Suriye konusundaki isteksiz işbirliği ABD için ideal değil

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Suriye, dünya siyasetinin en büyük kaygısını teşkil etmeye devam ediyor ve bu konuda konuşmamız için sürekli yeni nedenler ortaya çıkıyor. Son zamanlarda ABD Kongresi Rusya ile ticarete ilişkin yeni yaptırımlar kabul etti; Rusya da çok sayıda Amerikan diplomatını istenmeyen kişi ilan ederek misillemede bulundu. Öte yandan Suriye'de iki ülke gönülsüz bir işbirliği içinde. Tüm bunlar ne anlama geliyor?

Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’deki stratejisi nedir?

Amerikalılar hâlâ imkânsız diyebileceğimiz şeyleri yapma gayretindeler. Orta Doğu'da kendi askeri güçleri yerine vekil silahlı güçler kullanarak dış politika hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Sadece bu güçleri kullanarak hedeflerine ulaşma ihtimalleri oldukça düşük. Bunu yaparken her vekil gücün kendi gündemi olduğunu; siz onu kullanmaya çalışırken, onun da sizi kullanmaya çalışacağını kabul etmek durumundasınız. Rakipleriniz ve düşmanlarınız da vekillerinizi etkilemeye çalışacaktır. Sırf hiçbir siyasi aktörün tek bir kaynağa bağımlı olmak istemeyeceği gerçeği bile rakiplerinize de bir miktar başarılı olma şansı verecektir. Dolayısıyla, vekil güçlere güvenmek, bir ülkenin siyasi hedeflerini gerçekleştirmesi için en güvenilir yöntem değildir. Suriye'deki ABD-Rusya ilişkisi bünyesinde oldukça çelişkili unsurları barındırıyor. Bir taraftan, ABD hükümeti Ruslarla işbirliği yapmak zorunda olduğu gerçeğini farkındaymış gibi görünüyor, ancak diğer yandan tarafların farklı hedefler doğrultusunda ilerlediğini görüyor. Ruslarla işbirliği yapmak çoğu kez Amerika’nın izlediği hedeflerle uyumsuzluk gösteriyor.

Türkiye ile ilişkiler açısından, bunun ne gibi sonuçları olabilir?

Bu kararsızlık muhtemelen daha uzun süre devam edecektir. Ruslardan ziyade Amerikalılar kimlerle çalışmaları gerektiği konusunda hala bir değerlendirme sürecindeler. ABD, kısa süre önce özellikle faydalı olmadığını ve Amerikan beklentilerini karşılamakta yetersiz kaldığını düşündüğü eski müttefiklerinden bazılarını terk etmeye karar verdi. Örneğin Özgür Suriye Ordusu’na eğitim verme, onları silahlandırma ve savaşa gönderme projesi çok iyi yürümedi. Askerlerin çoğu firar etti, bazıları karşı tarafa geçti ve bir kısmı silahlarını en yüksek teklifi yapana sattı. Buna karşılık, Amerikalılar Suriye’nin kuzeyindeki PKK uzantısı YPG ile ittifak yaptılar, daha güvenilir ilişkiler kurmayı da başardılar. Ancak, bu süreç içinde ABD yeni müttefikleriyle ilişkilerini geliştirme ve genişletmeye gayret ederken, başta Türkiye olmak üzere bazı müttefikleriyle son derece sorunlu bir ilişkiler içine girdi. Amerikan hükümeti YPG'yi Suriye'deki ana müttefiki olarak gördüğü sürece Türkiye ile ABD’nin arası açılmaya devam edecektir. Ne yazık ki, Suriye'deki anlaşmazlıkların etkilerini sadece bu meseleyle sınırlamak zor; tüm Türk-Amerikan ilişkileri daha fazla gergin bir zemine kayıyor gibi görünüyor.

Bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolu var mı, peki?

Durum, Suriye’de at koşturan güçlerin ne Suriye hükümetinin ne de Amerikalıların kontrol edemeyeceği kadar farklı alanlara kaymaya meyyal olmalarıyla daha da karmaşık hale geliyor. Bundan daha da öteye, tüm aktörler İŞİD’i şu an kontrol ettikleri topraklardan çıkarma konusunda ortak hareket ederken İŞİD'in yenilgisiyle ortaya çıkan boşluğu doldurma konusunda birbiriyle mücadele ediyorlar. YPG uzun vadede Amerikalıların umduğu kadar başarılı olursa, diğerleri onlara karşı birleşeceği için, her istediğini elde etmesi benim için sürpriz olur. Ayrıca, Amerikalılar Beşar Esad’sız bir gelecekten söz etse de, bu konuda Ruslarla anlaştığına dair bir işaret de yok gibi görünüyor. Görebildiğim kadarıyla Esad iktidardaki pozisyonunu güçlendirdi. Peki o zaman Ruslar neden iktidarda kalmasını kendilerine borçlu olan ve her taleplerini karşılamaya hazır bir ortak bulmuşken, ondan kurtulmak için bir anlaşmaya varsınlar ki? Yani, uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında, işlerin Amerikalıların istediği şekilde gitmediğini söylemek mümkün.

Amerika'nın politikasını değiştirmesini bekliyor musunuz?

Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgedeki ana aktör olup olmayacağı ya da bölgeyi etkin alanlara bölüp, pratik amaçlarla Suriye'yi Ruslara bırakıp bırakmayacağı konusunda temel bir karar vermesi gerekecek. Suriye'nin kuzeyindeki varlıklarını Kürt bölgesine sınırlamaları sürdürülebilir bir durum değil. Buna karşılık, İran'la büyük bir çatışma ortamı hasıl olmadığı sürece, Birleşik Devletlerin bölgeye daha fazla asker gönderme ihtimalinin olduğunu sanmıyorum.

Sizce Amerika gerekenden daha fazla silah getiriyor mu?

Amerikalıların, bölgedeki yerel müttefiklerin ihtiyaçlarının üzerinde bir miktar silahı bölgeye yığdığına dair söylentiler var. Peki, bu silahlarla ne yapacaklar? Öncelikle bunun açıklanması gerekiyor. Üstelik, Amerikalılar iyi performans göstermediği için daha önce destekledikleri bazı gruplara silah vermeyi kestiklerini bildiriyorlar. Bu açıklanmaya muhtaç durum iki türlü yorumlanabilir: ya bölgeye büyük miktarlarda yeni silah gönderildiğine dair bilgi yanlıştır ya da Amerikalıların henüz açıklamamaya hazır olmadıkları hedefleri bulunmaktadır. Bana ikinci açıklama biraz daha inandırıcı gibi geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019