Suriye'den beklentiler

Ö. Süleyman KILIÇARSLAN
Ö. Süleyman KILIÇARSLAN STRATEJİK ANALİZ suleyman.kılı[email protected]

Suriye’de 61 senedir iktidarda olan Baas rejimi, üzerine eğreti oturduğu kolonların yıllar yılı içten içe çürümesi neticesinde sessiz sedasız çöküverdi. Yıkıntının tozu dumanı dağılıp kadim Bilâd-ı Şam’ın merkezinden geriye, viraneden başka bir şey kalmadığı anlaşıldığında iş işten çoktan geçmişti. Esasen zorlu bir coğrafyada ağır aksak yol alan Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşla birlikte üretim ve imalat, iç ticaret, ihracat, ithalat, milli gelir ve GSYİH yüksek oranlarda düşmüş, satın alma gücü ve özel tüketim bitme noktasına gelmişti. Altyapı ve sanayi tesisleri tahrip olmuş, yakıt ve elektriğe erişim de zorlaşmıştı. Uzunca süredir can çekişen ekonomi; İran, Rusya, Çin’den gelen destek ve rejimin bir narko-devlete dönüşmesi sayesinde pamuk ipliğiyle hayata tutunabilmişti.

Ya bundan sonrası?

Küresel düzlemde gerçekleşen Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu’daki kaos ve benzeri gelişmeler, ülke ekonomisinin ardından Beşar Esad’ın da sonunu getirdi. Fakat diktatöryal Baas rejimine son verme maksadına ulaşan muhalif devrimin, onun yerine neyi koyacağı henüz netleşmediği gibi ülkenin fiilen bölünmüş yapısı da fazlaca değişmedi.

Yarım milyon insanın hayatını kaybettiği, komple kutuplaşan nüfusun yarısının göçe zorlandığı, altyapının ve ekonominin felç olduğu Suriye’de emniyet, istikrar, toplumsal huzur ve refahın yanı sıra katılımcı bir siyasi sistemin tesis edilmesi kısa sürede olacak iş değil. Üstelik yeni bir vekil unsurlar ve/ veya doğrudan devletler arası mücadeleye yol açabilecek farklı çıkar, kin ve angajmanların mevcudiyeti de cabası. Dolayısıyla Suriye’deki kaotik duruma bir süre daha belirsizliğin ve karşılıklı güç çekişmelerinin eşlik edeceği anlaşılıyor.

Tahribatın boyutları

Ülke genelinde yaşanan iç savaş ve otorite boşluğu nedeniyle altyapıda 120 milyar dolarlık hasarın oluştuğu ve 2011’deki seviyeye ulaşmanın en az on yıl süreceği tahmin ediliyor. Altyapı, enerji ve konut öncelikli olmak üzere, gıdadan dayanıklı tüketim mallarına ve eğitime kadar çok farklı sektörde yaklaşık 400 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Bu devasa yıkımın altından tek başına kalkması imkânsız görünen Suriye’ye uluslararası destek sağlanması zaruri, ancak bunun için minimal de olsa hukuk nizamının, en azından yeniden inşa çalışması, yatırım ve ticaret yapılabilecek koşulları sağlayacak düzeyde göreceli kamu düzeninin tesis edilmesi şart. Dış desteğin haricinde, ülkenin hidrokarbon rezervleri ile Esad ailesinin ve rejimin diğer üyelerinin yurt dışına kaçırdıkları milyarlarca dolar değerindeki milli servetin de bir şekilde işe koşulması gerekiyor.

Türkiye’nin beklentileri

Ülkemize yönelik terör ihracına mâni olacak, sığınmacıların gönüllü geri dönüşü için cazibe yaratacak, nispeten güven ve istikrar içinde bir Suriye arzu ediyoruz. Bu koşullar sağlanabildiği takdirde Türkiye için altyapı, konut, enerji ve ticaret gibi birçok sektörde büyük fırsatlar sunabilecek bir potansiyel söz konusu. Bu durum Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın “harabat ehlini hor görme, defineye malik viraneler var” dizesini akla getiriyor.

Suriye’den beklentilerimizin gerçekleşmesi ise bu ülkenin en başta toprak ve nüfus bütünlüğünü muhafaza etmesine, terör unsurlarından temizlenmesine, asgari emniyet ve intizama kavuşmasına, en nihayetinde de yeni yönetimin Türkiye ile dostane ilişkiler kurmasına bağlı olacaktır. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar