Süren yurtiçi riskler kırılganlık yaratıyor…
Banu ERİŞ - Finansinvest
Haziran ayında yapılan genel seçim öncesinde tek parti – koalisyon belirsizliği TL varlıklar üzerinde baskı yaratmıştı. Seçim sonuçları sonrasında 13 yıllık tek parti iktidarının sonlanmasıyla satış baskısı görülürken, sonraki dönemde koalisyon hükümetinin kurulacağına dair ümitler dönem dönem alım getirmiş ve yurtiçi piyasalar bant içinde dalgalı bir seyir izlemişti.
Ağustos ayında ise hükümetin kurulamaması ve erken seçim kararıyla birlikte satışların hızlandığını gözlemledik. Temmuz ayında ortalama 2,7 seviyelerinde olan dolar kuru 3,0 ile tarihi zirvesini ileri taşırken, BIST 100 Endeksi ise 70 bin seviyesinin altını görerek Nisan 2014’ten bu yana en düşüş seviyeleri test etti. Bugüne baktığımızda 1 Kasım’da yapılacak olan erken seçim öncesinde siyasi belirsizlik sürüyor. İlave olarak terör saldırılarının yoğunlaşması da güvenlik endişeleri dolayısıyla piyasalarda tedirginlik yaratıyor. Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS priminin yılın başında 180, Temmuz’da ortalama 210 iken, son olarak 280 üzerinde yükselmesi, TL cinsi varlıklara dair güvenin azaldığını yansıtıyor. Bu dönemde yabancı yatırımcı ilgisi de beklenebileceği gibi azaldı; seçimlerden bu yana fiyat ve kur hareketlerinden arındırılmış olarak yurtdışı yerleşiklerin portföyündeki hisse senetleri 673 milyon dolar, devlet iç borçlanma senetleri ise 1,85 milyar dolar azalış gösterdi. Bu azalışın kısmen Fed’in faiz artırımına dair endişeler nedeniyle gelişen ülkelerden yaşanan çıkışla bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz, ancak yurtiçi risklerin de çıkışın boyutunu artırdığını düşünüyorum.
Gelecek dönemde siyasi belirsizlik ve dolayısıyla TL volatilitesi azalana kadar TL cinsi varlıkların negatif ayrışması olası gözüküyor. Başka bir deyişle küresel risk iştahının olumlu olduğu dönemde alım iştahının göreceli olarak daha sınırlı olacağını söyleyebiliriz. Her ne kadar mevcut riskler bir süredir fiyatlanıyor olsa da yurtdışı piyasalarda Fed veya küresel büyüme endişelerinin hakim olduğu bir ortamda ise yurtiçi piyasaların daha fazla baskı altında kaldığını görebiliriz.