İşletmelerinde 65 bin Mısırlı çalışıyor. Yatırımlar tekstil ağırlıklı olmakla birlikte kimya, perakende ve müteahhitlik hizmetleri de önem kazanıyor.
Mısır ile ilişkiler, Türk şirketlere bu ülke üstünden ABD’ye ve Avrupa Birliği’ne ihracat imkânı da sağlıyor. Özellikle, ABD’ye ihracat gümrüksüz yapılıyor. Türkiye bu durumuyla Mısır’da en fazla yatırıma sahip 28. ülke konumunda.
Ayrıca, iki ülke arasında ortak savunma malzemesi üretim ve tedarik projeleri gündemde. Türk Eximbank’ın bu amaçla Mısır’a 250 milyon dolarlık kredi açmasını ilişkin hükümet kararı yürürlükte. Hepsi bu kadar değil; yine ihracat finansmanı için 1 milyar dolarlık Hazine, 1 milyar dolarlık da Türk Eximbank olmak üzere 2 milyar dolarlık bir kredi paketi de hâlen uygulanıyor.
Türkiye’nin güney hattına dönük dış politika parametrelerini eleştirmek bu sütunun konusu değil. Çeşitli kaynaklarda yeterince uyarı ve eleştiriye erişmek mümkün. Söylenmesi gereken şu: Türkiye’nin güney rotası yalnız siyaseten değil ekonomik ve ticari menfaatler açısından da acilen düzeltilmeye muhtaç.