Suriye kriziyle gelen üç ekonomik olumsuzluk
Türkiye-Suriye ekonomik ilişkileri 2000 yılına kadar, Öcalan’ın bu ülke tarafından korunması nedeniyle siyasete bağlı olarak olması gereken seviyenin çok altındaydı. Öcalan’ın bu ülkeden çıkartılıp yakalanmasının ardından ilk ivmelenmesi sonrasında iki ülke dış ticareti 2000’li yılların başında 700 bin dolar seviyesine yükseldi.O dönemden başlayarak da siyasal gelişmelere bağlı olarak her yıl hızla arttı.
2010 yılına geldiğimizde dış ticaretimiz 1 milyar 957 milyon dolarlık bölümü yüzde 69’u ihracatımız olmak üzere 2 milyar 835 milyon dolar seviyesine ulaştı. Siyasal yakınlaşma döneminde 2012 yılı dış ticaret hedefimizin 5 milyar dolar seviyesine çıkması hedeflenirken, dış ticaretimizin bu ülkeye karşı 2 milyar dolar artı vermesi bekleniyordu.
Ancak, geçen yıl ortasından bu yana siyasal plandaki olumsuz gelişmeler hem ihracatımızın hem ithalatımızın hızla gerilemesi sonucunu beraberinde getirdi. 2011 yılının ilk beş ayına göre 2012 yılının ilk beş ayında ihracatımız yüzde 62’lik gerileme ile 693 milyon dolardan, 263 milyon dolara gerilerken, ithalatımız da yüzde 88’lik gerileme ile 295 milyon dolardan 37 milyon dolara indi. 1 Haziran 24 Temmuz arasında da gerileme sürerek iki aylık dönemde ihracatımız 70 milyon dolara, ithalatımız 10 milyon dolara inerek adeta durma noktasına gelmiş oldu. Bu ekonomik ilişkilerimizde yaşadığımız olumsuz ayaktan ilki oldu.
Diğer olumsuz ayaklardan biri sınır kapılarında araç geçişleri ve insan geçişlerinde yaşandı. 6 sınır kapımızdan 2011 Ocak-Temmuz döneminde 299 bin 442 araç giriş çıkış yaparken, 2012 yılında bu yüzde 71 oranında azalarak 88 bin 36’ya indi.
2011 yılı Temmuz’una kadar iki ülke arasında 1 milyon 285’bin kişi karşılıklı giriş çıkış yaparken, bu da adeta bıçak gibi kesildi. Gaziantepliler aylık ortalama 65 bin Suriyeli gelmeye başlamışken sayının birkaç binlere indiğini belirtiyorlar. Antakyalılar da 120 milyon doları ihracat olan 200 milyon dolarlık dış ticaretlerinin adeta sıfırlandığını söylüyorlar.
Araç geçişlerinin hızla azalmasının sadece Suriye ticareti açısından değil Körfez ticaretimiz açısından da önemli olumsuzluğa yol açtığı, önemli sayıda Tır’ın Suriye’den transit geçerken artık geçemediği belirtiliyor. Arkadaşımız İbrahim Ekinci’nin haberinde ise olumsuzluğun üçüncü ayağı Suriye’deki Türk yatırımlarının durumu ele alınıyor. Ekinci, Suriye’de Hazine kayıtlarına göre 18 firmanın yatırımının gözüktüğünü belirterek, bunlar arasında önemli olan Güriş’in çimento yatırımları, Gaziantepli Akteks’in tekstil fabrikaları ve Dedeman’ın üç otel işletmesinin önlerinin tıkandığını ve diğer yatırımlarla birlikte belirsizliğe itildiğine haberinde yer veriyor.
Türkiye’nin son yıllarda artan Suriye yatırımların 1 milyar doların üzerine çıktığı ve bütün bu atırımların çoğunun üretimlerini çalışmalarını durdurdukları belirtiliyor. Görüldüğü gibi son yıllarda olumlu gelişme gösteren Türkiye-Suriye ilişkilerinde son yıl yaşanan olumsuzluk, gelişen dış ticaretimize ket vururken, iki ülke arasında araç ve insan geçişlerini sıfırladı. Suriye’deki yatırımlarımızın da çalışamaz hale geldiği belirtiliyor. Bunlara bağlı olarak siyasal sorunların ekonomik alanda üç olumsuzluğa yol açtığı oraya çıkıyor.