Suriye politikasını yenilememiz lazım

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Türk dış politikası çok yönlü bir tıkanıklığın girdabına girmiş görünüyor. Tıkanıklık konularının her biri ayrı ayrı ele alınabilirse de, şu sırada gündemimizi en fazla işgal eden sorunun bünyesinde birkaç boyut barındıran Suriye sorunu olduğunu söylersem, fazla itirazla karşılaşacağımı tahmin etmem. Türkiye Suriye’deki iç gelişmelere Arap Baharının Suriye’ye sıçraması sonrasında müdahil oldu. Hükümetimiz bölgeyi sarsan siyasal değişim dalgasının, kendi fikriyatına yakın ve en örgütlü muhalefet olan Müslüman Kardeşleri iktidara getirebileceğini, bu değişim sonunda bölgede oluşacak bir blokun liderliğini de Türkiye’nin üstlenebileceğini hesapladı. İsterseniz bu bekleyiş ne derecede gerçekçiydi tartışmasına girmeyelim, ancak bunun gerçekleşmediği tespitini yapmakla yetineceğim.
Ülkelerin dış politika tercihlerini ve eylemlerini gelecekte neler olacağına ilişkin tahminler, bekleyişler üzerine inşa ettikleri malumdur. Fakat aynı derecede bilinen bir başka gerçek de hesapların her zaman tutmadığı, belirli varsayımlar üzerine inşa edilen politikaların bazen istenmeyen sonuçlara yol açtığıdır. Başarısızlık diye nitelendirilebileceğimiz böyle bir durumda izlenecek iki yol vardır. İlk yol, aynı politikayı devam ettirerek uzun vadede başarılı olabileceğiniz ümidini korumaktır. Tabii, böyle bir olasılık mevcuttur ama tersi, yani başarısızlığın süregelmesi ve giderek daha fazla istenmeyen sonuçla karşılaşmak daha da muhtemel gözükmektedir. İkinci yol ise, izlediğiniz politikanın beklediğiniz sonuçları vermediğini ve vermesinin muhtemel olmadığını kabullenmek, politikanızı gözden geçirerek yeni bir yol seçmektir.

Suriye’de Esad rejiminin gideceği, yerine Türkiye’nin bölgesel liderliğini tabii bulan Müslüman Kardeşler temelli bir yönetimin geleceği hülyası çökmüştür. Suriye rejimin gerek iç gerek dış desteğinin sanılandan fazla olduğu görülmüştür. Başlangıçta yıkılacak gözüyle bakılan Esad rejimi toparlanmıştır. İç ve dış desteklerle yavaş yavaş ülkenin tümünde otoritesini yeniden kurmaya devam etmektedir. Daha vahim olarak, sınırımızda ülkemizin iç istikrarını tehdit edecek gelişmeler yaşanmakta, Rusya ve bilhassa Amerika bu gelişmeleri şu veya bu şekilde açık veya kapalı olarak desteklemektedir.

Olayların Suriye’nin toprak bütünlüğünü de tehdit eden seyrini değiştirmek için Esad rejimi ile barışmamız ve ona ülkesinin toprak bütünlüğünü korumakta ve yabancı güçlerin topraklarında bulunmasına ihtiyaç bırakmamakta yardımcı olmamız gerekmektedir. Amerika Suriye topraklarında davetsiz misafirdir. Ülkemizin Amerika’yı frenlemek için ikinci bir davetsiz misafir olması yerine, Amerika’yı ülkesinden çıkarması için Suriye hükümetine yardımcı olması hukuki temelleri daha sağlam, maliyeti daha düşük, uzun vadede bölgenin istikrarına daha fazla katkıda bulunacak bir yaklaşımdır. Keza Suriye ile ilişkileri düzeltmemiz, Suriye’nin Rusya nezdinde de bir oranda daha güçlü ve dolayısıyla daha az bağımlı olmasına katkıda bulunacaktır.

Politikamızı değiştirmek için iki şeyi yapmamız gerekiyor. Bunlardan ikincisi Suriye ile görüşüp sınır güvenliğinin nasıl sağlanacağını belirlemek; gerek mültecilerin ülkelerine dönmelerini gerek orada rejime direnmiş olan Türk dostlarının korunmasını sağlayan bir formül üzerinde anlaşılmasıdır. Ya ilk yapmamız gereken nedir? Nefsimize ve gururumuza hakim olmak, izlediğimiz politikanın başarılı olmadığını ve değiştirilmesi gerektiğini teslim etmek, Cumhuriyetimizin kurucusunun güneyimizdeki komşularımızın işlerine karışmamaya ilişkin nasihatının bir defa daha doğrulandığını itiraf etmektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019
Mütehavvil dostluklar! 08 Ağustos 2019