Suriye'de sıradanlaşan krizin istenmeyen sonuçları

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]


 

Suriye'deki kan dökümünü durdurmak için önerilen Annan Planı, böyle bir sonuç sağlamadı. Suriye hükümeti dehşet politikasını sürdürüyor.  "Annan Planı'na fırsat tanıyalım" sözleri bir şey yapmamanın mazereti oldu. Suriye'de değişimi destekleyen ülkeler, Plan aracılığıyla Esad'ın muhalefeti yok etmesine engel olmayı ve muhalefetin isteklerine cevap vermesini sağlamayı amaçlıyorlardı. Suriye rejiminin destekçileri ise Esat üzerindeki uluslararası baskıyı hafifletmeyi ümit ediyorlardı.
Dünya Suriye'de ne yapılmalı diye tartışırken, Esat kendisine karşı olanların protestolar ve etkisi sınırlı yaptırımlarla yetineceğini, kimsenin müdahaleye niyetli olmadığını düşünüyor, taviz vermeden devam edebileceğine bekliyor. Sanıyorum, bir süre sonra dünyanın Suriye'deki olaylara alışmasını, kayıtsızlaşacağını, böylece egemenliğini yeniden kurabileceğini hesaplıyor. Bu süreç içinde Annan'la muhtelif anlaşmalar yapılabilir, verilen sözler de sürekli ihlal edilebilir.
Suriye'deki siyasi durumun değişmezlik kazanması, Türkiye'nin Suriye politikasını da çıkmaza sokmuştur. Suriye'de değişim talep eden hareketler başlayınca, Hükümetimiz önce Esat'a nasihat heyetleri gönderdi. Başbakanımız ve Dış İşleri Bakanımız kendisine değişim taleplerine duyarlı olması yönünde telkinde bulundular. Esat itiraz etmedi, olumlu yaklaşım sergiledi ama şiddet uygulamalarına devam etti. Türkiye'nin tutumu yavaş yavaş sertleşti ama sonucu değiştiren bir durum hasıl olmadı. Suriye ile ilişkilerimiz uzun süre düzeltilemeyecek şekilde bozuldu.
Acaba hükümetimiz sonuç getirmediği görülen bu yola niye girdi? Geriye doğru bakıldığında daha iyi anlaşılıyor. Diğer Arap ülkelerinde başarı sağlayan hareketlerin Suriye'de de etkili olacağı düşünüldü. Suriye'nin gerek iç siyasetini gerek uluslararası sistemdeki destek yapısını iyi okuyamadığımız görüldü. Maalesef olaylar diğer Arap ülkelerinden farklı seyretti. İkinci olarak, Türkiye diğer Arap ülkelerindeki gelişmelere karşı değişim yandaşı bir tutum benimsemişken, Suriye'de bu çizgiden ayrılmanın ülkemizin inandırıcılığını zayıflatacağını değerlendirdi. Bu haklı bulunabilirse de, beklenmedik başka bir sonuç da doğurdu. Uluslararası destek sayesinde başarı sağlayacağını uman Suriye'deki iç muhalefet katında ülkemiz inandırıcılığını kaybetti.  Böyle bir durumla karşılaşmamızda Başbakanımızın dış olaylar karşısında anında, iyi tasarlanmadan yaptığı beyanlar da bulunuyor. Suriye muhalefeti Türkiye'nin tek başına, uluslararası hukuk dışına çıkarak bir müdahalede bulunacağı intibaına kapılmış olabilir. Bu ne mümkün ne de isabetli.
Türkiye'nin Suriye rejiminin değişmesini ısrarla talep eden ülkeler arasında yer alması, onu Suriye'ye karşı sert mücadele yürüten Suudi Arabistan ve Katar gibi Arap ülkeleriyle bir araya getiriyor. İsrail'le ilişkilerimiz çoktan bozulmuştu. Şimdi Suriye ile bozuldu. Suriye ile bozulan ilişkiler,  İran ile başka nedenlerle zaten zorlaşan ilişkilerin daha da zedelenmesine yol açacaktır.  Türkiye artık ne Orta Doğu'da herkese eşit mesafede duran ve herkesin güvendiği bir aracı, ne de komşularıyla sıfır sorunu başarısını sağlayabilen bir komşudur. Suriye dış politikamız açısından istenmeyen sonuçlar doğurmuştur.  Tüm kusur Suriye'ye mi yüklenmelidir, takdirlerinize sunuyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019