Suriye meselesi
Haftaya jeopolitik cephede çok önemli bir değişim ile başladık. Gazze, Lübnan, İran, Rusya-Ukrayna derken, bir anda ve birkaç günde Suriye’de 61 yıllık rejimin düşmesini neredeyse canlı olarak takip ettik.
Sadece Suriye halkını değil, vicdan sahibi her kesimi memnun eden bu gündem ile beraber, bu önemli jeopolitik gelişmenin Türkiye’de yaşayan Suriyeli sayısından, işgücü piyasasına ve TL varlıklara olan etkisine kadar çok sayıda konuya ilişkin konu yoruma açık durumda.
Tersine göç için ortam hazır mı?
Rejimin katı boyutu Suriye’de yıllardır iç savaş ortamı ve kaos yaratmıştı. Suriye’li çocukların fotoğraflarını halen unutmadık. Açıklanan göç istatistikleri Türkiye’de yaklaşık 3 milyon Suriyeli’nin olduğuna işaret etmekte. Hepimizin malumu her seçim döneminde açıklanan bu sayıya ilişkin farklı senaryolar da gündeme gelir. Dolayısıyla sayısını tam olarak bilemediğimiz bir göç dalgası yaşadı Türkiye. Ülkemizdeki Suriyeli’lerin önemli bir bölümünün düşük işgücü maliyeti ile çalıştığını ve bu nedenle işveren tarafından talep edildiğini biliyoruz.
Çeşitli raporlar bu istihdam yapısında özellikle tekstil ve inşaat sektörlerini ön plana çıkarmakta. Rejim değişikliği ile beraber hafta başından beri Suriyeli’lerin evlerine dönme senaryoları ve bunların ekonomik etkileri de konuşulmaya başlandı. Bu insanların ülkelerini terk etmelerindeki en önemli neden siyasi istikrarsızlık, hayatta kalma mücadelesi ve işsizlik boyutlarıydı. Geriye göçün gerçekleşmesi için de, Suriye halkının bu ortamın yeniden tesis edildiğine inanması gerekiyor.
Yeni siyasi yönetim nereye evrilir bunu zamanla göreceğiz ama Suriye’ye geri göçün başlaması için bu oldukça önemli bir detay. Suriye’nin yeniden hayata geçirilmesi için altyapıdan, binaların ve konutların yeniden inşaası, gıdadan dayanıklı tüketim mallarına ve eğitime kadar çok sayıda hem ürüne hem de hizmete ihtiyaç duyulacağı kesin. Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlığı nedenli, farklı sektörler için bu yeniden yapılanma süreci önemli bir fırsat olarak kabul edilmekte. Hatta öyle ki bu olumlu beklentiler son iki gündür çeşitli hisse senetlerinin fiyat hareketlerine de yansımış durumda.
Peki halk geri döner mi? Sınırlarda biraz hareketlenme olsa da siyasi iklimde bir istikrar algısı yakalanması önemli. Öte yandan, Türkiye’de konumlanmış, iş kurmuş, eğitim ve sağlık hizmetinden memnun ya da Türkiye’de çocuk yetiştiren ve Türkçe dili ile doğmuş gençler için geri dönüş zor bir karar. Fakat, daha düşük işgücü maliyeti ile çalışan kesimin, Suriye’de proje almış Türk şirketleri aracılığı ile yine çalışmak için geri dönmeleri de olası bir senaryo. Elbette bu yeni düzende, ortaya konacak Devlet politikalarının yönü de Suriyeli’lerin geri dönüş kararında öncü olacaktır.
Ekonomiye etkisi ne olur?
Elbette hafta başından beri bu olayların bizde ekonomik karşılığının ne olabileceğini konuşuyoruz. Şüphesiz işgücü piyasasına etkisi, en çok irdelenen konulardan birisi. Beklenti, Suriyeli’lerin geri dönmesi ile sigortalı Türk işçi çalıştıran işletmelerin sayısının artması ve bu koşulların daha ılımlı işsizlik rakamlarına işaret etmesi yönünde. Öte yandan bu yeni yapıda, işgücü maliyetlerinin daha yukarıda konumlanması ve sınırlarını henüz hesaplayamadığımız bir maliyet enflasyonu yaratması da bir olasılık olarak kabul edilebilir. Daralan talebe bağlı olarak, konut fiyatları ve kira seviyelerinde olası düşüşlerin, talep enflasyonu tarafında gerilemeye işaret edeceği de beklenmekte.
Fakat tüm bu beklenen koşulların gerçekleşmesi ancak önemli sayıda bir nüfusun Suriye’ye geri dönmesi senaryosu altında gerçeklik kazanabilir. Sadece birkaç bin kişinin hareketi kayda değer bir değişim yapmayacaktır. Suriye ile dış ticaret tarafında sınırlı bir ilişkimizin olduğunu biliyoruz. Fakat Türkçe konuşan Suriyeli’lerin ülkelerine dönmesi, ikili ilişkilerde büyüyen bir dış ticaret pazarı fırsatı da sunabilir. Şüphesiz tüm bu yorumlar önümüzdeki günlerde gündeme yansıyacak farklı senaryolara göre yeniden şekillenecektir. Mevcut koşullarda sınırlı bilgi ve belirsizlik altında çeşitli öngörüler geliştirmeye çalışıyoruz.