Suriye’deki durum; Irak ile ekonomik ilişkilerimize nasıl yansır?

Ö. Süleyman KILIÇARSLAN
Ö. Süleyman KILIÇARSLAN STRATEJİK ANALİZ suleyman.kılı[email protected]

Suriye’de ortaya çıkan yeni kaotik orta­mın, Türkiye’nin de içinde olduğu bölge ülkelerinin tamamını, özellikle de Suriye ile 599 kilometre ortak sınırı bulunan Irak’ı bir şekilde etkilemesi kaçınılmaz.

Zaten Irak, ABD işgalinin ve bunun bir yan etkisi olarak gelişen IŞİD’in neden oldu­ğu enkazın altından daha yeni çıkıyor. Alıcı kuşlar misali etrafında dönüp duran istik­rarsızlık dalgasından doğrudan veya blast etkisiyle zarar görmek Irak’ın isteyeceği en son şey. Bağdat hükümetinden yapılan açık­lamalar da bu riskin farkında olunduğuna ve Suriye kaynaklı olası sorunlardan kaçın­mak için gerekli tedbirlerin alındığına işa­ret ediyor.

Ancak, 2025 yılı sonlarında hassas bir se­çim sürecine girecek olan Irak, sınırların­daki güvenlik riskinin ve yasa dışı ticaretin artmasından yine de endişeli. Ayrıca, Suri­ye’deki otorite boşluğunun IŞİD gibi radikal örgütlerce doldurulmasının ve/veya Sünni ağırlıklı bir yönetim tesis edilmesinin ken­di iç dengelerini etkilemesinden kuşku du­yuyor.

Alarm zilleri çaldırır

Suriye’deki iç dinamiklerin makul bir den­ge noktasına oturacağı zaman dilimi ve sü­reçte İran’ın alacağı pozisyon ise bu etkinin derecesi bakımından belirleyici olacaktır. Gazze’de başlayan, akabinde Lübnan’a sıç­rayan ve Suriye’ye genişleyen savaşta vekil güçleriyle beraber zafiyete uğrayan İran’ın istikrarsızlık yaratma kapasitesi neyse ki es­kisi gibi değil ama yabana atılabilecek kadar da zayıf değil. Bu arada Trump liderliğindeki ABD’nin, hedef önceliğinde yer alan İran’ın bölgeyi yeni bir türbülansa sürüklemesine müsaade etmemesi bekleniyor.

İşlerin ters gitmesi ve Suriye’deki kaosun büyümesi hem doğrudan hem de Irak’a yan­sımaları bakımından ülkemizi de etkiler. Çünkü Türkiye’nin Irak’taki ekonomik po­tansiyelini geliştirmesi, bu ülkenin istikra­rını sürdürmesine bağlı. Arzu etmeyiz ama en kötü durum senaryosu gerçekleştiği tak­dirde, Irak’ta yaşanabilecek bir düzensizlik ve Ankara-Bağdat ilişkilerindeki sıkıntılar Türk yatırımcılar için alarm zillerinin çal­ması anlamına gelir.

Fakat bu yönlü bir gelişmenin öngörülme­diği halihazır durumda; petrol üretimine da­yalı yüksek döviz rezervlerine sahip Irak’ın ithalata bağımlı olması, dışa açılması, altya­pıya yatırım ihtiyacı ve olumlu “Türk Malı” algısı ülkemiz açısından mühim fırsatlar ya­ratıyor. Savaş aşamasından yeniden inşa ev­resine geçen Irak’ın bilhassa imarı ve alt/üst yapı çalışmaları, büyük ölçekli yatırımlara kapı aralıyor.

Netice itibarıyla Irak; ticaret hacmi, yatırımlar, müteahhitlik hizmetleri, turizm, sağlık turizmi, hizmetler ve lojistik sektörü bakımından Türkiye’nin en önemli ortakları arasında yer alıyor. İki ülke ekono­misi birbirini tamamlıyor, Türk yatırımları ve ürünleri özellikle tercih ediliyor.

Öte yandan Irak’ta; IŞİD tehdidi izole edi­lerek, ülkenin istikrar ve güvenliğine risk oluşturacak düzeyin altına çekilmiş durum­da. Terör örgütü PKK’yla mücadelenin, Tür­kiye ile siyasi ve ticari ilişkilerin gelişme­sinde öncelik arz ettiği bilinciyle de hare­ket ediliyor. Dolayısıyla Türk iş insanlarının Irak’taki yatırımlarına yönelik terörizm kay­naklı güvenlik riski nispeten azalmış oluyor.

Nefes almaya ihtiyaç var

Toplamda en fazla ihracat yaptığımız ve Türk müteahhitlik firmalarının en faz­la proje üstlendiği ülkeler sıralamasında üçüncü olan ayrıca, stratejik Kalkınma Yo­lu Projesi’ne ev sahipliği yapan Irak’ın Su­riye’deki gelişmelerden etkilenmemesi Türkiye’nin de yararına. Suriye’nin poli­tik birliğinin ve toprak bütünlüğünün ko­runmasını önceleyerek yürütülmesi gere­ken yeni düzen kurma çabalarının, bilhas­sa Türkiye ve Irak ile ilişkilerine olumlu yansıyacak bir formül içermesi de faydalı olur. Türkiye’nin, Suriye krizinden doğan tehditlere ve bu ülkenin yeniden imarına ilişkin Irak ile birlikte hareket etmeyi ba­şarması bölgesel istikrara ve küresel eko­nomiye de önemli katkı sağlar.

Zira Filistin, Lübnan, Suriye ve İran öze­linde Orta Doğu’da süregelen istikrarsızlık, Rusya-Ukrayna savaşı ve küresel rekabet gi­bi sorunlardan mustarip olan bölgemizin az biraz nefes almaya ihtiyacı var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Suriye'den beklentiler 23 Aralık 2024