Sürdürülebilirliğin finansmanı “yeni normalimiz” oldu
Polonya’da devam eden Birleşmiş Milletler 24. İklim Değişikliği Konferansı (COP24), sürdürülebilirliğin sosyal boyutları olduğu kadat finansal boyutlarının da tartışıldığı bir zirve oldu. Sürdürülebilir finansmanın ana başlıklarını yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği, kaynak verimliliği, sosyal kapsayıcılık, iklim değişikliğini azaltma veya adaptasyonu gibi başlıklar oluşturuyor.
Nisan 2011’de faaliyetine başlayan TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş. (Escarus), sürdürülebilirlik çözümleri geliştirerek, dünyada kabul görmüş uluslararası çevresel ve sürdürülebilir yaklaşımları Türk iş dünyasına entegre etmeyi hedefliyor.
Escarus Genel Müdürü Hülya Kurt’a sürdürülebilirliğin finansmanı nasıl olmalı, küresel gelişmeler neler, Türkiye neler yapıyor diye sorduk.
- Sürdürülebilirliğin finansmanının diğer finans çeşitlerinden farkı nedir?
En önemli farkı; konunun sadece finansman olmaması, sadece kredi vermiyorsunuz. Krediyi belirli bir temaya veriyorsunuz. Bu alanda teknik ve çevresel, hatta sosyal boyutlardan oluşan bir dizi kriter var. Finansmana konulu projeyi tanımlamak için özel metriklere, raporlamalara, saha çalışmalarına ve etütlere ihtiyaç duyuluyor. Bu etütlerle finanse edilen projenin topluma belli çevresel ve sosyal faydalar oluşturmasını sağlıyorsunuz. Başka bir deyişle de sürdürülebilir finansman sağlamış oluyorsunuz.
Sürdürülebilir finansmanda temalar, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği, kaynak verimliliği, sosyal kapsayıcılık, iklim değişikliğini azaltma veya adaptasyonu olabilir. Tema konusu her bölgeye ve hatta ülkeye özeldir. Örneğin iklim değişikliği adaptasyonu konusunda bir Afrika ülkesi, Türkiye veya Uzak Doğudaki bir ada ülkesinin çözümleri birbirinden farklıdır. Dolayısıyla sürdürülebilir finansman kredileri her ülkenin kalkınma patikası, geçmiş uygulamaları ve mevcut durumu dikkate alınarak kurgulanmaktadır.
- Dünyada bu alandaki son gelişmeler ne yönde?
Sürdürülebilirliğin finansmanı, çok taraflı kalkınma bankaları tarafından önümüzdeki 10 yıllarda da öncelikli finanse edilecek bir alan. Bu yıl Endonezya’nın başkenti Bali’de düzenlenen IMF-Dünya Bankası toplantılarında Global Altyapı Forumu’nda çok taraflı kalkınma bankaları bir deklarasyon yayınladılar. Buna göre Sürdürülebilir Kalkınma Hedefl eri doğrultusunda, Paris Anlaşması ekseninde teknolojinin de desteğiyle sürdürülebilir altyapıların kurulması yönünde katalizörlük yapacaklarını ilan ettiler.
Çok iyi bildiğiniz üzere bugünlerde Polonya’da 24’cüsü düzenlenen iklim müzakereleri kapsamında, çok taraflı kalkınma bankaları, Paris Anlaşması’ndaki maddelere bağlı finansman stratejileri yürüteceklerini belirten ortak bir bildiri daha yayınladılar.
Tahvil dünyasında yeşil ve sosyal tahviller 2007 yılındaki ilk ihraçtan sonra hızlı büyüme eğrisini sürdürdü. 2013 yılında tahvillerin parasal değeri 15,4 milyar dolar iken 2018 yılı sonunda bu rakamın 250-300 milyar dolar mertebesinde olması bekleniyor. Artık sürdürülebilirliğin finansmanı “yeni normalimiz” olmuş durumda. Ülkemiz özelinde bu temalara kırsal kalkınma, iklim değişikliğine uyum, tarım ve göç konularını da ekleyebiliriz. Bu alanların finans dünyasının önümüzdeki dönemde en çok ilgilendiği temalar arasında olacağı görüşündeyim.
- Sürdürülebilir finansmanda yaşanan zorluklar neler?
Sürdürülebilirliğin finansmanında yaşanan en temel zorluk, ülkeler arasında kıyaslama yapılacak bir standardın olmayışı. Sürdürülebilir finansmanın tanımı, ilgili ülke ve coğrafyanın özellik ve ihtiyaçlarına göre şekilleniyor tabii, ancak bu durum aynı zamanda bir dezavantaj da oluşturabiliyor. Neyin gerçekten sürdürülebilir finansman olup neyin “yeşil badana” ile sürdürülebilir olarak adlandırıldığını belirlemek pek kolay olmayabiliyor. Bu doğrultuda standartlar ve sınıflandırmaların önemi ortaya çıkıyor. Avrupa Birliği sürdürülebilir finans üst düzey uzman grubu, sürdürülebilir finansmanın standardizasyonuna yönelik raporlamalar ve çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar kapsamında, bir yeşil tahvil standardı yayınlanması da bekleniyor. Standart geliştirilmesi sadece gelişmiş ülkelerde gözlemlediğimiz bir konu değil. Bugün Çin ve Malezya gibi gelişmekte olan ekonomilerde de sürdürülebilir finansmanı destekleyecek mekanizmaların geliştirilmesi ve benimsenmesi için benzer rehberler, standartlar yayınlanıyor.
- Neler yapıyorsunuz bu konuda?
Öncelikle, finans sektöründe sürdürülebilirlik stratejisi oluşturma, yönetim sisteminin kurulması yönünde danışmanlık vermeye devam ediyoruz. Bugüne kadar 2’si yurt dışında olmak üzere 16 finans kuruluşuna bu yönde özel çözümler içeren danışmanlıklar verdik, metodolojiler oluşturduk. Uygulama eğitimleri de vererek konunun kurumlarda içselleştirilmesini sağladık. Ayrıca bir firmaya da çıkarmış olduğu sürdürülebilir tahvilinde dış denetim danışmanlığı verdik. Bu alandaki danışmanlık hizmetlerimizi çeşitlendirmeye devam ediyoruz. Diğer yandan, yeşil tahviller konusunda uluslararası standartları belirleyen Green Bond Principles (Yeşil Tahvil İlkeleri) isimli bir yapı var. 2017 yılında buraya üye olduk. Halen Türkiye’den üye olan ilk ve tek kurumuz.
Yeni bir finans anlayışı
“Bu yeni bir finans anlayışı ve etkisi önümüzdeki yıllarda artarak ilerleyecek. Biz tüm paydaşlarımızı bu yeni temada birinci elden, doğru, yeni ve global gelişmeleri de kapsayacak şekilde bilgilendirmek istiyoruz. Bu yıl “yeşil ve sosyal tahvillere” odaklanan bir rapor yayınladık. Sürdürülebilirliğin ve yeşil ekonominin finansmanı için ulusal bir yol haritasına ihtiyaç bulunduğunu görüyoruz. Aynı doğrultuda, iklim değişikliğine uyum planı doğrultusunda sektörel risk değerlendirmeleri ve dayanıklılık planları oluşturulmalı. Finans kurumlarının kalkınma gündemine katkılarının raporlanması ve izlenmesi, yaratılan katma değerin görünür hale gelmesi açısından önem taşıyor. Bu arada COP24’te Sürdürülebilirliğin Finansmanı başlıklı paneli koordine ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile işbirliğinde 13 Aralık tarihinde bir panel organize ettik. Bu panelde ülkemizde sürdürülebilir finansman konusunda öne çıkan bankalarımızla birlikte onların tecrübelerini ve uygulamalarını, projelerini konuşacağız. Escarus yöneticilerinden Ece Sevin moderatörlüğünde İş Bankası, Garanti Bankası, TSKB ve Şekerbank temsilcileri bu konuyu konuşacaklar.”
Finans dünyası iklim değişikliğinin etkilerini yakından izliyor
“İklim değişikliğinin küresel etkileri gittikçe artan şekilde hissedilmeye başlandı. Finans dünyası bu etkileri yakından izliyor. Öyle ki, bağlantılı riskleri çok daha detaylı şekilde değerlendirmeye başladılar. Bu nedenle şu ana dek fi nans temaları arasında görece geri planda kalan ve yeterince kaynak aktarılmayan bazı alanların fi nans dünyasında ön plana çıkmaya başladığını gözlemliyoruz. Artık pek çok ülke iklim risklerini ulusal güvenlik tehdidi olarak görüyor. Merkez bankaları, sermaye piyasaları gibi yakın geçmişe kadar bu konulara değinmeyen kurumlar, iklim değişikliğinin makro-ekonomik riskler doğurduğu ve fi nansal istikrara olumsuz etkileri olduğu açıklamalarında bulunuyorlar. İklim Bağlantılı Finansal Bildirimler Görev Gücü (TCFD) önerileri bu bağlamda tüm dünyaya yol gösterici adımlar sundu. Bundan böyle, fi nans kurumlarının diğer riskler kadar iklim risklerini de detaylı şekilde değerlendirdiklerini, farklı senaryolar üzerinden bu riskleri yönetme stratejilerini ve yönetişim yapılarını oluşturduklarını göreceğiz.”