Suriye sadece Suriye değildir!
Karmaşık ve hipotetik analizlere boğmadan, (ki böyle analizler gerekli ve anlamlıdır) hayatın basit optiğinden bakıldığında da Suriye, Türkiye için sıradan bir Suriye'den ibaret değil! Mart 2011 tarihinden itibaren yaşanan, Türkiye'yi politik ve ekonomik derinliğiyle kavrayarak etkileyen tüm olay ve gelişmeler bu gerçeği, olup bitenleri yakından ve kaygıyla izleyen kamuoyu kesimine, tüm çıplaklığıyla anlatıyor olmalı.
Dikkat edilirse, Suriye konusunda olup bitenleri yakından ve kaygıyla izleyen bir "kamuoyu kesiminden" söz ediyor; iş dünyası "kanaat" ve fikir" kurum ve kuruluşlarını yönetenlerin de bu kesime dahil bulunduğunu varsayıyorum. Varsaymak fiilini kullanmamın sebebi, Türkiye-Suriye ilişkilerinin "getirildiği" noktada iş dünyasının düşünce ve tavrına ilişkin kurumsal diyebileceğimiz güçlü bir netlik bulunmayışı. Tekil değerlendirme ve beyanlar ayrı.
Neden, Türkiye için Suriye sadece Suriye'den ibaret değildir? Bir sebep şu: 20. yüzyılın ilk çeyreğinde istiklalini ve vatanını İngiltere, Fransa, İtalya ve hatta ABD'ye karşı verdiği Milli Mücadele ile "kan dökerek" kazanmış bir Türkiye'nin, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yakın komşusu Suriye'nin rejimini, toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve sosyal uyumunu "yıkmaya" kararlı aynı ülkelerin safında yer alması. Bugün Suriye, yarın kim sorusuyla birlikte bu trajik durumun, toplumun en duyarlı bilinen kesimlerinde bile "sindirilebilir" oluşuysa ayrı bir trajedidir.
Ekonomik politik diye bir şey...
İkincisi, sertlik derecesine göre siyasi gerilimler de "sertliğin" en yüksek aşaması olan savaşlar da taraf ülkelerin "kurulu ekonomi politiğini" esastan değiştirir, yerine kendi ekonomi politiğini koyar! Türkiye'nin Suriye pozisyonu, bu aleyhte değişimi sınır illerimizin ekseninde başlatmış bulunuyor. Bu gelişmenin de kamuoyunda yeterli ilgi ve kaygıyı uyandırmadığı görülüyor.
Oysa, Suriye Türkiye için bir de bu yönden sadece Suriye değil. Bu ülkeyle gelişen ekonomik ve ticari ilişkilere özellikle son 1 yılda ABD'nin, AB'nin politik paralelinde vurulan darbeler, Türkiye ekonomisinin tüm Ortadoğu hinterlandına dönük çıkarlarını ve düşük maliyetli ticaret yollarını tehlikeye attı. Tehlike şimdilik Suriye ile 800 km'lik sınır boyunca yer alan 7 ilimizi kapsar görünüyor.
Ancak, bu kadar basit değil! CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'ın açıkladığı rapor (28.08.2012) Suriye meselesinin Türkiye ekonomisini hangi boyutlarda olumsuz etkileyeceğinin ipuçlarını veriyor.Güney-Güneydoğu Anadolu ekseninde yer alan Mersin-Adana-Hatay-Kilis-Mardin-Şanlıurfa-Gaziantep hatta Diyarbakır oluşan savaş ekonomi politiğinin ön cephesi görünümünde.
Bu cephede ulaştırma ve lojistik, turizm, ihracat, ithalat, sınır ticareti; gelişen ilişkilere güvenilerek başlatılan irili ufaklı yeni yatırımlar, yatırımcıların kredi geri ödemeleri gibi ikili ekonomik, ticari ve sosyal faaliyetler hızla durma noktasına doğru sürükleniyor. Oran, raporda bu gidişatı ayrıntılı rakamlarla anlatıyor.
57 il etkileniyor
Suriye ile ilgili gelişmelerin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri sınır illeriyle sınırlı değil. Keşke öyle olsa! Başta İstanbul olmak üzere 57 ilin bu ülkeye dönük ihracatındaki azalma hızı yüzde 66,5 (Ocak-Temmuz 2011-2012) Aynı dönemde sadece İstanbul çıkışlı ihracat 330 milyon 200 bin dolardan yüzde 43,5 düşüşle 186 milyon 700 bin dolara indi.
Raporda okuyoruz: 7 aylık dönemler itibarıyla 57 ilden Suriye'ye yapılan ihracat toplam 1 milyar 150 milyon dolardan 338 milyon 161 bin dolara gerilemiş. Ekonomik ön cephenin 7 ilindeki ihracat kaybı oranı yüzde 57,7. Değer olarak gerileme 194 milyon 497 bin dolardan 82 milyon 343 bin dolara. En fazla kayıp Gaziantep'in ki Türkiye ekonomisinin önde gelen 1.000 firmasından 36'sı bu ilimizde.
Gelinen noktada durum şu: Suriye, Türkiye'nin Ortadoğu-Körfez hinterlandına açılan ekonomik ve ticari ilişki ve çıkarları bakımından "kilit" ülkeydi. En ucuz maliyetli ulaşım bu ülke üstünden sağlanıyordu. 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren gittikçe ve hızla ısınan dostane ilişkiler sadece siyasi yumuşamayı ve karşılıklı güveni değil ekonomik ve ticari güveni de pekiştirmişti.
İki ülkenin dayanışmasına dayalı politikaların ve açılımların gerek ikili ilişkiler gerekse bölge ölçeğinde yarattığı havayı bir düşünün, bir de bu havanın yaratılmasında en önemli rolü oynayan Türkiye'nin anlaşılmaz bir manevrayla aldığı diplomatik ve siyasi pozisyonun sonuçlarına bakın. Suriye, Türkiye için sadece Suriye midir, karar verin.